12- ARAZİYİ (BELİRLİ)
BİR MİKDAR ZAHİRE KARŞILlĞI KİRALAMAK BABI
حدّثنا
حُمَيْدُ
بًنُ
مَسْعَدَةَ.ثنا
خَالِدُ بْنُ
الحرِثِ . ثنا
سَعِيدُ بْنُ
أَبِي عَرُوبَةَ
عَنْ يَعْلى
ابْنِ
حضكِيمٍ، عَن
سُلَيْمَانَ
بْنِ
يَسَارٍ،
عَنْ رَافِعِ
بْنِ خَدِيجٍ؛
قَالَ: كُنَّا
نُحَاقِلُ
عَلَى عَهْدِ
رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم فَزَعَمَ
أَنَّ بَعْضَ
عُمُومَتِهِ
أَتَاهُمْ
فَقَالَ:
قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه وسلم
:
((مَنْ
كَانَتْ لَهُ
أَرْضٌ،
فَلاَ يُكْرِيهاَ
بِطَعَامٍ
مُسَمَّى)).
Râfi bin Hadîc
(r.a.)'den; Şöyle demiştir: Biz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
hayatta iken Muhakale ederdik (Yâni tarlalarımızı malum bir ücret karşılığında
kiraya verirdik.) Râfi'in anlattığına göre amcalanndan birisi onların yanına
varmış ve şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
«Kimin arazisi varsa onu belirli bir mikdar zahire karşılığı kiraya vermesin.»
AÇIKLAMA: Bu hadisi Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Bu hadisin zahirine
göre bir araziyi belirli bir mikdar zahire mesela iki ölçek buğday karşılığında
kiraya vermek yasaktır. Ebu Davud'un rivayetinde bu hadisin metni ile 2459 nolu
hadisin metni birleştirilmiştir. Rafi (r.a.)'ın oradaki ravisi Süleyman bin
Yesar'dır. Müellifimizinkine gelince bu hadiste Rafi'in ravisi gene Süleyman
bin Yesar'dır. Fakat 2459. hadiste Ebu'n-Necaşi'dir. Ebu Davud'un rivayetinde
Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e ait metin mealen şöyledir: ''Kimin arazisi varsa onu
kendisi eksin. Ya da (din) kardeşine (meccanen) ektirsin. Onu ne (arazi
mahsülünün) üçte biri, ne dörtte biri ne de belirli bir mikdar zahire ile
kiraya veremez (veya kiraya vermesin}.''
Bu hadise göre
bir araziyi belirli bir mikdar zahire karşılığında kiraya vermek yasaktır. Bu
hadisin Ebu Davud'un sünenindeki rivayet ile müellifimizin 2459 nolu rivayeti
arazinin elde edilecek mahsülün üçte biri ve dörtte biri gibi belirli bir
mikdarı karşılığında kiraya verilmesinin yasaklığına delalet eder.
7. BABTAN 12.
BABA KADAR OLAN BABLARDA RİVAYET EDİLEN HADİSLER VE ALİMLERİN MÜZARAA
HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
Bu bablarda
geçen hadislerin bazısına göre araziyi kiraya vermek caiz değildir. Bazılarına
göre belirli bir mikdar zahire karşılığında kiraya vermek veya araziden elde
edilecek mahsulün üçte biri, dörtte biri gibi bir mikdarı karşılığında kiraya
vermek caiz değildir. Bir kısım hadislere göre bu şekilde kiraya vermek
caizdir. Gene bazı hadislere göre araziyi altın ve gümüş karşılığında kiraya
vermek caizdir. Diğer bir kısım hadislere göre belirli bir ücret karşılığında
kiraya vermek, caizdİr. Bu hadislerden altı tanesi Rafi (r.a.)'den rivayet
edilmiştir. Avnü'l-Mabud yazarının beyanına göre Hattabi: Ahmed bin Hanbel,
Rafi'in bu konudaki hadislerini zayıf sayarak şöyle demiştir, der:
"Rafi'in hadisi çok renklidir'' Yani muzdarib'tir, rivayetleri muhteliftir
- Çünkü kendisinde yapılan rivayetlerin birisinde: Ben Resulullah (s.a.v.)'den
işittim şöyle buyurdu, der. Bir başka rivayette: Amcam, Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu söyledi, der." diye bilgi verdikten sonra
Hattabi sözüne devamla: Ahmed bin Hanbel Müzaraa işlemini caiz görmüş ve
Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in Hayber arazisini bu yerdeki yahudilere Müzaraa
şeklinde ve Hayber bahçelerini Müsakat şeklinde verdiğini, delil göstermiştir.
İbn-i Ebi Leyla, Yakub, Muhammed, İbn-i Sirin, İbnü'l-Müseyyeb, Zühri ve Ömer
bin Abdilaziz de Müzaraa akdini caiz saymışlardır. Fakat Ebu Hanife, Malik ve
Şafii Müzaraa işlemini caiz görmemişlerdir. Bunlar Rafi'in hadisinin zahirini
tutmuşlar ve bunun gerçek illetine Ahmed gibi muttali olmamışlardır. Müzaraa,
araziden alınacak mahsülün üçte biri ve dörtte biri gibi belirli bir hissesi
karşılığında veya tarafların anlaşacakları belirli başka bir ücret karşılığında
caizdir. Ancak Müzaraa akdinde fasid şartların bulunmaması gereklidir. (Mesela
tarlanın şu sulak tarafının mahsülünün arazi sahibine ait olması şartı gibi).
