SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’D-DİYAT

<< 2624 >>

DEVAM: 3- BİR YAKINI ÖLDÜRÜLEN (MİRASÇI DURUMUNDAKİ) KİMSE ÜÇ ŞEYDEN BİRİSİNİ SEÇMEKTE SERBESTTİR, BABI

 

حدّثنا عبْدُ الَّرَحْمَنُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِيُّ. ثنا الأوْزَاعِيُّ. حَدَّثَنِي يَحْيَى بْنُ أَبِي كَيِيرٍ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّهِ صلى الله عليه وسلم:  ((مَنْ قُتِلَ لَهُ قَتِيلٌ فَهُوَ بِخَيْرِ النَّظَرَيْنِ: إِمَّا أَنْ يَقْتُلَ وَ إِمَّا أَنْ يُفْدَى)).

 

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Bir yakını öldürülen (mirasçı durumundaki) kimse, katili öldürmek veya fidye (tazminat) almaktan uygun gördüğünü seçmeye yetkilidir.»

 

 

AÇIKLAMA:     Ebu Şurayh (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud ve, Darimi de rivayet etmişlerdir. Tirmizi de bunun tir be:ızcrini yine Ebu Şurayh'tan rivayet etmiştir. Bu hadiste geçen Habl, yara olarak manalandınlmıştır. Bu kelimenin bu manaya olduğuna dair olup hadis metni arasmda görülen cümlenin kime ait olduğuna dair bir kayda rastlamadım. Bu cümle Ebu Davud 'un rivayetinde yoktur. El-Kari de bu kelimeyi böyle açıklamıştır. En-Nihaye'de ise bu kelime bir organın bozulması, yani yararlı halden çıkması manasma açıklanmıştır. Sindi de böyle açıklamıştır. Bir organm yararlı halden çıkması o uzvun sakat kalması veya kesilmesi suretiyle olabilir. Böyle bir zarara uğratılan kimseye verilecek tazminat veya suçluya uygulanacak kısas konusu ilerdeki bablarda izah edilecektir.

 

Hadis, maktulün mirasçısı katili öldürmek veya onu afıv etmek ya da tazminat almak hususunda muhayyer olduğuna delalet eder. Keza, maktulün velisinin bu üç şeyden ayrı dördüncü bir şey isteyemeyeceğini ve istediği takdirde ona engel olunmasmı ifade ve emreder.

 

Hadisin son fırkasmdan kasdedilen mana da şudur: Maktulün velisi, katili afıv ettikten veya tazminat aldıktan sonra onu öldürmeye dönüş yaparsa veya tazminatsız olarak katili afıv ettikten sonra tazminat istemeye dönüş yaparsa cehennem ateşine müstahak olur. Ebu Davud'un rivayetinde ise ''Böyle davranan için ebedi cehennem ateşi vardır'' buyurulmuştur. daha önce defalarca anlattığım gibi zerre mikdarı imanı olan kimsenin ebedi olarak cehennemde kalmıyacağı ve netice itibariyle cennetlik olacağı Kur'an-ı Kerim ayetleriyle ve hadisi şeriflerle sabittir. Bu itibarla bu hadis, benzeri hadisler gibi tevil edilir. Bu tevillerden birisi, böyle davranmayı mübah tel ak ki eden, yani mesela katili öldürmekten vaz geçip tazminat aldıktan sonra onu öldürmeye dönüş yapıp bu dönüşü helal sayan maktulün velisi hakkmdadır. Bu veli haram olan bir şeyi helal telakki ettiği için küfre gitmiş olur ve bu yüzden ebedi olarak cehennemde kalır. Diğer bir yorum, ebedi olarak cehennemde kalmaktan maksad uzun süre kalmaktır, sonsuzluğa dek kalmak değildir.

 

Ebu Hüreyre (r.a.)'ın hadisi ise Kütüb-i Sitte'nin hepsinde rivayet olunmuştur. Bu iki hadis, katili öldürmek veya diyet almak hususunda maktulün vemerinin serbest olduklarına delalet ederler. Kısas ile diyetten birisini tercih etme yetkisinin maktulün vemerine ait olduğu görüşü cumhur tarafından da kuvvetli görülen görüştür. Fakat, Ebu Hanife, Malik ve Sevri'ye göre kısas veya diyet hususundaki tercih hakkı katile aittir.

 

Maktulün vemeri kasden mü'mini öldüren kimseyi öldürmekten vazgeçip diyet istedikleri ve bunu almayı katili öldürmeye tercih ettikleri takdirde ödenecek diyet miktarı ile ilgili gerekli bilgi bundan sonra gelen babtaki hadislerin izahı bölümünde verilecektir.