SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’R-REHİN

<< 2465 >>

12- ARAZİYİ (BELİRLİ) BİR MİKDAR ZAHİRE KARŞILlĞI KİRALAMAK BABI

 

حدّثنا حُمَيْدُ بًنُ مَسْعَدَةَ.ثنا خَالِدُ بْنُ الحرِثِ . ثنا سَعِيدُ بْنُ أَبِي عَرُوبَةَ عَنْ يَعْلى ابْنِ حضكِيمٍ، عَن سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ؛ قَالَ: كُنَّا نُحَاقِلُ عَلَى عَهْدِ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم فَزَعَمَ أَنَّ بَعْضَ عُمُومَتِهِ أَتَاهُمْ فَقَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم :

 ((مَنْ كَانَتْ لَهُ أَرْضٌ، فَلاَ يُكْرِيهاَ بِطَعَامٍ مُسَمَّى)).

 

Râfi bin Hadîc (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Biz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hayatta iken Muhakale ederdik (Yâni tarlalarımızı malum bir ücret karşılığında kiraya verirdik.) Râfi'in anlattığına göre amcalanndan birisi onların yanına varmış ve şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: «Kimin arazisi varsa onu belirli bir mikdar zahire karşılığı kiraya vermesin.»

 

 

AÇIKLAMA:     Bu hadisi Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Bu hadisin zahirine göre bir araziyi belirli bir mikdar zahire mesela iki ölçek buğday karşılığında kiraya vermek yasaktır. Ebu Davud'un rivayetinde bu hadisin metni ile 2459 nolu hadisin metni birleştirilmiştir. Rafi (r.a.)'ın oradaki ravisi Süleyman bin Yesar'dır. Müellifimizinkine gelince bu hadiste Rafi'in ravisi gene Süleyman bin Yesar'dır. Fakat 2459. hadiste Ebu'n-Necaşi'dir. Ebu Davud'un rivayetinde Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e ait metin mealen şöyledir: ''Kimin arazisi varsa onu kendisi eksin. Ya da (din) kardeşine (meccanen) ektirsin. Onu ne (arazi mahsülünün) üçte biri, ne dörtte biri ne de belirli bir mikdar zahire ile kiraya veremez (veya kiraya vermesin}.''

 

Bu hadise göre bir araziyi belirli bir mikdar zahire karşılığında kiraya vermek yasaktır. Bu hadisin Ebu Davud'un sünenindeki rivayet ile müellifimizin 2459 nolu rivayeti arazinin elde edilecek mahsülün üçte biri ve dörtte biri gibi belirli bir mikdarı karşılığında kiraya verilmesinin yasaklığına delalet eder.

 

7. BABTAN 12. BABA KADAR OLAN BABLARDA RİVAYET EDİLEN HADİSLER VE ALİMLERİN MÜZARAA HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

 

Bu bablarda geçen hadislerin bazısına göre araziyi kiraya vermek caiz değildir. Bazılarına göre belirli bir mikdar zahire karşılığında kiraya vermek veya araziden elde edilecek mahsulün üçte biri, dörtte biri gibi bir mikdarı karşılığında kiraya vermek caiz değildir. Bir kısım hadislere göre bu şekilde kiraya vermek caizdir. Gene bazı hadislere göre araziyi altın ve gümüş karşılığında kiraya vermek caizdir. Diğer bir kısım hadislere göre belirli bir ücret karşılığında kiraya vermek, caizdİr. Bu hadislerden altı tanesi Rafi (r.a.)'den rivayet edilmiştir. Avnü'l-Mabud yazarının beyanına göre Hattabi: Ahmed bin Hanbel, Rafi'in bu konudaki hadislerini zayıf sayarak şöyle demiştir, der: "Rafi'in hadisi çok renklidir'' Yani muzdarib'tir, rivayetleri muhteliftir - Çünkü kendisinde yapılan rivayetlerin birisinde: Ben Resulullah (s.a.v.)'den işittim şöyle buyurdu, der. Bir başka rivayette: Amcam, Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu söyledi, der." diye bilgi verdikten sonra Hattabi sözüne devamla: Ahmed bin Hanbel Müzaraa işlemini caiz görmüş ve Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in Hayber arazisini bu yerdeki yahudilere Müzaraa şeklinde ve Hayber bahçelerini Müsakat şeklinde verdiğini, delil göstermiştir. İbn-i Ebi Leyla, Yakub, Muhammed, İbn-i Sirin, İbnü'l-Müseyyeb, Zühri ve Ömer bin Abdilaziz de Müzaraa akdini caiz saymışlardır. Fakat Ebu Hanife, Malik ve Şafii Müzaraa işlemini caiz görmemişlerdir. Bunlar Rafi'in hadisinin zahirini tutmuşlar ve bunun gerçek illetine Ahmed gibi muttali olmamışlardır. Müzaraa, araziden alınacak mahsülün üçte biri ve dörtte biri gibi belirli bir hissesi karşılığında veya tarafların anlaşacakları belirli başka bir ücret karşılığında caizdir. Ancak Müzaraa akdinde fasid şartların bulunmaması gereklidir. (Mesela tarlanın şu sulak tarafının mahsülünün arazi sahibine ait olması şartı gibi). Bütün İslam memleketlerindeki uygulama pöyledir. Rafi bin Hadic (r.a.)'den rivayet edilen hadislerin bir kısmı mücmeldir. Bir kısmı tafsilatlıdır. Gerek Rafi'den ve gerekse başka sahabilerden rivayet olunan ve Müzaraa'nın her çeşidinin yasaklandığına delalet eden mücmel hadisler Müzaraa'nın şu veya bu nevinin caizliğine delalet eden tafsilatlı rivayetlere uygun yorumlanmalıdır. Nitekim İbn-i Abbas (r.a.), müzaraa yapılmamasına dair hadislerin anlam ve hikmetini sezerek: Bu hadislerden maksad araziyi, mahsülün belirli bir mikdarı karşılığında kiraya vermenin haram kılınması değildir. Amaç müslümanların birbirlerine yardımcı olmaları ve ihtiyacından fazla arazisi bulunan bir kimseyi bunu meccanen din kardeşine ziraat için vermesine teşviktir. Nitekim Rafi'den yapılan bazı rivayetlerde Müzaraa'nın fasid ve batıl bir takım şartlara bağlandığı ifade edilmiştir. Bunlardan birisi Hanzala bin Kays'ın Rafi'den rivayet ettiği (2458 nolu) hadisidir. Zeyd bin Sabit (r.a.) de rivayet edilen (2461 nolu) hadisinde araziyi kiraya vermenin yasak kılınması sebebini açıklamaktadır. Muhammed bin İshak, Müzaraa hakkında bir kitab yazmış ve orada güzel bilgiler vererek, bu işlemin yasaklanmasına ait hadislerin gerçek nedenlerini anlatmıştır." (Hattabi'nin sözü bitti)

