SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-HUDUD

<< 2596 >>

DEVAM: 28- (BİR MALI) MUHAFAZA EDİLDİĞİ YERDEN ÇALAN KİMSE (NİN HÜKMÜNÜN BEYANI) BABI

 

حدّثنا عَلْيُّ بْنُ مُحَمَّد. ثنا أَبُو أُسَامَةَ عَنِ الوَلِيدِ بْنُ كَثِيرٍ، عَنْ عَمْرِو بْنُ شُعَيْبٍ، عَنْ أَبِيه، عَنْ جَدِّهِ؛ أَنَّ رَجُلاً مِنْ مُزَيْنَةَ سَأَلَ النَّبِّي صلى الله عليه وسلم عَنْ الثِّمارِ فَقَالَ:  ((مَا أُخِذَ فِي أَحْمَامِهِ فَاحْتُمِلَ، فَثَمَنُهُ وَمِثْلُهُ مَعَهُ. وَمَا كَانَ مِنْ الجَرِينِ، فَفِيهِ القَطْعُ إِذَا بَلَغَ ثَمَنَ المِجَنِّ. وَإِنْ أَكَلَ ولَمْ يَأْخُذْ، فَلَيْسَ عَلَيْهِ)) قَالَ: الشَّاةُ الحَرِيسَةُ مِنْهُنَّ يَا رَسُولَ اللهِ؟ قَالَ:  ((ثَمَنُهَا وَمِثْلثهُ مَعَهُ وَالنَّكَالُ. وَمَاكَانَ فِي المُرَاحِ، فَفِيهِ القَطْعُ، إِذَا كَانَ ما يأْخُذُ مِنْ ذلِكَ ثَمَنَ المِجَنِّ)).

 

Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Müzeyne'den bir adam meyveler (i çalmanın) hükmünü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sordu. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «(Ağacı üzerinde ve) kapçıkları içinde iken alınıp götürülen meyvelerin değeri ve bununla beraber bir katı (hırsıza ödettirilir.) Harmandan olan meyve kalkan pahâsına ulaşınca bu değerdeki meyveyi çalmak da hırsızın elini kesmek vardır. Kişi meyveden yer ve (bundan bir şey) alıp götürmezse ona bir şey lâzım gelmez.» buyurdu. Adam: Harise (yâni meradan çalman) koyun (hakkında ne buyurursun) Yâ Resulallah? diye sordu. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Koyunun pahası, bununla beraber pahasının bir katı ve ceza (yâni tazir cezası) var. Ağılda olan (koyunu çalmak) ta da hırsızın aldığı koyunun değeri kalkanın pahası kadar olunca el kesme cezası vardır.» buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     Safvan (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Bu hadiste geçen "Rida" belden yukarı giyilen elbise manasınadır. Nesai'nin bazı rivayetlerinde bu kelime yerine ''Bürd = Aba'' kelimesi geçtiği için tercemede Rida kelimesini aba manasına terceme ettim. Uyurken kişinin başının altına koydUğu eşya buradan çalındığı takdirde Hırz'ından, yani eşyanın muhafaza edildiği yerden çalma hükmü uygulanır. Şu halde böyle bir hırsızlık edenin eli kesilir. Hadis buna delalet eder. Hadisten çıkarılan diğer bir hüküm ise: Hırsızlık olayı devlet yetkilisine intikal ettirildikten sonra mal sahibinin davadan vaz geçmesi veya malını hırsıza bağışlaması bir değer taşımaz. El kesme cezasını durdurmaz. Burdaki rivayette hırsızın elinin kestirildiği ifade edilmiyor ise dEnes ai' nin rivayetinde bu ziyade bulunduğu için buraya ilave ettim. Ama mal sAhibi devlet yetkilisine olayı intikal ettirmeden hırsızı bağışlar ve malını kendisine helal ederse, bu caizdir.

 

Amr bin Ş u ayb (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Meradan çalınan koyunla ilgili soru ve cevap kısmı Nesai tarafından rivayet edilmiştir. Fakat Ebu Davud ile Tirmizi ' nin rivayetlerinde bu fıkra yoktur.

 

Hadiste geçen bazı kelimeleri açıklıyalım: Simar: Semere'nin çoğuludur, meyveler manasınadır.

 

Ekmam: Kemm'in çoğuludur, tomurcuklar ve ağaç çiçekleri ile meyvelerin kapçıklarıdır.

Cerin: Hurma harmanıdır. Hurmalar burada kurutulur. Micenn: Kalkan demektir. Hırsızın elinin kesilmesi için çalınan malın değerinin tesbiti bakımından kabul edilen bir değer ölçüsüdür ki, buna Nisab denilir. Hanefi alimler 10 dirhem gümüş değerindeki kalkanı Nisab kabul etmişlerdir. Şafii ve diğer alimler ise bir altın dinarın dörtte bir değerindeki kalkanı Nisab kabul etmişlerdir. Bazıları 3 dirhem, diğer bir kısım alimler 5 dirhem değerindeki kalkanı Nisab saymışlardır. Bu konuda geniş bilgi bu kitabın 22. babında geçti. 2583 - 2586 nolu hadisler bölümüne bakılabilir.

