8- MAKTÜLÜN VELİSİ İLE
KISAS VEYA DİYET ARASINA GİREN (YANİ ONA MANİ OLAN) KİMSE (HAKKINDA GELEN
HADIS) BABI
حدّثنا
مُحَمَّد
بْنُ
مَعْمَرٍ. ثنا
مُحَمَّد
بْنُ كَثِيرٍ.
ثنا
سُلَيْمَانُ
بْنُ كَثِيرٍ،
عَنْ عَمْرِو
ابْنِ
دِينَارٍ،
عَنْ طَاوُسٍ،
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ ،
رَفَعَهُ
إِلَى النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم قَالَ: ((مَنْ
قَتَلَ فِي
عِمِّيَّةٍ
أَوْ عَصَبِيَّةٍ
بِحَجَرٍ
أَوْ سَوْطٍ
أَوْ عَصاً،
فَعَلَيْهِ
عَقْلُ
الخَطَإِ.
وَمَنْ قَتَلَ
عَمْداً
فَهُوَ قَوَدٌ.
وَمَنْ حَالَ
بَيْنَهُ
وَبَيْنَهُ،
فَعَلَيْهِ
لَعْنَةُ
اللهِ وَ
المَلاَئِكَةِ
وَ النَّاسِ
أَجْمَعِينَ.
لاَيُقْبَلُ
مِنْهُ
صَرْفٌ
وَلاَعَدْلٌ)).
(Abdullah) bin
Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kim nasıl olduğu belirsiz bir karışıklık içinde
veya yakınlarını savunma esnasında bir taş veya bir kamçı ya da bir sopa ile
(öldürme kasdı olmaksızın) öldürürse o kimse üzerine hatâen öldürme diyeti (vâcib) dir. Kim (bu ortamda)
kasden öldürürse bu (öldürme) kısasta sebebidir. Kim de katil ile kısas arasına
girer (yâni katilin öldürülmesine engel olur) ise, Allah'ın, meleklerin ve
bütün insanların laneti o kimse üzerine olsun (veya üzerinedir). O kimseden ne
tevbe kabul olunur, ne de fidye (veya o kimsenin ne nafile ibâdeti ne de farz
ibâdeti kabul olunur.»)
AÇIKLAMA: Bu hadisi Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Bu hadiste geçen
bazı kelimeleri açıklayalım: İmmiyyet: Neden ve nasılolduğu belirsiz şeye
denilir. Bu kelime Amıy kökünden alınmadır. Amıy, amalık, körlük ve delalet
demektir. Nasıl ve niçin olduğu anlaşılmayan bir şey için kullanılan
"Muamma" kelimesi de kökten alınmadır. Suyuti ve Nevevi bu kelimeyi
böyle açıklamışlar ve buna örnek olarak kabilelerin asabiyet nedeniyle
dövüşmelerini göstermişlerdir.
Hadiste geçen
"Asabiyyet" kelimesi de kişinin yakınlarını koruması ve savunması
anlamına yorumlanmıştır.
Hadisten
kasdedilen mana şu olsa gerek: İki grup arasında çıkan ve meşrü bir nedene
dayanmayan bir dövüşme ve karışıklık içinde bir adam öldürme kasdı yok iken
vurduğu bir taş veya bir kamçı ya da bir sopa ile bir müslümam öldürürse, bu
suçtan dolayı katilin kısas olarak öldürülmesi söz konusu değildir. Bu suçtan
dolayı hata en öldürme diyeti gerekir. Burdaki hataen öldürme diyetinden maksad
"Şibh-i amd" yani teammüden öldürmeye benzeyen öldürme nevine ait
diyettir. Çünkü 2627 ve 2628 nolu hadislerde kamçı ve sopa ile öldürülen
kimsenin Şibh-i amd maktülü olduğu belirtildi.
Bir karışıklık
ve arbede içinde bile olsa bir mü 'mini kasden ve teammüden öldüren kimse ise
kısas cezasına müstehak olmuş olur. Hadis bu durumu da belirttikten sonra
katilin kısas olarak öldürülmesini engelleyenin' vahim ve çok tehlikeli
durumunu belirtir. Bu fıkradan maksad ise, maktülün velileri katilin kısas
edilmesinden vaz geçmedikleri ve katili bağışlamadıklan veya diyet almayı
kabullenmedikleri halde katili koruyup Allah'ın kısas hükmüne mani olmanın ağır
ve büyük günah olduğunu ifade etmektir. Ama bir kimse katilin bağışlanması için
maktülün velilerinden ricada bulunur, aralarında sulh yapmaya çalışır ise bunda
bir sakınca yoktur. Hadis bunu yasaklamaz.
Katilin diyet
vermesine maktülün velileri nza gösterdikleri halde bunu engellemek de ayni
hükme tabidir, yasaktır. Hadisin; ..... cümlesini kısas ve .diyete şümullü
olacak bir şekilde açıklamak da mümkündür ve muhtemelen müellifimiz bu manayı
tercih etmiştir. Babın başlığı bunun belirtisi sayılabilir. Bu takdirde bu
cümle şöyle terc.eme edilir:
"Kim katil
isekısas veya diyet arasına girerse ... " Yani katilin kısas olarak
öldürülmesine veya diyetin tahsiline mani ve engel olursa ...
Hadiste geçen
"Sarf" kelimesi tevbe manasına yorumlandığı gibi nafile ibadet
manasına da yorumlanmıştır.
"Adı"
kelimesi de fidye manasına yorumlandığı gibi farz ibadet manasına da
yorumlanmıştır .
Katilin
öldürülmesine veya diyetin ödenmesine mani olan, zor kullanarak veya
bozgunculuk ederek bu işe engelolan kimsenin lanetlenmesinden maksad Allah'ın
rahmetinden uzak kılınmasıdır. Bu günahı işleyenin tevbesinin, ibadetlerinin ve
fidyelerinin kabul olunmamasından maksad da korkutma ve tehdiddir. Bunun
benzerleri sünenimizde defalarca geçti. Örnek olarak 2609 - 2611 nolu hadislere
müracaat edilebilir.
Diyetin
mahiyeti için 2627, 2628 nolu hadislerin terceme ve izahlarına müracaat
edilmelidir.