 

 

ALİMLERİN MÜZARAA HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

 

Müzaraa hakkında varid olan ve büyük bir kısmı müellifimizin burada 7 - 12. bablarda rivayet ettiği hadislerden ibaret olan rivayetleri nakleden Nevevi alimlerin görüşlerini özetle şöyle açıklar:      

 

1- Tavus ve Hasan-ı Basri: Tarlaları kiraya vermek ne şekilde olursa olsun caiz değildir. Ne mikdarı belirli ölçeklerle tesbit edilen her hangi bir zahire ile, ne tarladan alınacak mahsülün belirli bir hissesi ile ne de altın ve gümüş karşılığında kiraya verilmez. Çünkü bazı hadislerde tarlaların kiraya verilmesi herhangi bir kayda bağlı kılınmadan yasaklanmıştır, derler. (2450, 2451, 2452, 2453, 2454 ve 2455 nolu hadisler gibi)

 

2- Ebu Hanife, Şafii ve çok alimler: Araziyi, altın, gümüş, zahire, elbise vesair mallar karşılığında kiraya vermek caizdir. Anılan mallar tarlada ekilecek mal cinsinden veya başka cinsler ve çeşitlerden olmasında bir sakınca yoktur. Lakin tarladan elde edilecek mahsüıün üçte birisi gibi belirli bir hisse karşılığında kiraya vermek caiz değildir. Böyle bir kiralamaya Muhabere ismi verilir. Keza tarlanın belirli bir tarafın mahsülünün tarla sahibine ait olması şartının koşulduğu kıralama işi de caiz değildir, demişlerdir. Bunların delilleri tarlaların altın, gümüş ve benzeri mallar karşılığında kiraya verilmesinin caizliğini ifade eden Rafi bin Hadic ile Sabit bin Dahhak'ın yukarda geçen hadisleridir. (2458 nolu hadis, hatta 2456 nolu hadis de böyle)

 

Bu grubtaki alimler, tarlaları kiraya vermenin yasaklanmasına dair hadisleri iki şekilde tevil etmişlerdir: Bir yorum şöyledir: Yasaklama, tarlanın sulu kısmından veya şu kıtadan alınacak mahsül tarla sahibine ait olmak üzere veya. mahsulün üçte bir, dörtte bir hissesi karşılığında yapılan kira işlemine aittir. Nitekim hadis ravileri bu hadisleri böyle yorumlamışlardır.

 

İkinci yorum: Söz konusu yasaklama tenzihen mekrühluk içindir. Bundan amaç, müslümanları yardımlaşmaya (ve ihtiyacından fazla tarlası bulunanların bunu tarım için ücretsiz olarak din kardeşlerine vermeye teşviktir.

 

Bu iki yorum veya bunlardan birisi zaruridir. Çünkü hadisler arasında görülen ihtilaf ancak bu şekil yorumlamakla giderilebilir. Buhari ve başkası şu son yoruma işaret etmişlerdir. Bunun anlamı İbn-i Abbas (r.a.)'den de rivayet edilmiştir.

 

3- Rabia: Araziyi yalnız altın ve gümüş karşılığında kiraya vermek caizdir. Başka bir mal karşılığında kiraya vermek caiz değildir, demiştir. (2449 ve 2458 nolu hadis Rabia için delil sayılabilir),

 

4- Malik: Araziyi zahire karşılığında kiraya vermek caiz değildir. Fakat altın, gümüş ve başka mallar karşılığında kiraya vermek caizdir, demiştir.

 

5- Ahmed. Ebu Yusuf, Muhammed bin el-Hasan, Malikiler'den bir cemaat ve başka alimler: Araziyi altın, gümüş, karşılığında kiraya vermek ve arazi mahsulünün üçte bir, dörtte bir gibi belirli bir hissesi karşılığında kiraya vermek, yani bu tür Müzaraa caizdir, demişlerdir. İbn-i Süreye, İbn-i Huzeyme, Hattabi ve diğer arkadaşlarımızdan muhakkik alimler de böyle demişlerdir. Kuvvetli ve seçkin görüş de budur. Bu görüşün kuvvetliliğini Müsakat babında anlatacağız." (Nevevi'nin sözü bitti)