20- ÖLÜ YERİNE BORÇ
ÖDEME BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بُنُ أَبِي
شَيْبَةَ. ثنا
عَفَّانُ. ثنا
حَمَّادُ
بْنُ
سَلَمَةَ. أَخْبَرَنِي
عَبْدُ
المَلِكِ
أَبُو
جَعْفَرٍ،
عَنْ أَبي
نَضْرَة،
عَنْ سَعْدِ
بْنِ الأَطْوَلِ؛
أَنَّ
أَخَاهُ
مَاتَ وتَركَ
ثَلاَثِمَائَةِ
دِرْهَمٍ.
وَتَرَكَ
عِيَالاً.
فَأَرَدْتُ
أَنْ
أُنْفِقَهَا
عَلَى عِيَالِهِ.
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صلى الله عليه
وسلم:((إِنَّ
أَخاكَ
مُحْتَبَسٌ
بِدَيْنِهِ. فَاقْضِ
عَنْهُ)).
فَقَالَ: يَا
رَسُولَ
اللهِ! قَدْأَدَّيْتُ
عَنْهُ
إِلاَّ
دِينَارَيْنِ،
ادَّعَتْهُما
امْرَأَةٌ
ولَيْسَ
لَهَا بَيِّنَةٌ.قَالَ((فأَعْطِهَا
فَإنْهَا
مُحِقَّةٌ)).
في الزوائد:
إسناده صحيح.
عَبْد الملك
أبو جعفر،
ذكره ابن حبان
في الثقات.
وباقي رجال
الإسناد صحيح.
قال: وليس
لسعد هذا في
الكتب السبتة سوى
هذا الحديث
الواحد.
Sa'd bin el-Atval
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Kardeşi vefat etmiş, üçyüz dirhem (mal)
bırakmış ve bakıma muhtaç çoluk çocuğu bırakmıştır. (Sa'd demiş ki:) Bunun
üzerine ben bu parayı kardeşimin çoluk çocuğunun nafakasına harcamak istedim.
Fakat Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bana): «Senin (ölen) kardeşin
borcundan dolayı hapsedilmiştir. Artık sen onun yerine borcunu öde», buyurdu.
Sa'd da: Yâ ResOlaUaht Ben onun yerine borcunu ödedim. Yalnız bir kadının iddia
edip şâhidlendiremediği iki dinarı ödemedim. dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Sa'd'a): «Sen kadına (iddia ettiğini) ver. Çünkü
kadın şüphesiz gerçeği söyleyendir (veya bunu hak edendir)» buyurdu.
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahihtir. Ravi Abdülmelik Ebü Cafer'i İbn-i
Hibban sika zatlar arasında anmıştır. Senedin kalan ravileri de sahihtit.
Kütüb-i Sitte'de Sa'd bin el-Atvan'ın bundan başka hadisi yoktur.
AÇIKLAMA: Notta belirtildiği gibi bu hadis Zevaid türündendir. Hadisin metninin
sonunda bulunan; ... kelimesi İhkak masdarından ism-i fail olabilir. Bu
takdirde kelimenin manası "hakkı söyleyen", demektir. Cümlenin manası
da şöyle olur: Kadın senin kardeşinden iki dinar alacaklı olduğuna dair
iddiasında doğru sözlüdür.
Sindi hadisin
bu cümlesi ile ilgili olarak: Burada meselenin iç yüzü ile hükmedilmıiştir,
der. Şu halde eğer hadisin sahihliği sabit olursa, bir hakim dava konusu edilen
bir meselenin iç yüzüne vakıf olunca buna göre hükmeder, denilebilir.
Miftahü'l-Hace
yazarının yorumundan anlaşıldığı üzere kendisi yukardaki kelimeyi ism-i fail
değil de masdar olarak anlamıştır. Çünkü kendisi: ''Mahka noksanlıktır. Yani
bereket noksanlığı veya yarar noksanlığıdır, der. Kelimenin böyle yorumlanması
kanımca uzak bir ihtimaldir. Bununla beraber yanlıştır, denemez. Bu takdirde
cümlenin manası şöyledir: "Borç bereketin veya yararın eksilmesidir ...
Hadisini
''Kardeşin borcundan dolayı hapsedilmiştir'' ifadesinden maksad onun cennete
girmesinin engellenmesidir. Yani borcundan dolayı cennete giremiyor. Borcu
ödenince girebilecektir. Suyuti cümleyi böyle yorumlamıştır. El-İraki ise: Yani
onun durumu aydınlığa kavuşmamıştır. Ne kurtuluşuna ne de helakına
hükmedilmemiştir. Zimmetindeki borcun ödenip ödenmiyeceği bekleniyor, demiştir.
Borçlu ölen
kimsenin cennete girmekten menedilmesinin anlamı hakkında gerekli bilgi bu
kitabın 13. babında geçen 2412 - 2413 nolu hadisler bölümünde verildiği için
burada tekrarlamaya gerek yoktur.
HADİSTEN
ÇIKARILAN HÜKÜMLER
1- Ölen bir
müslümanın borcu var ise önce bu ödenir. Sonra bir şey kalırsa mirasçılarına
dağıtılır. Ölenin geride bıraktığı mirasçılar bakıma muhtaç fakir çoluk çocuk
da olsa hüküm budur.
2- Ölen bir
müslüman, borcu ödenmedikçe cennete girmekten menedilir veya onun hakkında
verilecek kurtuluş veya cezalandırma hükmü bekletilerek borcunun ödenip
ödenmeyeceğine bakılır.
3- Hakim,
davanın iç yüzüne vakıf olduğu takdirde bu durum şahidle ispat edilmese bile
gerçeğe göre hükmeder. Resul-i Ekrem (s.a.v.) ölünün borcundan dolayı tutuklu
olduğuna vakıf idi. İki dinar alacağı olduğunu iddia eden kadın bunu
şahidlendirememişti. Buna rağmen kadının doğru söylediği ifade buyurularak
alacağının ödenmesi emredildi. Bir ölüde alacağı olduğunu iddia eden bir kimse
davasını ispatlamak durumundadır. Delilsiz iddia ile, ölünün mirasçıları bir
şey vermek zorunda değildir. Aksi takdirde birçok ölünün terekeleri dolandırıcı
ve yalancı davacılara kaptırılır. Buna rağmen ölüden alacaklı olduğunu iddia
edip şahidlendiremeyen kimsenin iddiasının mirasçılar tarafından gözden
geçirilmesi ve iddia makul sebeblere dayalı görüldüğü takdirde ölünün terekesi
veya mirasçıların mali durumu istenen borcu ödemeye müsaid ise takvaya en uygun
olanı bu borcu ödemektir. Fakat fetva yolu bu değildir.