DEVAM: 28- (BİR MALI)
MUHAFAZA EDİLDİĞİ YERDEN ÇALAN KİMSE (NİN HÜKMÜNÜN BEYANI) BABI
حدّثنا
عَلْيُّ بْنُ
مُحَمَّد. ثنا
أَبُو أُسَامَةَ
عَنِ
الوَلِيدِ
بْنُ
كَثِيرٍ، عَنْ
عَمْرِو بْنُ
شُعَيْبٍ، عَنْ
أَبِيه، عَنْ
جَدِّهِ؛
أَنَّ
رَجُلاً مِنْ
مُزَيْنَةَ
سَأَلَ
النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم عَنْ
الثِّمارِ
فَقَالَ: ((مَا
أُخِذَ فِي
أَحْمَامِهِ
فَاحْتُمِلَ،
فَثَمَنُهُ
وَمِثْلُهُ
مَعَهُ. وَمَا
كَانَ مِنْ
الجَرِينِ،
فَفِيهِ
القَطْعُ
إِذَا بَلَغَ
ثَمَنَ المِجَنِّ.
وَإِنْ
أَكَلَ ولَمْ
يَأْخُذْ، فَلَيْسَ
عَلَيْهِ))
قَالَ:
الشَّاةُ
الحَرِيسَةُ
مِنْهُنَّ
يَا رَسُولَ
اللهِ؟ قَالَ: ((ثَمَنُهَا
وَمِثْلثهُ
مَعَهُ وَالنَّكَالُ.
وَمَاكَانَ
فِي
المُرَاحِ،
فَفِيهِ
القَطْعُ،
إِذَا كَانَ
ما يأْخُذُ
مِنْ ذلِكَ
ثَمَنَ المِجَنِّ)).
Amr bin Şuayb'ın
dedesi (Abdullah bin Amr r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Müzeyne'den bir
adam meyveler (i çalmanın) hükmünü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sordu.
Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «(Ağacı üzerinde ve) kapçıkları
içinde iken alınıp götürülen meyvelerin değeri ve bununla beraber bir katı
(hırsıza ödettirilir.) Harmandan olan meyve kalkan pahâsına ulaşınca bu
değerdeki meyveyi çalmak da hırsızın elini kesmek vardır. Kişi meyveden yer ve
(bundan bir şey) alıp götürmezse ona bir şey lâzım gelmez.» buyurdu. Adam:
Harise (yâni meradan çalman) koyun (hakkında ne buyurursun) Yâ Resulallah? diye
sordu. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Koyunun pahası, bununla
beraber pahasının bir katı ve ceza (yâni tazir cezası) var. Ağılda olan (koyunu
çalmak) ta da hırsızın aldığı koyunun değeri kalkanın pahası kadar olunca el
kesme cezası vardır.» buyurdu.
AÇIKLAMA: Safvan (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Bu
hadiste geçen "Rida" belden yukarı giyilen elbise manasınadır.
Nesai'nin bazı rivayetlerinde bu kelime yerine ''Bürd = Aba'' kelimesi geçtiği
için tercemede Rida kelimesini aba manasına terceme ettim. Uyurken kişinin
başının altına koydUğu eşya buradan çalındığı takdirde Hırz'ından, yani eşyanın
muhafaza edildiği yerden çalma hükmü uygulanır. Şu halde böyle bir hırsızlık
edenin eli kesilir. Hadis buna delalet eder. Hadisten çıkarılan diğer bir hüküm
ise: Hırsızlık olayı devlet yetkilisine intikal ettirildikten sonra mal
sahibinin davadan vaz geçmesi veya malını hırsıza bağışlaması bir değer
taşımaz. El kesme cezasını durdurmaz. Burdaki rivayette hırsızın elinin
kestirildiği ifade edilmiyor ise dEnes ai' nin rivayetinde bu ziyade bulunduğu
için buraya ilave ettim. Ama mal sAhibi devlet yetkilisine olayı intikal
ettirmeden hırsızı bağışlar ve malını kendisine helal ederse, bu caizdir.
Amr bin Ş u ayb
(r.a.)'ın hadisini Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Meradan
çalınan koyunla ilgili soru ve cevap kısmı Nesai tarafından rivayet edilmiştir.
Fakat Ebu Davud ile Tirmizi ' nin rivayetlerinde bu fıkra yoktur.
Hadiste geçen
bazı kelimeleri açıklıyalım: Simar: Semere'nin çoğuludur, meyveler manasınadır.
Ekmam: Kemm'in
çoğuludur, tomurcuklar ve ağaç çiçekleri ile meyvelerin kapçıklarıdır.
Cerin: Hurma
harmanıdır. Hurmalar burada kurutulur. Micenn: Kalkan demektir. Hırsızın elinin
kesilmesi için çalınan malın değerinin tesbiti bakımından kabul edilen bir
değer ölçüsüdür ki, buna Nisab denilir. Hanefi alimler 10 dirhem gümüş değerindeki
kalkanı Nisab kabul etmişlerdir. Şafii ve diğer alimler ise bir altın dinarın
dörtte bir değerindeki kalkanı Nisab kabul etmişlerdir. Bazıları 3 dirhem,
diğer bir kısım alimler 5 dirhem değerindeki kalkanı Nisab saymışlardır. Bu
konuda geniş bilgi bu kitabın 22. babında geçti. 2583 - 2586 nolu hadisler
bölümüne bakılabilir.
