DEVAM: 1- DEVELER,
SIĞIRLAR VE KOYUNLAR İLE KEÇİLER DALLESİ (YİTİĞİ) BABI
حدثنا
إِسْحَاقُ
بْنُ
إِسْمَاعِيلَ
بْنِ العَلاءِ
الأيْلَىُّ.
ثنا
سُفْيَانَ
بْنُ عُيَيْنَةَ،
عَنْ يَحْيَى
ابْنِ
سَعِيدٍ، عَنْ
رَبِيعَةَ
بْنِ أَبِي
عَبْد
الرَّحْمنِ.
عَنْ يَزِيدَ
مَوْلَى
المُنْبَعِثِ،
عَنْ زَيْدِ
بْنِ خَالِدٍ
الجُهَنِيِّ.
فَلَقِيتُ
رَبِيعَةَ
فَسَأَلْتُهُ
فَقَالَ: حَدَّثَنِي
يَزِيدُ عِنْ
زَيدِ بْنِ
خَالِدٍ الجُهِنِيِّ،
عَنِ
النَّبِيِّ
صلى الله عليه
وسلم قَالَ: سُئِلَ
عَنْ
ضَالَّةِ
الإِبِلِ
فَغَضِبَ وَاحْمَرَّتْ
وّجْنّتَاهُ
فَقَالَ: ((مَلَكَ
وَلَهَا ؟
مَعَهَ
الحِذَاءُ وَ
السِّقَاءُ.
تَرِدُ
المَاءَ
وَتَأْكُلُ الشَّجَرَ.
حَتَّى
يَلْقَاهَا
رَبُّهَا)).
وَسُئِلَ
عَنْ
ضَالَّةِ
الغَنَمِ
فَقَالَ: ((خُذْهَا.
فِإِنَّمَا هِيَ
لَكَ أَوْ
لأَخِيكَ
أَوْ
لِلذِّئْبِ)).
وَسُئِلَ
عَنِ
اللُّقَطَةِ
فَقَالَ
((أعْرِفْ عَفَاصَهَا
وَوِكَءَهَا
وَعَرِّفْهَا
سَنَةً،
فِإِنِ
اعْتُرِفِتْ،
وَإِلاَّ
فَاخْلِطْهَا
بِمَالِكَ)).
Zeyd bin Hâlid
el-Cühenî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Bir kere Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'e yitik deve hükmü soruldu. ResûM Ekrem {Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) hiddetlendi, yanakları kırmızılaştı ve cevaben; «Ondan sana ne? Onun
beraberinde (uzak yolculuğa dayanan) ayaklar ve (karnında) su tulumu vardır.
Sahibi ona rastlayıncaya kadar o (hayvan kendi kendine) suya varır ve safî uzun
ot yer» buyurdu.
Resûl-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e koyun - keçi yitiğinin hükmü de soruldu. Buna
cevaben: «Onu al. Çünkü o şüphesiz ya sanadır ya senin kardeşinedir ya da
kurdundur» buyurdu.
Resül-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e lukata'nın hükmü de soruldu. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Lukata'nın dağarcığını ve ağız
bağını iyice tanı ve lukata'yı bir yıl ilan et. Eğer kanıtlayıcı bir şekilde
vasıfları anlatılırsa (ona ver.) Böylece vasıfları anlatılmazsa onu kendi
malına kat.»
Diğer tahric:
Bu hadisi Buhari, Müslim, Ahmed, Tirmizi ve Ebu Davud da rivayet etmişlerdir.
Tirmizi bunun hasen - sahih olduğunu söylemiştir.
AÇIKLAMA: el-Hafız'ın beyanına göre bu soruları soran zat Süveyd el-Cüheni
(r.a.)'dir. Taberi, Bağavi ve başkalarının rivayet ettikleri bir hadiste Süveyd
(r.a.) bu soruları Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e sorduğunu ve bu cevapları aldığını
beyan etmiştir. Hadiste yitik deve ve yitik koyun - keçi hakkında Dalle
kelimesinin kullanılmış olması bu kelimenin yitik hayvanlar hakkında
kullanıldığını teyid eder. Çünkü hadisin son kısmında ayrıca Lukata'nın yani
yitik hayvan dışında kalan diğer yitik malların hükmü sorulmuştur.
Yitik bir malı
almanın meşru kılınmasının asıl amacı bunun zayi olmasını önlemek ve sahibine
ulaştırmaktır. Deve uzun yolu katetmeye günlerce susuz kalmaya dayandığı gibi
kendini yırtıcı hayvanlardan koruma gücüne sahip olduğu için yitik iken
alınmasının gereksiz olduğu bildirilmiş ve gerekçesi de açıklanmıştır.
Hiza: Deve
ayağı anlamınadır. Sika da su tulumudur. Burda devenin karnı manası
kasdedilmiştir. Çünkü deve birkaç günlük ihtiyacı karşılayabilecek kadar suyu
bir defada içebilir. Bu nedenle onun karnı su tulumu gibidir.