Bütün İslam memleketlerindeki uygulama pöyledir. Rafi bin Hadic (r.a.)'den
rivayet edilen hadislerin bir kısmı mücmeldir. Bir kısmı tafsilatlıdır. Gerek
Rafi'den ve gerekse başka sahabilerden rivayet olunan ve Müzaraa'nın her
çeşidinin yasaklandığına delalet eden mücmel hadisler Müzaraa'nın şu veya bu
nevinin caizliğine delalet eden tafsilatlı rivayetlere uygun yorumlanmalıdır.
Nitekim İbn-i Abbas (r.a.), müzaraa yapılmamasına dair hadislerin anlam ve
hikmetini sezerek: Bu hadislerden maksad araziyi, mahsülün belirli bir mikdarı
karşılığında kiraya vermenin haram kılınması değildir. Amaç müslümanların
birbirlerine yardımcı olmaları ve ihtiyacından fazla arazisi bulunan bir
kimseyi bunu meccanen din kardeşine ziraat için vermesine teşviktir. Nitekim
Rafi'den yapılan bazı rivayetlerde Müzaraa'nın fasid ve batıl bir takım
şartlara bağlandığı ifade edilmiştir. Bunlardan birisi Hanzala bin Kays'ın
Rafi'den rivayet ettiği (2458 nolu) hadisidir. Zeyd bin Sabit (r.a.) de rivayet
edilen (2461 nolu) hadisinde araziyi kiraya vermenin yasak kılınması sebebini
açıklamaktadır. Muhammed bin İshak, Müzaraa hakkında bir kitab yazmış ve orada
güzel bilgiler vererek, bu işlemin yasaklanmasına ait hadislerin gerçek
nedenlerini anlatmıştır." (Hattabi'nin sözü bitti)
ALİMLERİN
MÜZARAA HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
Müzaraa
hakkında varid olan ve büyük bir kısmı müellifimizin burada 7 - 12. bablarda
rivayet ettiği hadislerden ibaret olan rivayetleri nakleden Nevevi alimlerin
görüşlerini özetle şöyle açıklar:
1- Tavus ve
Hasan-ı Basri: Tarlaları kiraya vermek ne şekilde olursa olsun caiz değildir.
Ne mikdarı belirli ölçeklerle tesbit edilen her hangi bir zahire ile, ne
tarladan alınacak mahsülün belirli bir hissesi ile ne de altın ve gümüş
karşılığında kiraya verilmez. Çünkü bazı hadislerde tarlaların kiraya verilmesi
herhangi bir kayda bağlı kılınmadan yasaklanmıştır, derler. (2450, 2451, 2452,
2453, 2454 ve 2455 nolu hadisler gibi)
2- Ebu Hanife,
Şafii ve çok alimler: Araziyi, altın, gümüş, zahire, elbise vesair mallar
karşılığında kiraya vermek caizdir. Anılan mallar tarlada ekilecek mal
cinsinden veya başka cinsler ve çeşitlerden olmasında bir sakınca yoktur. Lakin
tarladan elde edilecek mahsüıün üçte birisi gibi belirli bir hisse karşılığında
kiraya vermek caiz değildir. Böyle bir kiralamaya Muhabere ismi verilir. Keza
tarlanın belirli bir tarafın mahsülünün tarla sahibine ait olması şartının
koşulduğu kıralama işi de caiz değildir, demişlerdir. Bunların delilleri
tarlaların altın, gümüş ve benzeri mallar karşılığında kiraya verilmesinin
caizliğini ifade eden Rafi bin Hadic ile Sabit bin Dahhak'ın yukarda geçen
hadisleridir. (2458 nolu hadis, hatta 2456 nolu hadis de böyle)
Bu grubtaki
alimler, tarlaları kiraya vermenin yasaklanmasına dair hadisleri iki şekilde
tevil etmişlerdir: Bir yorum şöyledir: Yasaklama, tarlanın sulu kısmından veya
şu kıtadan alınacak mahsül tarla sahibine ait olmak üzere veya. mahsulün üçte
bir, dörtte bir hissesi karşılığında yapılan kira işlemine aittir. Nitekim
hadis ravileri bu hadisleri böyle yorumlamışlardır.
İkinci yorum:
Söz konusu yasaklama tenzihen mekrühluk içindir. Bundan amaç, müslümanları
yardımlaşmaya (ve ihtiyacından fazla tarlası bulunanların bunu tarım için
ücretsiz olarak din kardeşlerine vermeye teşviktir.
Bu iki yorum
veya bunlardan birisi zaruridir. Çünkü hadisler arasında görülen ihtilaf ancak
bu şekil yorumlamakla giderilebilir. Buhari ve başkası şu son yoruma işaret
etmişlerdir. Bunun anlamı İbn-i Abbas (r.a.)'den de rivayet edilmiştir.
3- Rabia:
Araziyi yalnız altın ve gümüş karşılığında kiraya vermek caizdir. Başka bir mal
karşılığında kiraya vermek caiz değildir, demiştir. (2449 ve 2458 nolu hadis
Rabia için delil sayılabilir),
4- Malik:
Araziyi zahire karşılığında kiraya vermek caiz değildir. Fakat altın, gümüş ve
başka mallar karşılığında kiraya vermek caizdir, demiştir.
5- Ahmed. Ebu
Yusuf, Muhammed bin el-Hasan, Malikiler'den bir cemaat ve başka alimler:
Araziyi altın, gümüş, karşılığında kiraya vermek ve arazi mahsulünün üçte bir,
dörtte bir gibi belirli bir hissesi karşılığında kiraya vermek, yani bu tür
Müzaraa caizdir, demişlerdir. İbn-i Süreye, İbn-i Huzeyme, Hattabi ve diğer
arkadaşlarımızdan muhakkik alimler de böyle demişlerdir. Kuvvetli ve seçkin
görüş de budur. Bu görüşün kuvvetliliğini Müsakat babında anlatacağız."
(Nevevi'nin sözü bitti)