Harise: Merada
çalınan koyun anlamına gelir. En-Nihaye'de bu kelime böyle açıklandıktan sonra
İhtiras da bir şeyi meradan almaktır, denilir. Sindi ise Harise: Ağılına
varmadan önce geceleyen koyundur, der.
Nekaı: İbret
verici ceza anlamınadır. Burada tazir cezası manası kasdedilmiştir. Tazir
hakkında gerekli bilgi bu kitabın 32. babında gelen 2601, 2602 nolu hadisler
bölümünde verilecektir.
Mürah: Koyun
sürüsünün geceledikleri yerdir ki buna ağıl denilir.
BU HADİSTEN
ÇIKARILAN HÜKÜMLER
1. Ağaçları
üzerindeki meyveleri, sahibinin izni olmaksızın götüren bir kimse, götürdüğü
meyvenin bedelini meyve sahibine ödeyeceği gibi bu bedelin bir katını da ceza olarak
ona ödeyecektir. Fakat Ebu Davud'un bir rivayetinde meyvenin bedeli ödenir,
denilir. ''Bedelden ayn olarak bir katı da ödenir'' hükmü ile ilgili olarak
Sindi: Bir kavle göre bu, mali bir ceza mahiyetindedir. Fakat alimlerin çoğuna
göre mali ceza şeklindeki tazir hükmü nesholunmuştur, der. Bazı rivayetlerde
ağacı üzerindeki meyveyi alıp götüren suçlunun tazir olarak dövüleceği de hükme
bağlanıyor.
2. Harman
yerinden çalınan hurma kalkan bahası kadar veya daha fazla ise hırsızın eli
kesilir.
3. Ağacı
üzerindeki meyveleri yiyen, fakat bundan hiç bir şey alıp beraberinde
götürmeyen kimseye bir vebal yoktur. Tirmizi 'nin rivayetinde bu fıkrada
''ihtiyacı olan'' kaydı mevcuttur. Yani sözü edilen meyveyi yiyen kimse fakir
ve buna şiddetli ihtiyaç duyarsa bu işi yaptığından dolayı vebal altına girmez.
Cumhılra göre böyle fakir bir kimse başkasının bahçesine girip ağaçlardaki
meyvelerden yiyerse, yediği meyvenin bahasını mal sahibine ödemekle
mükelleftir. Ebu Hanife, Malik ve Şafii'nin görüşü de böyledir. Bazı selef
alimlerine göre fakru zarılretinden dolayı bunu yapan kimse yediği meyvenin
bahasını mal sahibine ödemekle mükellef değildir. Ahmed bin HanbeI'e göre
etrafı duvarla çevrili olmayan bahçenin ağaçları üzerindeki meyveden yiyen
kimse fakir ve mecbur olsun veya olmasın yediği meyvenin bahasını ödemekle
mükellef değildir. Bu hususta daha geniş bilgi için 2298 - 2303 nolu hadislerin
izahı bölümüne müracaat edilmelidir.
4. Sürüden geri
kalıp merada bulunan bir koyunu alıp götüren hırsız bunun bedelini ve ceza
olarak ikinci bir bedelini koyun sahibine ödemekle mükelleftir. Ayrıca bu suçu
işlediği için tazir cezası olarak dövülür. Ancak mali ceza olarak koyunun
bahasının ikinci katını ödemesi hükmü alimlerin ekserisince mensuhtur. Yukarda
bunun bir benzeri geçti.
5. Ağıl gibi
koyunların geceledikleri yerden bir koyun çalan kimsenin çaldığı hayvanın
değeri bir kalkan bahası kadar veya daha fazla ise hırsızın eli kesilir.
ilk hadis
ravisi Saf van bin Ümeyye bin Halef (r.a.) Mekke fethi esnasında müslüman
olanlardandır. Müellefe-i Kulub, yani müslümanlığa gönlü henüz iyice yatışmamış
olanlardandi. Müslim onun bir hadisini rivayet etmiştir. Sünen sahipleri de
onun hadislerini rıvayet etmişlerdir. Ravileri oğlu Ümeyye, Tavus ve Ata'dır.
Huneyn savaşı için Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatü ve'sselam) 'e çok sayıda
silah emaneten vermiştir. Hicretin 41. yılı vefat etmiştir.
Meradan çalınan
koyun ile merada, dağda rastlanan ve sahibi bilinmeyen, kurt'a yem olması
beklenen koyun arasında şer'i hüküm bakımından farklılık vardır. Çünkü lukata
durumundaki koyunu iyi niyetle, yani sahibini buldurmaya çalışmak, durumu ilan
etmek ve sahibi bulunduğu takdirde koyunu ona teslim etmek, bulunmadığı
takdirde' değerini takdir edip sonra koyunu yemek üzere alıp götürme~ caizdir.
Bu hususta gerekli bilgi 2503 - 2504 nolu hadisler bölümunde verilmiştir. Oraya
müracaat edilebilir.
EBU DAVUD RİVAYETİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN