DEVAM: 3- BİR YAKINI
ÖLDÜRÜLEN (MİRASÇI DURUMUNDAKİ) KİMSE ÜÇ ŞEYDEN BİRİSİNİ SEÇMEKTE SERBESTTİR,
BABI
حدّثنا
عبْدُ
الَّرَحْمَنُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
الدِّمَشْقِيُّ.
ثنا
الأوْزَاعِيُّ.
حَدَّثَنِي يَحْيَى
بْنُ أَبِي
كَيِيرٍ،
عَنْ أَبِي سَلَمَةَ،
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللّهِ صلى
الله عليه
وسلم: ((مَنْ
قُتِلَ لَهُ
قَتِيلٌ
فَهُوَ بِخَيْرِ
النَّظَرَيْنِ:
إِمَّا أَنْ
يَقْتُلَ وَ
إِمَّا أَنْ
يُفْدَى)).
Ebû Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir: «Bir yakını öldürülen (mirasçı durumundaki) kimse,
katili öldürmek veya fidye (tazminat) almaktan uygun gördüğünü seçmeye
yetkilidir.»
AÇIKLAMA: Ebu Şurayh (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud ve, Darimi de rivayet
etmişlerdir. Tirmizi de bunun tir be:ızcrini yine Ebu Şurayh'tan rivayet
etmiştir. Bu hadiste geçen Habl, yara olarak manalandınlmıştır. Bu kelimenin bu
manaya olduğuna dair olup hadis metni arasmda görülen cümlenin kime ait
olduğuna dair bir kayda rastlamadım. Bu cümle Ebu Davud 'un rivayetinde yoktur.
El-Kari de bu kelimeyi böyle açıklamıştır. En-Nihaye'de ise bu kelime bir
organın bozulması, yani yararlı halden çıkması manasma açıklanmıştır. Sindi de
böyle açıklamıştır. Bir organm yararlı halden çıkması o uzvun sakat kalması
veya kesilmesi suretiyle olabilir. Böyle bir zarara uğratılan kimseye verilecek
tazminat veya suçluya uygulanacak kısas konusu ilerdeki bablarda izah
edilecektir.
Hadis, maktulün
mirasçısı katili öldürmek veya onu afıv etmek ya da tazminat almak hususunda
muhayyer olduğuna delalet eder. Keza, maktulün velisinin bu üç şeyden ayrı
dördüncü bir şey isteyemeyeceğini ve istediği takdirde ona engel olunmasmı
ifade ve emreder.
Hadisin son fırkasmdan
kasdedilen mana da şudur: Maktulün velisi, katili afıv ettikten veya tazminat
aldıktan sonra onu öldürmeye dönüş yaparsa veya tazminatsız olarak katili afıv
ettikten sonra tazminat istemeye dönüş yaparsa cehennem ateşine müstahak olur.
Ebu Davud'un rivayetinde ise ''Böyle davranan için ebedi cehennem ateşi
vardır'' buyurulmuştur. daha önce defalarca anlattığım gibi zerre mikdarı imanı
olan kimsenin ebedi olarak cehennemde kalmıyacağı ve netice itibariyle
cennetlik olacağı Kur'an-ı Kerim ayetleriyle ve hadisi şeriflerle sabittir. Bu
itibarla bu hadis, benzeri hadisler gibi tevil edilir. Bu tevillerden birisi,
böyle davranmayı mübah tel ak ki eden, yani mesela katili öldürmekten vaz geçip
tazminat aldıktan sonra onu öldürmeye dönüş yapıp bu dönüşü helal sayan
maktulün velisi hakkmdadır. Bu veli haram olan bir şeyi helal telakki ettiği
için küfre gitmiş olur ve bu yüzden ebedi olarak cehennemde kalır. Diğer bir
yorum, ebedi olarak cehennemde kalmaktan maksad uzun süre kalmaktır, sonsuzluğa
dek kalmak değildir.
Ebu Hüreyre
(r.a.)'ın hadisi ise Kütüb-i Sitte'nin hepsinde rivayet olunmuştur. Bu iki
hadis, katili öldürmek veya diyet almak hususunda maktulün vemerinin serbest
olduklarına delalet ederler. Kısas ile diyetten birisini tercih etme yetkisinin
maktulün vemerine ait olduğu görüşü cumhur tarafından da kuvvetli görülen
görüştür. Fakat, Ebu Hanife, Malik ve Sevri'ye göre kısas veya diyet
hususundaki tercih hakkı katile aittir.
Maktulün vemeri
kasden mü'mini öldüren kimseyi öldürmekten vazgeçip diyet istedikleri ve bunu
almayı katili öldürmeye tercih ettikleri takdirde ödenecek diyet miktarı ile
ilgili gerekli bilgi bundan sonra gelen babtaki hadislerin izahı bölümünde
verilecektir.