SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-TİCARAT

<< 2277 >>

DEVAM: 58- FAİZ'İN AĞIR BİR GÜNAH OLDUĞUNUN BEYANI BABI

 

حدّثنا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ. حدّثنا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ. حدّثنا شُعْبَةُ. حدّثنا سِمَاكُ بْنُ حَرْبٍ؛ قَالَ: سَمِعْتُ عَبْدَ الرَّحْمنِ بْنَ عَبْدِ اللهِ يُحَدِّثُ عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ مَسْعُودٍ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم لَعَنَ آكِلَ الرِّبَا وَمُوكِلَهُ وَشَاهِدِيهِ وَكَاتِبَهُ.

 

Abdullah bin Mes'ûd (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) faiz yiyene, yedirene, şâhidlerine ve kâtibine şüphesiz la'net etti.

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbn-i Hibban ve Hakim de bunu rivayet etmişler ve Tirmizi bunun hasen-sahih olduğunu söylemiştir. Müslim de bu hadis metnini Cabir (r.a.)'den merfu olarak rivayet etmiştir.

 

[AÇIKLAMA]: Ayrıca Müslim İbn-i Mes'ud (r.a.)'den de bunu kısa bir metinle rivayet etmiştir. O metinde yalnız faiz yiyen ile yedirenden söz edilmekte ve bunların Peygamber (s.a.v.) tarafından lanetlendiği belirtilmektedir. Buhari de bunun bir benzerini Ebu Cuheyfe (r.a.)'den merfu olarak rivayet etmiştir. Nesai'nin rivayet ettiği ibn-i Mes'ud'un hadisi şöyledir: ''Faiz yiyen, yediren, faizli işleme şahid olanlar ve katiblik eden kimseler bilerek bunu yapınca, Muhammed (s.a.v.)'in dili ile kıyamet günü melunlardır.''

 

Hadis şarihlerince beyan edildiği gibi hadislerdeki ''Faiz yiyen'' sözünden maksad faiz alandır. Aldıktan sonra yese de yemese de hüküm aynidir. Yararlanma çeşitlerinin en büyüğü yemek olduğu için bu ifade kullanılmıştır. Keza, Faiz yediren'den maksad da faiz verendir.

Faizli muameleye şahidlik edenler ile katiblik edenlerin de ayni suça ve günahına ortak oldukları bildirilmektedir. Müslim'deki Cabir (r.a.)'m hadisinde;.''Bunların hepsi faiz günahında ve vebalinde musavi, yani eşittir. ilavesi vardır. Nevevi bu hadisin şerhinde: Bu hadis, faiz alan ile veren arasındaki muameleyi yazmanın ve buna şahidlik etmenin haramlığına ve batıl bir işe yardımcı olmanın yasaklığına açıkça delalet eder, demiştir.

 

Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in bunları lanetlemesinin iki manası vardır: Birincisi, bunların ilahi rahmetten uzak olduklarını bildirmektir. İkincisi, bunların ilahi rahmetten uzak kalmalarını dilemektir. Bu iki mananın hangisi olursa olsun, bu ve benzeri hadisler faizcilikle uğraşan ve bunların bu muamelelerine katiblik, şahidlik ve benzeri şeylerle yardımcı olanlann akibetlerinin çok fena olduğuna delalet ederler. Çünkü bunların AIlah'ın rahmetinden uzak olduklarının Resul-i Ekrem (s.a.v.) tarafından bildirilmesinden daha büyük bir tehdid düşünülemez. Keza böyle yapanların Allah'ın rahmetinden uzak kalmaları için Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in beddua etmesi ve dilekte bulunması da bir öncekinden hafif bir tehdid sayılamaz. Zira, Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in her dileğinin Allah katında makbul olduğu inancındayız. Allah mu'minleri faiz'den korusun.