DEVAM: 62- HAYVANDA
SELEM BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ. حدّثنا
زَيْدُ بْنُ
الْحُبَابِ.
حدّثنا مُعَاوِيَةُ
بْنُ صَالِحٍ.
حَدَّثَنِي
سَعِيدُ بْنُ
هَانِيْءٍ؛
قَالَ:
سَمِعْتُ
الْعِرْبَاضَ
بْنَ
سَارِيَةَ
يَقُولُ:
كُنْتُ عِنْدَ
النَّبِيِّ
صلى الله عليه
وسلم. فَقَالَ
أَعْرَابِيٌّ:
اقْضِنِي
بَكْرِي.
فَأَعْطَاهُ
بَعِيراً
مُسِناً.
فَقَالَ
الأَعْرَابِيُّ:
يَا رَسُولَ
اللهِ! هذَا
أَسَنُّ مِنْ
بَعِيرِي.
فَقَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم: ((خَيْرُ
النَّاسِ
خَيْرُهُمْ
قَضَاءً)).
Irbâd bin Sâriye
(r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Nebi (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında
idim. Bir bedevi gelip Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e : Alacaklı
olduğum bekrimi (= gencecik devemi) öde, dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) ona yüksek yaşta (yâni devesinden üstün) bir deve verdi. Bedevi: Yâ
Resûlallah! Bu, benim devemden yaşça üstün (yâni daha kıymetli) dir, dedi.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «İnsanların en
hayırlısı, borcunu en iyi şekilde ödeyenidir.» buyurdu.
Tahric: Ebu
Rafi' (r.a.)'ın hadisini Müslim, Tirmizi, Ebu Davud ve Nesai de rivayet
etmişlerdir. İrbad (r.a.)'ın hadisini Nesai ve Hakim de rivayet etmişlerdir.
Her iki hadiste sözü edilen bedevilerin isimleri hakkında bir bilgi
edinernedim.
AÇIKLAMA: Hadislerde geçen Bekr ve Rebai kelimelerinin manalarını tercemede
parantez içi üadelerle belirttim. Bu hususta şu açıklamayı da yapalım:
Bekr: Gencecik
deve, demektir. Bunun 2, 3, 4 ve 5 yaşlarındaki develer hakkında kullanıldığı
lügat kitabıarından anlaşılmaktadır. Küçük yaştaki develer pek makbul sayılmaz.
Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in ödünç aldığı develerin küçük yaştakiler olduğu
hadislerden anlaşılmaktadır.
Rebai: Altı
yaşını bitirip yedi yaşına giren deve, demektir. Ona bu ismin verilmesinin
sebebi: Deve bu yaşa varınca Rebaiyye denilen dişleri çıkarır. Bu dişlerin
ikisi altta, ikisi de üstte ve ön dişler ile azı dişleri arasında çıkar.
Bunlara dilimizde "Üçüncü çüt kesici muahhar dişler" denilir. Rebai
develer Bekr develerden daha kıymetli ve üstün sayılır. Resul-i Ekrem (s.a.v.)
Bekr denilen küçük yaştaki deve borcunu Rebai denilen ve daha kıymetli ve üstün
develerden ödemiş ve ''İnsanların en hayırlısı borcunu en güzel şekilde ödeyendir,''
buyurmuştur. Son hadiste ise; ''İnsanların en hayırlısı borcunu en iyi şekilde
ödeyenidir,'' buyurmuştur.
Bu babın
başlığına dikkat edildi ise "Hayvanda selem babı" şeklindedir. ilk
hadis metninin başında Selef kökünden alınma İstislaf tabiri kullanılmıştır.
Selef ve Selem'in ayni şey olduğunu bundan önceki bablarda anlatmıştım. Ancak
bu babta rivayet edilen hadislerin metinden Resu}-i Ekrem (s.a.v.)'in, develeri
ödünç ve borcunu da deve olarak ödemek üzere muamele yaptığına delalet ederler.
Bu nedenle hadis şarihleri ilk hadisteki İstislaf' sözünü selem muamelesi
değil, istikraz yani borçlanma istemi anlamına yorumlamışlardır. Mamafi aşağıda
belirteceğim gibi hayvan da istikraz muamelesini meşru gören alimler selem
muamelesinide meşru saymışlar ve bu hadisleri delil göstermişlerdir. Durum
böyle olunca bu babın başlığı ile burada rivayet edilen hadisler arasındaki
münasebet ve ilgi anlaşılmış olur.
