12- KADIN ÜÇ (ÇEŞİT)
MİRAS TOPLAR, BABI
حدّثنا
هِشَامُ بْنُ
عَمَّارٍ. ثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ حَرْبٍ.
ثنا عُمَرَ
بْنُ
رُؤْبَةَ الْتَّغْلِبِيُّ،
عَنْ عِبْدِ
اللهِ بْنُ عِبْدِ
اللهِ
النَّصْرِيِّ،
عَنْ وَاثِلةَ
بْنِ
اْلأَسْقَعِ،
عَنْ الْنَّبِيَّ
صلى الله عليه
وسلم قَالَ: ((الْمَرْأَةُ
تَحُوزُ
ثَلاَثَ
مَوَارِيثَ.
عَتِيْقَهَا،
وَلَقِيطِهَا،
وَوَلَدَهَا
الَّذي
لاَعَنَتْ
عَلَيْهِ)).
قَالَ
مُحَمَّدُ
بْنُ
يَزِيْدَ: مَا
رَوَى هَذَا
الْحَدِيْثَ
غَيْرُ
هِشَامٍ.
Vasile bin
el-Eska' (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kadın (şu)
üç (çeşit) mirası toplar (alır); Âzadlısı, yolda (terk edilmiş olarak) bulup
yetiştirdiği bebek ve üzerine, kocasıyla liânlaştığı çocuğu (onun mirasları).» Muhammed bin Yezîd dedi
ki: Bu hadisi Hişâm'dan başkası rivayet etmemiştir.
AÇIKLAMA: Bu hadisi Tirmizi, Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Tirmizi bu
hadisin hasen - garib olduğunu söylemiştir.
Bu hadis
kadının soy ve sıhri akrabalık sebeplerinden başka yollarla olan mirasçılığını
beyan eder. Bu yollardan: Birincisi, köle veya cariyeyi azadIaması sebebiyle
olan mirasçılığıdır. Yani kadın bunları azadladıktan sonra bunlar mirasçı
bırakmadan öldükleri zaman kadın bunların malına mirasçı olur.
İkincisi,
kadının yolda bulup yetiştirdiği ve kimin çocuğu olduğu bilinmeyen bebeğe
mirasçı olmasıdır. Bu bebeğe Lakit ismi verilir.
Hattabi: Lakit
bebek, fıkıhçıların hepsinin kavillerine göre hür sayılır. Bu durumda hiç kimse
ona mevlalık yoluyla, yani azadlı köleye mirasçı olma yoluyla bu bebeğe mirasçı
olamaz. Mirasçılık ya soy ya da mevUılık yoluyla elde edilebilir. Başka bir
yolla mirasçı olabilmek mümkün değildir. Yola terkedilmiş bebek ile onu bulup
yetiştiren kimse arasında ne soy birliği ne de mevlalık yakınlığı yoktur. Fakat
İshak bin Raheveyh: Lakit bebeğin me vlalık hakkı, onu bulup yetiştiren kimseye
aittir, diyerek bu hadisi delil göstermiştir. Ama, bu hadis, nakıl ehli olan
alimlerce sabit sayılmamıştır. Sabit olmayınca bununla hükmetmek gerekli
değildir. Bu itibarla tüm alimlerin görüşü tercih edilir, demiştir.
Tuhfe yazarı
yukardaki naklı yaptıktan sonra el- Kadı' nın şöy le dediğini nakleder:
"Bebeği
yolda bulup yetiştiren kadının ona mirasçı olmasından maksad şudur: Mirasçısız
ölen kimsenin malı devlet hazinesine verilir ve muhtaç durumdaki müslümanlara
dağıtır, onların ihtiyaçlarına harcanır. Lakit bebek sonradan öldüğünde
mirasçısı bulunmadığına göre muhtaç müslümanlara verilecek malı öncelikle onu
yetiştirip büyüten kimseye verilmelidir. Maksad budur. Yoksa sanıldığı gibi,
azadIayan kişi, azadIadığı kimseye mirasçı olduğu gibi bebeği yolda bulan
kimsenin de bebeğe bir nevi azadIama yoluyla mirasçı olduğu hükmü
kasdedilmemiştir."
Üçüncüsü kadın
ile kocasının, üzerinde lanetleştikleri çocuğa kadının mirasçı olmasıdır.
Lanetleşme meselesi şöyle olur: Erkek karısını zina ile itham ederek doğan
çocuğun kendisinden olmadığını iddia ettiği ve karısının bu iddiayı reddettiği
zaman şer'i hakim bunlar arasında lian işlemini uygular. Bu konu sünenimizin
Lian babında etraflıca anlatılmıştır. (2066 - 2071 nolu hadislere bak)
Aralarında lian işlemi uygulanan eşlerden kadın, ilgili çocuğuna anne sıfatıyla
mirasçı olur. Fakat çocuğun kendisinden olmadığını iddia etmiş olan kadının
kocası bu çocuğa mirasçı olamaz.'çocuk da annesine mirasçı olur. Fakat kadının
kocasına, yani muhtemel babasına mirasçı olamaz. Bu hususlarda fıkıhçılar
ittifak halindedir.
Müellifimizin
şeyhlerinden Muhammed bin Yezid, bu hadisi yalnız Hişam'ın rivayet ettiğini,
ondan başka kimsenin rivayet etmediğini söylemiştir. Fakat Ebu Davud bu hadisi
İbrahim bin Müsa er-Razi aracılığıyla ve Tirmizi de Har ü n Ebu Müsrı
el-Müstemli
el-Bağdadi vasıtasıyla
Muhammed bin Harb'ten rivayet etmişlerdir. Bu duruma göre Hişam'dan başka iki
zat da ayni hadisi Muhammed bin Harb'ten rivayet etmiş olur. Şu halde bu iki
zatın rivayeti Muhammed bin Yezid'e intikal etmemiştir .