4- KATİL KASDEN
ÖLDÜRÜLÜR DE MAKTÜLÜN MİRASÇILARI DİYETE RAZI OLURLAR, BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنِ أَبِي
شَيْبَةَ. ثنا
أَبُو
خَالِدٍ
الأحْمَرُ،
عَنْ مُحَمَّد
بْنِ
إِسْحاقَ.
حَدَّثَنِي
مُحَمَّد
بْنُ
جَعفَرٍ،
عَنْ زَيْدِ
بْنِ
صُمَيْرَةَ.
حَدَّثَنِي
أَبِي
وَعَمِّي،
وَكَانَا شَهِدَا
حُنَيْناً
مَعَ رَسُولُ
اللَهِ صلى الله
عليه وسلم،
قَالا: صَلَّ
النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم
الظُّهرَ.
ثَمَّ جَلَسَ
تَحْتَ
شَجَرَةٍ.
فَقَامَ
إِلَيْهِ
الأقْرَعُ بْنُ
حَابِسٍ،
وَهُوَ
سَيِّدُ
خِنْدِفٍ،
يَرُدُّ عَنْ
دَمِ
مُحَلِّمِ
بْنِ
جِثَّامَةَ.
وَقَامَ
عُيَيْنَةُ
بْنُ حِصْنٍ
يَطْلُبُ
بِدَمِ عَامِرِ
بْنِ
الأَضْبَطِ.
وَكَانَ
أَشْجَعِيَّاً.
فَقَالَ
لَهُمُ
النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم:
((تَقْبَلُونَ
الدِّيَةَ؟))
فَأَبَوْا. فَقَامَ
رَجُلٌ مِنْ
بَنِي
لَيْثٍ،
يُفَالُ لَهُ
مُكَيْتِلٌ.
فَقَالَ: يَا
رَسُولَ
اللهِ! وَاللهِ!
مَا
شَبَّهْتُ
هذا
القَتِيلَ،
فِي غُرَّةِ
الإِسْلاَمِ،
إَلاَّ
كَغَنِمٍ وَرَدَتْ.
فَرُمِيَتْ،
فَنَفَرَ
آخِرُهَا. فَقَالَ
النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم: (( لَكُمْ
خَمْسُونَ
فِي
سَفَرِنَا،
وَخَمْسُونَ
إِذَا رَجَعْنَا))
فَقَبِلُوا
الدِّيَةَ.
Zeyd bin (Sa'd
bin) Dumayra (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Babam (Sa'd) ve amcam bana (şu) hadisi
anlattılar. —İkisi de Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in beraberinde
Huneyn savaşına katılmışlar idi. — İkisi dediler ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) bize öğle namazını kıldırdı. Sonra bir ağacın altında oturdu. Hındıf
kabilesi başkanı el-Akra' bin Habis O'nun huzuruna çıkarak (katil durumundaki)
Muhallim bin Cessâme'nin kanını (yâni öldürülmemesini) savunmaya başladı.
Uyeyne bin Hısn da ayağa kalkarak (maktul) Âmir bin el-Edbat'ın kanını taleb
etmeye başladı. (Maktul) Âmir el-Eşca' kabilesinden idi. Bunun üzerine Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) maktulün adamlarına: «Diyeti kabul ediyor (mu)
sunuz?» buyurdu. Adam!ar (bundan) imtina ettiler (ve katili öldürmek
istediler.) Sonra Benî Leys kabilesinden Mükeytil denilen bir adam ayağa
kalkarak: Yâ Resûlallah Allah'a yemin ederim ki, ben İslâmiyet'in ilk
günlerinde öldürülen bu maktul (un kan durumun) u ancak (şöyle olan) bir koyun
sürüsü (nün hâli) ne benzetirim-. Sürü su içmeye gelir de (baş kısmı) taşlanıp
kovalanır, taşlanmayanı da (korkup) kaçar, (yâni ibret için katil
öldürülmelidir), dedi. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (maktulün
velîlerine): «Size elli (deve) bu yolculuğumuzda (peşin), elli (deve) de
(Medîne-i Münevvere'ye) döndüğümüz zaman (diyet olarak verilsin)-buyurdu. Onlar
da diyeti kabul ettiler."
