9- (ZİNA EDENİ)
RECMETME BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أبِي
شَيْبَةَ وَ مُحَمَّد
بْنُ
الصَّبَّاحِ،
قالا: ثنا
سُفْيَانُ
بْنُ
عُيَْنَةَ،
عَنِ
الزُّهْرِيِّ،
عَنْ
عُبَيْدِ
اللهِ بْنُ
عَبْد اللهِ،
عَنْ ابنِ
عَبَّاسٍ،
قَالَ: قَالَ
عُمَرُ بْنُ الخطَّابِ:
لَقَدْ
خَشِيتُ أَنْ
يَطُولَ بِالنَّاسِ
زَمَانٌ،
حتَّى
يَقُولَ
قَائِلٌ: مَا
أَجِدُ
الرّضجْمَ
فِي كَتَابِ
اللهِ، فَيَضِلُّوا
بِتَرْكِ
فِرِيضَةٍ
مِنْ فَرَائِضِ
اللهِ.
أَلاَوَإِنّ
الرَّجْمَ
حَقٌ إِذَا
أُحْصِنَ
الرَّجُلث
وَقَامَتِ
البَيّنَةُ،
أَوْ كَانَ
حَمْلٌ أَوِ
اعْتِرَافٌ.
وَقَدْ قَرَأْتُهَا
((الشَّيخُ وَ
الشَّيْخَةُ
إذا زَنَيَا
فَارْجُمُوهُمَا
البَتَّةَ))
رَجَمَ رَسُول
الله صلى الله
عليه وسلم
ورَجَمْنَا بَعْدَهُ.
İbn-i Abbas
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Ömer bin el-Hattâb (r.a.) (halîfe iken
Medîne-i Münevvere'deki Mescid-i Nebevide bir Cuma hutbesinde) şöyle demiştir:
(Ey müslümanlar) Şüphesiz ben şundan korkarım: Halkın üzerinden uzun bir zaman
geçer de nihayet bir adam; Ben Allah'ın kitabında recmetme (hükmünü)
bulmuyorum, der ve bu yüzden halk Allah'ın farizalarından birisini terketmekle
dalâlete giderler. Bilmiş olun ki kişi muhsan (evlenmiş) olup beyyine (dört
erkek şâhid), veya gebelik, ya da itiraf olduğu zaman şüphesiz recmetmek
haktır. Şüphesiz ben recm âyetini okudum. Âyet şudur: «Şeyh ve Şeyha (yani
muhsan erkek ve kadın) zina ettikleri zaman onları muhakkak recmediniz.»
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) recmetti ve O'ndan sonra da biz
recmettik.
AÇIKLAMA: Bu hadis Kütüb-i Sitte'nin hepsinde rivayet
edilmiştir. Ömer bin El-Hattab (r.a.)'ın bu sözü Medine-i Münevvere'de bir Cuma
hutbesinde irad ettiği hutbenin bir parçasıdır. Buhar i bu hutbeyi ve bunu irad
etmeğe neden olan olayı Hudud kitabında rivayet etmiştir.
Nevevi bu hadisin
izahı ile ilgili olarak: Recm ayeti lafzı neshedilip hükmü kalıcı olan
ayetlerdendir. Bazı ayetlerin ise hükmü neshedilmiş olup lafzı kalıcıdır. Yani
mushafta yazılıdır, okunur. Fakat hükmü yürürlükte değildir. Lafzı ve hükmü
neshedilmiş olan ayetler de vardır. Lafzı ne sh edilmiş olan ayetler, cünübün
okuması ve abdestsizin ellemesi haramlığı gibi hususlarda Kur'an-ı Kerim
hükmünde değildir. Sababilerin recm ayetini mushaflarda yazmamış olmaları,
lafzı neshedilen ayetlerin mushafta yazılmamasının gerekliliğine delalet eder.
Ömer (r.a.)'ın minber üzerinde Recm bükmünü ilan etmesi, orada bulunan
sahabilerin ve diğer cemaatın bu ilana karşı çıkmayıp susmaları Recm hükmünün
ispatına delildir, der.