Müslim'de Ebu
Rafi'in hadisi ile ona benzer Ebu Hureyre'nin ve Cabir'in hadisleri rivayet
edilmiştir. Nevevi bu hadislerin şerhinde özetle şöyle der: "Bu hadisler
borçlanma talebinde bulunmanın ve borçlanmanın caizliğine delalet ederler.
Bilindiği gibi Resul-i Ekrem (s.a.v.) borçlu olmaktan Allah'a sığınırdı. Ama
ihtiyaç nedeniyle borçlanmıştır.
Hadisler ödünç
hayvan almanın caizliğine delalet ederler. (Ödünç hayvan almanın manası hayvanı
ödünç alıp, vadesi geldiğinde hayvan ödemektir. Bu hususta üç mezheb vardır:
1. Ebu Hanife
ve Kufe alimlerine göre ödünç hayvan almak caiz değildir. Bunlara göre bu
hadisler mensuhtur. (Bunların delili 56. babta rivayet olunan 2270 ve 2271 nolu
hadislerdir. Bu hususta gereken bilgi orada verilmiştir. Fakat bunların bu
hadislerin mensuh oldUğU davası delilsizdir.
2. Selef ve
halef alimlerin cumhüru ve Malik ile Şafii'nin mezhebi, bütün hayvanların ödünç
alınmasının caizliğidir. Cariyeyi de mahremi olup cinsel ilişkide bulunması
caiz olmayan yakınlarına ve kadına ödünç olarak vermek caizdir. Fakat onunla
cinsel ilişkide bulunabilecek bir erkeğe ödünç vermek caiz değildir.
3. El-Müzeni,
İbn-i Cerir ve Davud'un mezhebi: Gerek hayvanları ve gerekse cariyeyi herkese
ödünç vermek caizdir.
Bu hadisler,
hayvanlarda selem usulü muamele yapmanın caizliğine delalet ederler. Selem'in
hükmü ödüncün hükmü gibidir.
Ödünç yoluyla
veya başka yollarla borçlu olan bir kimse borcunu öderken, zimmetinde bulunan
borçtan daha iyisini ve daha güzelini ödemesi müstahabtır. Bu hüküm de buradaki
hadislerden çıkarılır. Böyle yapmak sünnet ve güzel ahlaktan sayılır. Bu,
menfaat çekici ödünçten sayılmaz. Bilindiği gibi alacaklıya bir yarar sağlayan
ödünç faiz sayılır ve yasaktır. Ancak, söz konusu yarar, ödünç verme akdinde
şart koşulursa yasaktır. Ama böyle bir şart koşulmamış ise (ve alacaklıya bir
yarar sağlama amacı güdülmemiş ise) borçlu borcunu öderken fazlasıyla ödemesi,
zimmetindekinden daha iyisini ödemesi bizce müstahab'tır. Alacaklı da bu
fazlalığı alabilir. Fazlalık ister borcun vasıflarında olsun ister sayı bakımından
olsun fark etmez. Mesela borç 10'şey iken 11 şey verilebilir. Malik'in
mezhebine göre aded'deki fazlalık caiz değildir. yasaktır. Bizim
arkadaşlarımızın delili bu hadisteki ''En hayırlınız, borcunu en güzel şekilde
ödeyeninizdir'' buyruğun umumiliğidir.
Ebu Rafi'in
hadisinde, "Zekat develeri gelince alacaklının devesinden daha üstün deve
verildiği" bildirilmektedir. Bu hususta hatıra şöyle bir soru gelebilir:
Zekat malına nezaret eden bir kimse bundan teberru yapamaz.
Durum böyle
iken Resul-i Ekrem (s.a.v.). alacaklıya hakkından daha üstününü nasıl vermiş?
Bu soruya şöyle
cevab verilmiştir: Resul-i Ekrem (s.a.v.), deveyi kendi zatı için ödünç almış
ve zekat develeri gelip müstahaklarına dağıtılınca Resul-i Ekrem (s.a.v.)
borcundan daha üstün bir deveyi kendi parasıyla zekat müstahakkından almıştır.
,Alacaklısına daha üstün deveyi vermekle onun hakkından fazlasını teberru
etmiştir. Ebu Hureyre (r.a.)'ın rivayetinde bulunan; ... (Alacaklı) bedevi'ye
devesinin yaşıtı olan bir deveyi satın alın'' emri, bu cevabı teyid eder.
Anılan sorunun en kuvvetli ve uygun cevabı budur. Başka cevablar da
verilmiştir."