SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-TİCARAT

<< 2286 >>

DEVAM: 62- HAYVANDA SELEM BABI

 

حدّثنا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. حدّثنا زَيْدُ بْنُ الْحُبَابِ. حدّثنا مُعَاوِيَةُ بْنُ صَالِحٍ. حَدَّثَنِي سَعِيدُ بْنُ هَانِيْءٍ؛ قَالَ: سَمِعْتُ الْعِرْبَاضَ بْنَ سَارِيَةَ يَقُولُ: كُنْتُ عِنْدَ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم. فَقَالَ أَعْرَابِيٌّ: اقْضِنِي بَكْرِي. فَأَعْطَاهُ بَعِيراً مُسِناً. فَقَالَ الأَعْرَابِيُّ: يَا رَسُولَ اللهِ! هذَا أَسَنُّ مِنْ بَعِيرِي. فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم:  ((خَيْرُ النَّاسِ خَيْرُهُمْ قَضَاءً)).

 

Irbâd bin Sâriye (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Nebi (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında idim. Bir bedevi gelip Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e : Alacaklı olduğum bekrimi (= gencecik devemi) öde, dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona yüksek yaşta (yâni devesinden üstün) bir deve verdi. Bedevi: Yâ Resûlallah! Bu, benim devemden yaşça üstün (yâni daha kıymetli) dir, dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «İnsanların en hayırlısı, borcunu en iyi şekilde ödeyenidir.» buyurdu.

 

 

Tahric: Ebu Rafi' (r.a.)'ın hadisini Müslim, Tirmizi, Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. İrbad (r.a.)'ın hadisini Nesai ve Hakim de rivayet etmişlerdir. Her iki hadiste sözü edilen bedevilerin isimleri hakkında bir bilgi edinernedim.

 

AÇIKLAMA:    Hadislerde geçen Bekr ve Rebai kelimelerinin manalarını tercemede parantez içi üadelerle belirttim. Bu hususta şu açıklamayı da yapalım:

 

Bekr: Gencecik deve, demektir. Bunun 2, 3, 4 ve 5 yaşlarındaki develer hakkında kullanıldığı lügat kitabıarından anlaşılmaktadır. Küçük yaştaki develer pek makbul sayılmaz. Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in ödünç aldığı develerin küçük yaştakiler olduğu hadislerden anlaşılmaktadır.

 

Rebai: Altı yaşını bitirip yedi yaşına giren deve, demektir. Ona bu ismin verilmesinin sebebi: Deve bu yaşa varınca Rebaiyye denilen dişleri çıkarır. Bu dişlerin ikisi altta, ikisi de üstte ve ön dişler ile azı dişleri arasında çıkar. Bunlara dilimizde "Üçüncü çüt kesici muahhar dişler" denilir. Rebai develer Bekr develerden daha kıymetli ve üstün sayılır. Resul-i Ekrem (s.a.v.) Bekr denilen küçük yaştaki deve borcunu Rebai denilen ve daha kıymetli ve üstün develerden ödemiş ve ''İnsanların en hayırlısı borcunu en güzel şekilde ödeyendir,'' buyurmuştur. Son hadiste ise; ''İnsanların en hayırlısı borcunu en iyi şekilde ödeyenidir,'' buyurmuştur.

 

Bu babın başlığına dikkat edildi ise "Hayvanda selem babı" şeklindedir. ilk hadis metninin başında Selef kökünden alınma İstislaf tabiri kullanılmıştır. Selef ve Selem'in ayni şey olduğunu bundan önceki bablarda anlatmıştım. Ancak bu babta rivayet edilen hadislerin metinden Resu}-i Ekrem (s.a.v.)'in, develeri ödünç ve borcunu da deve olarak ödemek üzere muamele yaptığına delalet ederler. Bu nedenle hadis şarihleri ilk hadisteki İstislaf' sözünü selem muamelesi değil, istikraz yani borçlanma istemi anlamına yorumlamışlardır. Mamafi aşağıda belirteceğim gibi hayvan da istikraz muamelesini meşru gören alimler selem muamelesinide meşru saymışlar ve bu hadisleri delil göstermişlerdir. Durum böyle olunca bu babın başlığı ile burada rivayet edilen hadisler arasındaki münasebet ve ilgi anlaşılmış olur.