 

Harise: Merada çalınan koyun anlamına gelir. En-Nihaye'de bu kelime böyle açıklandıktan sonra İhtiras da bir şeyi meradan almaktır, denilir. Sindi ise Harise: Ağılına varmadan önce geceleyen koyundur, der.

 

Nekaı: İbret verici ceza anlamınadır. Burada tazir cezası manası kasdedilmiştir. Tazir hakkında gerekli bilgi bu kitabın 32. babında gelen 2601, 2602 nolu hadisler bölümünde verilecektir.

 

Mürah: Koyun sürüsünün geceledikleri yerdir ki buna ağıl denilir.

 

BU HADİSTEN ÇIKARILAN HÜKÜMLER

 

1. Ağaçları üzerindeki meyveleri, sahibinin izni olmaksızın götüren bir kimse, götürdüğü meyvenin bedelini meyve sahibine ödeyeceği gibi bu bedelin bir katını da ceza olarak ona ödeyecektir. Fakat Ebu Davud'un bir rivayetinde meyvenin bedeli ödenir, denilir. ''Bedelden ayn olarak bir katı da ödenir'' hükmü ile ilgili olarak Sindi: Bir kavle göre bu, mali bir ceza mahiyetindedir. Fakat alimlerin çoğuna göre mali ceza şeklindeki tazir hükmü nesholunmuştur, der. Bazı rivayetlerde ağacı üzerindeki meyveyi alıp götüren suçlunun tazir olarak dövüleceği de hükme bağlanıyor.

 

2. Harman yerinden çalınan hurma kalkan bahası kadar veya daha fazla ise hırsızın eli kesilir.

 

3. Ağacı üzerindeki meyveleri yiyen, fakat bundan hiç bir şey alıp beraberinde götürmeyen kimseye bir vebal yoktur. Tirmizi 'nin rivayetinde bu fıkrada ''ihtiyacı olan'' kaydı mevcuttur. Yani sözü edilen meyveyi yiyen kimse fakir ve buna şiddetli ihtiyaç duyarsa bu işi yaptığından dolayı vebal altına girmez. Cumhılra göre böyle fakir bir kimse başkasının bahçesine girip ağaçlardaki meyvelerden yiyerse, yediği meyvenin bahasını mal sahibine ödemekle mükelleftir. Ebu Hanife, Malik ve Şafii'nin görüşü de böyledir. Bazı selef alimlerine göre fakru zarılretinden dolayı bunu yapan kimse yediği meyvenin bahasını mal sahibine ödemekle mükellef değildir. Ahmed bin HanbeI'e göre etrafı duvarla çevrili olmayan bahçenin ağaçları üzerindeki meyveden yiyen kimse fakir ve mecbur olsun veya olmasın yediği meyvenin bahasını ödemekle mükellef değildir. Bu hususta daha geniş bilgi için 2298 - 2303 nolu hadislerin izahı bölümüne müracaat edilmelidir.

 

4. Sürüden geri kalıp merada bulunan bir koyunu alıp götüren hırsız bunun bedelini ve ceza olarak ikinci bir bedelini koyun sahibine ödemekle mükelleftir. Ayrıca bu suçu işlediği için tazir cezası olarak dövülür. Ancak mali ceza olarak koyunun bahasının ikinci katını ödemesi hükmü alimlerin ekserisince mensuhtur. Yukarda bunun bir benzeri geçti.

 

5. Ağıl gibi koyunların geceledikleri yerden bir koyun çalan kimsenin çaldığı hayvanın değeri bir kalkan bahası kadar veya daha fazla ise hırsızın eli kesilir.

 

ilk hadis ravisi Saf van bin Ümeyye bin Halef (r.a.) Mekke fethi esnasında müslüman olanlardandır. Müellefe-i Kulub, yani müslümanlığa gönlü henüz iyice yatışmamış olanlardandi. Müslim onun bir hadisini rivayet etmiştir. Sünen sahipleri de onun hadislerini rıvayet etmişlerdir. Ravileri oğlu Ümeyye, Tavus ve Ata'dır. Huneyn savaşı için Resul-i Ekrem (Aleyhi's-salatü ve'sselam) 'e çok sayıda silah emaneten vermiştir. Hicretin 41. yılı vefat etmiştir.

 

Meradan çalınan koyun ile merada, dağda rastlanan ve sahibi bilinmeyen, kurt'a yem olması beklenen koyun arasında şer'i hüküm bakımından farklılık vardır. Çünkü lukata durumundaki koyunu iyi niyetle, yani sahibini buldurmaya çalışmak, durumu ilan etmek ve sahibi bulunduğu takdirde koyunu ona teslim etmek, bulunmadığı takdirde' değerini takdir edip sonra koyunu yemek üzere alıp götürme~ caizdir. Bu hususta gerekli bilgi 2503 - 2504 nolu hadisler bölümunde verilmiştir. Oraya müracaat edilebilir.

 

 

EBU DAVUD RİVAYETİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN