DEVAM: 17- KOMŞUSUNA
ZARAR VEREN BİR ŞEYİ KENDİ MÜLKÜNDE İNŞA EDEN ADAMIN BABI
حدّثنا
مُحَمَّد
بْنُ يَحْيَى.
ثنا عَبْد الرَّزَّاقِ.
أَنْبَأَنَا
مَعْمَرٌ
عَنْ جَابِرٍ
الجُعْفِيِّ،
عَنْ
عِكْرِمَةَ،
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللّهِ : ((لاَضَرَرَ
وَلاَضِرَارَ)).
في الزوائد:
في إسناده
جابر
الجعفيّ،
متهم.
(Abdullah)
bin Abbâs (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Zarara sokmak ve zarara karşı intikam almak
yoktur.»
Not: Bunun
senedinde bulunan Cabir bin el-Cafi'nin sikalığımn şüpheli olduğu, Zevaid'de
bildirilmiştir.
AÇIKLAMA: Bu iki hadis Zevaid türündendir. İkinci hadisi Ahmed de rivayet etmiştir.
İki hadiste geçen Darar ve Dırar kelimelerinin manaları hakkında Sindi şöyle
der: Darar: Birisine herhangi bir yönden zarar vermektir. (Dilimizde kullanılan
zarar, kelimesinin aslı budur.)
Dırar: İki
kişinin birbirine karşılıklı olarak zarar vermesidir. Yani birisi karşıdakini
zarara sokunca, karşı taraf bunun intikamını almanın meşru olduğunu zanneder.
Halbuki, öyle değildir. Zarar vereni zarara sokmak ve intikam almak caiz
değildir. Ancak zarar veren kimseden zarar mikdarını tanzim etmek hakkı vardır.