 

Müslim'de Ebu Rafi'in hadisi ile ona benzer Ebu Hureyre'nin ve Cabir'in hadisleri rivayet edilmiştir. Nevevi bu hadislerin şerhinde özetle şöyle der: "Bu hadisler borçlanma talebinde bulunmanın ve borçlanmanın caizliğine delalet ederler. Bilindiği gibi Resul-i Ekrem (s.a.v.) borçlu olmaktan Allah'a sığınırdı. Ama ihtiyaç nedeniyle borçlanmıştır.

 

Hadisler ödünç hayvan almanın caizliğine delalet ederler. (Ödünç hayvan almanın manası hayvanı ödünç alıp, vadesi geldiğinde hayvan ödemektir. Bu hususta üç mezheb vardır:

 

1. Ebu Hanife ve Kufe alimlerine göre ödünç hayvan almak caiz değildir. Bunlara göre bu hadisler mensuhtur. (Bunların delili 56. babta rivayet olunan 2270 ve 2271 nolu hadislerdir. Bu hususta gereken bilgi orada verilmiştir. Fakat bunların bu hadislerin mensuh oldUğU davası delilsizdir.

 

2. Selef ve halef alimlerin cumhüru ve Malik ile Şafii'nin mezhebi, bütün hayvanların ödünç alınmasının caizliğidir. Cariyeyi de mahremi olup cinsel ilişkide bulunması caiz olmayan yakınlarına ve kadına ödünç olarak vermek caizdir. Fakat onunla cinsel ilişkide bulunabilecek bir erkeğe ödünç vermek caiz değildir.

 

3. El-Müzeni, İbn-i Cerir ve Davud'un mezhebi: Gerek hayvanları ve gerekse cariyeyi herkese ödünç vermek caizdir.

Bu hadisler, hayvanlarda selem usulü muamele yapmanın caizliğine delalet ederler. Selem'in hükmü ödüncün hükmü gibidir.

Ödünç yoluyla veya başka yollarla borçlu olan bir kimse borcunu öderken, zimmetinde bulunan borçtan daha iyisini ve daha güzelini ödemesi müstahabtır. Bu hüküm de buradaki hadislerden çıkarılır. Böyle yapmak sünnet ve güzel ahlaktan sayılır. Bu, menfaat çekici ödünçten sayılmaz. Bilindiği gibi alacaklıya bir yarar sağlayan ödünç faiz sayılır ve yasaktır. Ancak, söz konusu yarar, ödünç verme akdinde şart koşulursa yasaktır. Ama böyle bir şart koşulmamış ise (ve alacaklıya bir yarar sağlama amacı güdülmemiş ise) borçlu borcunu öderken fazlasıyla ödemesi, zimmetindekinden daha iyisini ödemesi bizce müstahab'tır. Alacaklı da bu fazlalığı alabilir. Fazlalık ister borcun vasıflarında olsun ister sayı bakımından olsun fark etmez. Mesela borç 10'şey iken 11 şey verilebilir. Malik'in mezhebine göre aded'deki fazlalık caiz değildir. yasaktır. Bizim arkadaşlarımızın delili bu hadisteki ''En hayırlınız, borcunu en güzel şekilde ödeyeninizdir'' buyruğun umumiliğidir.

 

Ebu Rafi'in hadisinde, "Zekat develeri gelince alacaklının devesinden daha üstün deve verildiği" bildirilmektedir. Bu hususta hatıra şöyle bir soru gelebilir: Zekat malına nezaret eden bir kimse bundan teberru yapamaz.

 

Durum böyle iken Resul-i Ekrem (s.a.v.). alacaklıya hakkından daha üstününü nasıl vermiş?

 

Bu soruya şöyle cevab verilmiştir: Resul-i Ekrem (s.a.v.), deveyi kendi zatı için ödünç almış ve zekat develeri gelip müstahaklarına dağıtılınca Resul-i Ekrem (s.a.v.) borcundan daha üstün bir deveyi kendi parasıyla zekat müstahakkından almıştır. ,Alacaklısına daha üstün deveyi vermekle onun hakkından fazlasını teberru etmiştir. Ebu Hureyre (r.a.)'ın rivayetinde bulunan; ... (Alacaklı) bedevi'ye devesinin yaşıtı olan bir deveyi satın alın'' emri, bu cevabı teyid eder. Anılan sorunun en kuvvetli ve uygun cevabı budur. Başka cevablar da verilmiştir."