DEVAM: 3- HADLERİN
DOSDOĞRU YERİNE GETİRİLMESİ BABI
حدّثنا
عَبْد اللهِ
بْنُ سَالِمٍ
المَفْلُجُ.
ثنا
عُبَيْدَةُ
بْنُ
الأسْوَدِ،
عَنِ القَاسِمِ
بْنِ
الوَلِيدِ،
عَنِ أَبِي
صَادِقٍ،
عَنْ
رَبِيعَةَ بْنِ
نَاجِدٍ ،
عَنْ
عُبادَةَ
بْنِ
الصَّامِتِ:
قَالَ: قَالَ
رَسُول اللهِ
صلى الله عليه
وسلم: ((أَقِيمُوا
حُدُودَ
اللهِ في
القَرِيبِ وَ
البعيدِ.
وَلاَ
تَأْخُذْكُمْ
في اللهِ
لَوْمَةُ
لاَئِمٍ)).
في الزوائد:
هذا إسناد
صحيح على شرط
ابن حبان. فقد
ذكر جمع
رواته، في
ثقاته.
Ubâde bin
es-Sâmıt (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir; «(Ey müslümanlar) Siz Allah'ın had
(cezâ)larını (Akrabalıkta veya güçlülükte ve güçsüzlükte size) yakın olan ve
uzak olan herkes hakkında dosdoğru infaz ediniz. Sakın hiç bir kınayanın
kınaması sizi Allah (ın hükmünü uygulamak) konusunda tutmasın (yâni
alıkoymasın.)»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedi İbn-i Hibban'ın şartı üzerine sahihtir. Çünkü o
bunun bütün ravilerini sikalar arasında anmıştır.
Bu babta
rivayet olunan İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisini Taberani de rivayet etmiştir. Ebu
Hureyre (r.a.)'ın hadisini Ahmed ve Nesai de rivayet etmiştir. İbn-i Abbas
(r.a.)'ın hadisi ile Ubade (r.a.)'ın hadisi ise Zevaid türünden olup başkaca
kim tarafından rivayet edildiğini tesbit edemedim.
AÇIKLAMA: Bu babtaki hadislerin hepsi Allah'ın emretmiş olduğu cezaların aynen
tatbik edilmesinin önemini beyan etmektedir. ilk iki hadis ilahi cezalarm
tatbikinin kırk günlük yagmurdan hayırlı olduğunu bildirmektedir. Sindi bu
hususta şöyle der: "Bunun hikmeti hakkında şöyle denilmiştir: Çünkü ilahi
cezalarm uygulanması, insanları günahlardan ve suç işlemekten alakor ve yağmur
için gök kapılarının açılmasına vesile olur. İlahi cezaların uygulanmaması veya
bunda gevşeklik göstermek ise insanların günahlara ve suçlara dalmasına
sebebiyet verir. Bu ise kıtlık, kuraklık ve halkın helak olmasına yol açar.
İbn-i Abbas
(r.a.)'ın hadisi ise Kur'an-ı Kerim'in tek bir ayetini inkar edenin öldürülmesinin
helal olduğunu ifade eder. Çünkü Kur'an-ı Kerim'in tek bir ayetini inkar eden
kimse mürted olur. Yani İslamiyet'ten çıkmış olur. Mürted ile ilgili hüküm ise
bundan önceki babta beyan edildi. Şu noktayı da belirteyim: Kur'an'ın bir
ayetini inkar etmek sadece bunun ayeti olduğunu inkar etmekten ibaret değildir.
Bunun ayet olduğunu, yani Allah tarafından indirildiğini inkar eden kimse
dinden çıktığı gibi herhangi bir ayetin hükmünü tas vi b etmeyen, mesela f6.1an
ayetin hükmü 20. asrın uygarlığı ile bağdaşmaz veya şu ayetin hükmü
uygulanmamalıdır, bunu uygulamayı uygun görmüyorum, diyen bir kimse de mürted
olur ve İslamiyet'ten çıkmış olur.
Bu hadis
kelime-i Şehadet getirip anlamını kalben tasdil~ eden bir kimsenin
öldürülmesinin haram olduğunu ifade eder. Ancak böylece müslümanlığı kabul eden
bir kimse haddi gerektiren bir suç işlerse o takdirde cezası uygulanır.
Son hadisteki
"Katib = yakın" ve "Baid = uzak" kelimeleri iki manaya
yorumlanmıştır. Bundaki yakınlık ve uzaklık akrabalık açısından olabildiği gibi
kuvvet ve nüfüz bakımından da olabilir. Tıybi böyle demiştir. Yani suç işleyen
kişi sizin yakın ak rab anız olsun uzak ak rab anız olsun onu ilahi hükme uygun
olarak cezalandırmakta bir ayırım yapmayın. Keza o kuvvetli ve nüfüzlu bir kişi
olsun zayıf ve nüfuzsuz kimse olsun fark etmez. Herkese ayni şekilde ilahi
cezayı uygulayın. Ve Allah'ın hükümlerini uygularken başkasının sizi
ayıplaması, kınaması, yermesi gibi karşı hareketler de sizi engellemesin. İlahi
cezayı tereddüdsüz ve önemle tatbik ediniz.