Ömer'in:
"Resul-i Ekrem (s.a.v.) recm hükmünü uyguladı ve O'ndan sonra da biz
uyguladık" sözü Resul-i Ekrem (s.a.v.) 'den sonra Recm hükmü üzerinde
İcnıa. oluştuğuna delildir.
Nevevi: Ömer
(Radıyallabü anb)'ın korktuğu husus meydana geldi. Çünkü hariciler re cm
hükmünü inkar ettiler. Bu da Ö m er' in kerametlerindendir. Ömer'in geleceğe
ait bu bilgiyi Resul-i Ekrem (s.a.v.) 'den almış olması da muhtemeldir, der.
Ömer bu
hadiste: ''Zina eden kişi Muhsan olduğu zaman'' der. Muhsan kelimesini bundan
önceki bablarda tarif etmiştim. Tekrar hatırlatayım: Muhsan ~ Aklı olup
erginlik çağına varan ve hür bir kadınla evlenip bir defa olsun onunla cinsel
temasta bulunmuş kimsedir. Biz bu dört şartı tercemede belirtemediğimiz için
bazen Muhsan kelimesini ''Evli'' diye terceme ediyoruz. Tabii bu tam karşılığı
değildir. Çünkü evvelce evlenmiş olu,p sonra dul kalan kişi dul iken zina
ederse gene Muhsan sayılır. Muhsan kadın da böyledir. Yani aklı olup erginlik
çağına varan hür bir kadın sabih bir nikahla bir erkekle evlenip bir defa olsun
cinsel ilişkide bulundu mu artık o kadın Muhsan sayılır.
Ömer (r.a.)
muhsan erkek veya kadın zina ettikleri takdirde bu suçları sabit olursa
recmedilir, der ve suçun sübutu için delil olarak şahidler, gebelik ve itirafı
gösterir. Şahidlerin dört erkek olması üzerinde ittifak ve icma vardır. Erkek
şahid sayısı daha az olursa sanıklara had cezası verilmez. Zina suçunun sübutu
için gebelik yeterli delil sayılır mı, sayılmaz mı? Bu hususta ihtilaf vardır.
Şöyle ki, Ö mar bin el-Hattab, Malik ve arkadaşları: Bilinen kocası bulunmayan
bir kadın hamile çıkar ve isteği dışında ırzına tecavüz edildiği bilinmezse ona
had cezası verilir. Ancak kadın memleketin yabancısı olup kocalı olduğunu veya
bir erkeğin cariyesi olduğunu iddia ederse had edilmez, demişlerdir.
Cumhur'a göre
kadının sırf hamile çıkması ile had cezası uygulanmaz. Onun had cezasına
çarptırılması için ya itiraf ta bulunması veya dört erkek şahidin usulüne göre
şahidlik etmeleri şarttır. Cumhurun delili ise had cezalarının şüphelerle
defedilmesine dair gelen hadislerdir.
Şevkani: Bu söz
Ömer (r.a.)'a aittir. Canların helak olmasına yol açan had cezaları gibi önemli
olaylar için bir sahabinin sözü yeterli değildir. Ömer'in bu sözü, sahabilerden
bir cemaatın huzurunda söylemiş olması ve bu söze karşı çıkılmamış olması
durumu icma'ın oluşmasını gerektirmez. Çünkü bu kitabın bir çok yerinde
belirttiğim gibi ictihad meselelerinde o ictihada muhalif kalanların karşı
çıkması şart değildir, der.
Üçüncü delil
olan itirafa gelince, bu, kişinin zina ettiğini itiraf etmesi ve bundan dönüş yapmaması
demektir. Muhsan iken zina ettiğini itiraf eden kişinin recm edilmesinin
gerekliliği üzerinde icma edilmiştir. Kişinin bu itirafı dört defa
tekrarlanmasının gerekliliği hususunda da ihtilaf vardır. Yani bazı alimlere
göre bir kez itiraf yeterlidir. Bunu dört defa tekrarlaması şart değildir.
Lafzı
neshedilmiş olmakla beraber hükmü baki ve kalıcı olan re cm ayetinin manası
şöyledir: ''Şeyh ve şeyha (Yani muhsan erkek ve kadın) zina ettikleri zaman
onları muhakkak recmediniz.''