AÇIKLAMA: Bu hadisi Ebu Davud daha uzun bir metin halinde rivayet etmiştir. Hadis,
Huneyn savaşı günü buyurulduğu İbn-i İshak'ın el-Mağazi'deki rivayetinde
belirtilmiştir. Huneyn, Mekke ile Taif arasında ve Mekke'ye üç mil mesafede bir
derenin ismidir. Bu savaşın hicretin 8. yılı Şevval ayının S'inci günü vukü
bulmuştur.
Beni Leys
kabilesine mensup Mükeytil isimli zatın bu olayla koyun sürüsü arasında yaptığı
benzetmeden kasdettiği mana şudur: İslamiyet'in ilk günlerinde çıkan kasden
öldürme olayında katile verilecek ceza ibret verici olmalıdır. Bunun için katil
öldürülmelidir ki herkes adam öldürmekten sakınsın. Nasıl ki sulanmaya gelen
koyun sürüsünün başı taşlandığı zaman arkası da korkudan kaçar.
Maktülün
yakınları önce tazminata razı olmayıp katilin öldürülmesinde israr etmişler.
Sonra Resul-i Ekrem (s.a.v.) onlara ellisi peşin ve ellisi de Medine . ye
dönüşte verilmek üzere yüz deveyi tazminat olarak ödemeyi teklif edince kabul
etmişlerdir.
HADİSTEN ÇIKAN
HÜKÜMLER:
1. Kasden
öldürülen mü'min maktülün mirasçıları katili öldürmekten vaz geçip diyet, yani
tazminat almaları caizdir.
2. Katili
öldürmek veya diyet almak husüsundaki muhayyerlik hakkı maktülün velilerine ve
mirasçılarına aittir, katile ait değildir. Cumhurun görüşü de böyledir. Fakat
Ebu Hanife. Maiik ve Sevri: Bu konudaki muhayyerlik hakkı katile aittir,
demişlerdir.
3. Bir mü 'mini
kasden öldürmenin diyeti yüz adet devedir.
HADİSİN
RAVİLERİ
Müellifimizin
rivayetinde bu hadisi Zeyd. babası Sa'd ile amcasından, bunlar da Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'den rivayet etmişlerdir. Dumeyre (r.a.) ise Zeyd'in baba babasıdır.
Zeyd'in amcasının ismi hakkında bir bilgi edinemedim. Et-Takrib'de; Zeyd'e
Ziyad da denilmektedir. Sa' d, onun babasıdır, Dumayre ise onun baba babasıdır.
Bu durumda Zeyd bin Sa'd bin Dumayra, denilir. Bir de Zeyd bin Dumayra bin Sa'd
denilmektedir. Yani Zeyd 'in babası Dumayra'dır, Dumayra'nın babası da
Sa'd'dır, diye bilgi verilmiştir.
Ebu Davud'un
rivayetinde ise Ziyad bin Dumayra ed-Dumari ve Ziyad bin Sa'd bin Dumayra es-Sülemi,
şeklinde iki tür rivayet vardır. Keza, Ebu Davud'un rivayetine göre bu hadisi
Zeyd, kendi babasından ve dedesinden rivayet etmiş ve babası ile dedesinin
Huneyn savaşına katıldıklarını ifade etmiştir. Bu rivayete göre hadisin ilk
rayileri Dumayra ile oğlu Sa'd'dır.
Bu zatlar
hakkında Hülasa'da verilen bilgiyi aktarmakla yetinelim. Çünkü sahabi olan
ravinin isminin mechul olması bile hadisin sıhhatini haleldar etmez.
Dumayra
ed-Dumari veya es-Süiemi (r.a.) Huneyn savaşına katılan sahabilerdendir. Ravisi,
oğlu Sa'd (r.a.)'dır. Torunu Ziyad bin Sa'd'ın da kendisinden rivayette
bulunduğu söylenmiştir. Ebu Davud ile İbn-i Mace onun hadislerini rivayet
etmişlerdir. (1)
Sa'd bin
Dumayra (r.a.) da Huneyn savaşına katılan sahabilerdendir. Hadisini, oğlu Ziyad
rivayet etmiştir. Ebu Davud onun hadisini almıştır.
Ziyad bin Sa'd
bin Dumayra es-Sülemi, babasından rivayette bulunmuştur. Ravisi, Muhammed bin
Ca'fer bin ez-Zübeyr'dir. el-Mizan'da beyan edildiğine göre tam
tanınmamaktadır. Ebu Davud ile İbn-i Mace onun rivayetlerini almışlardır.