SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-FERAİZ

<< 2742 >>

12- KADIN ÜÇ (ÇEŞİT) MİRAS TOPLAR, BABI

 

حدّثنا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ. ثنا مُحَمَّدُ بْنُ حَرْبٍ. ثنا عُمَرَ بْنُ رُؤْبَةَ الْتَّغْلِبِيُّ، عَنْ عِبْدِ اللهِ بْنُ عِبْدِ اللهِ النَّصْرِيِّ، عَنْ وَاثِلةَ بْنِ اْلأَسْقَعِ، عَنْ الْنَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ:  ((الْمَرْأَةُ تَحُوزُ ثَلاَثَ مَوَارِيثَ. عَتِيْقَهَا، وَلَقِيطِهَا، وَوَلَدَهَا الَّذي لاَعَنَتْ عَلَيْهِ)).

قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ يَزِيْدَ: مَا رَوَى هَذَا الْحَدِيْثَ غَيْرُ هِشَامٍ.

 

Vasile bin el-Eska' (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)  şöyle buyurmuştur: «Kadın (şu) üç (çeşit) mirası toplar (alır); Âzadlısı, yolda (terk edilmiş olarak) bulup yetiştirdiği bebek ve üzerine, kocasıyla liânlaştığı çocuğu  (onun mirasları).» Muhammed bin Yezîd dedi ki: Bu hadisi Hişâm'dan başkası rivayet etmemiştir.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu hadisi Tirmizi, Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Tirmizi bu hadisin hasen - garib olduğunu söylemiştir.

 

Bu hadis kadının soy ve sıhri akrabalık sebeplerinden başka yollarla olan mirasçılığını beyan eder. Bu yollardan: Birincisi, köle veya cariyeyi azadIaması sebebiyle olan mirasçılığıdır. Yani kadın bunları azadladıktan sonra bunlar mirasçı bırakmadan öldükleri zaman kadın bunların malına mirasçı olur.

 

İkincisi, kadının yolda bulup yetiştirdiği ve kimin çocuğu olduğu bilinmeyen bebeğe mirasçı olmasıdır. Bu bebeğe Lakit ismi verilir.

 

Hattabi: Lakit bebek, fıkıhçıların hepsinin kavillerine göre hür sayılır. Bu durumda hiç kimse ona mevlalık yoluyla, yani azadlı köleye mirasçı olma yoluyla bu bebeğe mirasçı olamaz. Mirasçılık ya soy ya da mevUılık yoluyla elde edilebilir. Başka bir yolla mirasçı olabilmek mümkün değildir. Yola terkedilmiş bebek ile onu bulup yetiştiren kimse arasında ne soy birliği ne de mevlalık yakınlığı yoktur. Fakat İshak bin Raheveyh: Lakit bebeğin me vlalık hakkı, onu bulup yetiştiren kimseye aittir, diyerek bu hadisi delil göstermiştir. Ama, bu hadis, nakıl ehli olan alimlerce sabit sayılmamıştır. Sabit olmayınca bununla hükmetmek gerekli değildir. Bu itibarla tüm alimlerin görüşü tercih edilir, demiştir.

 

Tuhfe yazarı yukardaki naklı yaptıktan sonra el- Kadı' nın şöy le dediğini nakleder:

"Bebeği yolda bulup yetiştiren kadının ona mirasçı olmasından maksad şudur: Mirasçısız ölen kimsenin malı devlet hazinesine verilir ve muhtaç durumdaki müslümanlara dağıtır, onların ihtiyaçlarına harcanır. Lakit bebek sonradan öldüğünde mirasçısı bulunmadığına göre muhtaç müslümanlara verilecek malı öncelikle onu yetiştirip büyüten kimseye verilmelidir. Maksad budur. Yoksa sanıldığı gibi, azadIayan kişi, azadIadığı kimseye mirasçı olduğu gibi bebeği yolda bulan kimsenin de bebeğe bir nevi azadIama yoluyla mirasçı olduğu hükmü kasdedilmemiştir."

 

Üçüncüsü kadın ile kocasının, üzerinde lanetleştikleri çocuğa kadının mirasçı olmasıdır. Lanetleşme meselesi şöyle olur: Erkek karısını zina ile itham ederek doğan çocuğun kendisinden olmadığını iddia ettiği ve karısının bu iddiayı reddettiği zaman şer'i hakim bunlar arasında lian işlemini uygular. Bu konu sünenimizin Lian babında etraflıca anlatılmıştır. (2066 - 2071 nolu hadislere bak) Aralarında lian işlemi uygulanan eşlerden kadın, ilgili çocuğuna anne sıfatıyla mirasçı olur. Fakat çocuğun kendisinden olmadığını iddia etmiş olan kadının kocası bu çocuğa mirasçı olamaz.'çocuk da annesine mirasçı olur. Fakat kadının kocasına, yani muhtemel babasına mirasçı olamaz. Bu hususlarda fıkıhçılar ittifak halindedir.

 

Müellifimizin şeyhlerinden Muhammed bin Yezid, bu hadisi yalnız Hişam'ın rivayet ettiğini, ondan başka kimsenin rivayet etmediğini söylemiştir. Fakat Ebu Davud bu hadisi İbrahim bin Müsa er-Razi aracılığıyla ve Tirmizi de Har ü n Ebu Müsrı el-Müstemli

 

el-Bağdadi vasıtasıyla Muhammed bin Harb'ten rivayet etmişlerdir. Bu duruma göre Hişam'dan başka iki zat da ayni hadisi Muhammed bin Harb'ten rivayet etmiş olur. Şu halde bu iki zatın rivayeti Muhammed bin Yezid'e intikal etmemiştir .