Yitik koyun ve
keçiye gelince bu zayıf hayvan uzun süre yemsiz ve susuz yaşıyamadığı gibi
kendisini yırtıcı hayvanlardan da koruyamaz. Bu nedenle yitik koyun ve keçinin
iyi niyetle alınması ve barındırılması meşru kılınmıştır. Resul-i Ekrem (s.a.v.)
yitik koyun ve keçi ile ilgili soruyu cevablarken şunu buyurmak istemiştir:
Yitik koyun ve keçiyi sen alır, ilan edersin. Buna rağmen sahibi çıkmazsa sana
aittir. Sen almaz da müslüman kardeşin alırsa ona aittir. Yani o da senin gibi
usulü dairesinde ilan ettiğine rağmen sahibini bulamazsa onun olmuş olur
(Hadisteki kardeş kelimesi yitik hayvanın sahibini ve başka müslümanı kapsar.)
Şayet ne sen ne de kardeşin almazsa koyun kurt'un ve benzeri yırtıcı hayvanın
yemi olmuş olur. Bu son cümle yitik koyun ve keçiyi almanın meşruluğunun
hikmetini beyan eder.
Lukata'nın
hükmü de hadisin son kısmında beyan buyuruluyor.
Bu fıkrada
geçen İfas: azığının konulduğu dağarcıktır. Bu, deriden, ağaçtan ve başka şeyden
mamul olabilir. Burda kasdedilen mana içinde yitik malın bulunduğu torba ve
benzeri her hangi bir şeydir. Vika da dağarcık, kese ve torbanın ağzının
bağlanmasında kullamlan bağdır.
Lukata'nın
hükmünün beyan buyurulduğu fıkrada içinde yitik malın bulunduğu torba ve
benzeri şeyin ve ağız bağının, yitiği alan kişi tarafından iyice tamnması,
bilinmesi ve bellenmesi emredillyor ki, yitik mala sahip çıkacak kimselerin
bunu doğru veya. yanlış tarif ettikleri onun tarafından iyice bilinebilsin.
Ayrıca yitik malın bir yıl süre ile ilan edilmesi emredilmiştir. ilan edilirken
yitik malın evsafı ilan edilmiyecektir. Sadece bir yitik malın bulunduğu ve
kaybedenlerin falan kişiye baş vurmaları münasip vasıtalarla halkın toplandığı
yerlerde, camilerin kapılarında ve yitik malın bulunduğu semtte ilan
edilecektir. Bu husus aşağıda tekrar anlatılacaktır. Yapılan bir yıllık ilan
neticesinde yitik malın evsafını beyan etmek süretiyle sahibi olduğunu
kanıtlayacak kimse çıkarsa mal ona verilecektir. Sahibi bulunmadığı takdirde
malın yitiği bulan kimseye ald olduğu ifade buyurulmuştur.
HADİSTEN
ÇIKARILAN HÜKÜMLER
1. Yitik deveyi
alıp barındırmak caiz değildir. Sahibi bulununcaya kadar onu serbest bırakmak
gerekir. Malik, Evzai ve Şafii'nin kavli böyledir. Hanefiler'e göre yitik
deveyi almak mekruhtur. Yani sahibini buldurmaya çalışmak ve ilan etmek üzere
bunu barındırmak mekruhtur.
el-Leys bin
Sa'd ise: Yitik deveyi köylerde ve meskun sahalarda bulan iyi niyetli kimse
alır. Fakat sahrada bulursa alamaz, demiştir. Malik ve Şafii'den birer rivayet
de böyledir. Hanefi ler'den de bu kavil rivayet olunmuştur.
Şafii alimler:
Yitik deve köy ve şehirden uzak yerlerde görülürse muhafaza edilmek üzere hakim
veya başkası onu alabilir. Fakat mülkiyetine geçirmek niyetiyle alıp götürmek
haramdır. Şayet yitik deve köyde bulunur ise usulü dairesinde ilan etmek ve
buna rağmen sahibi çıkmadığı takdirde mülkiyetine geçirmek niyetiyle bunu almak
caizdir. En sahih kavil budur, demişlerdir.
Yitik Sığırın
Hükmü: Tavus, Evzai, Hanefiler ve Malik'in bazı arkadaşları: Yitik sığır, yitik
deve gibidir, demişlerdir. Malik ve Şafii ise: Yitik sığır tehlikeli bir yerde
ise yitik koyun hükmündedir. Aksi halde yitik deve hükmündedir, demişlerdir.
Başka görüşler de vardır.
2. Yitik koyun
ve keçiyi gereği yapılmak üzere almak caizdir. Cumhür ve Hanbeliler bu hadisi
delil göstererek böyle hükmetmişlerdir.
Tekmile yazarı
bu konu hakkında özetle şöyle der: ''el-Leys bin Sa'd'in kavline ve bir
rivayetinde Ahmed'in kavline göre yitik koyun ve keçiyi ancak devlet yetkilisi
alabilir. Kişiler alamaz. Bu hadis bu görüşü reddeder.
Bazı alimler:
Yitik koyun ve keçiyi meskün sahada almak caiz değildir. Fakat çölde, dağda ve
benzeri yerde almak caizdir, demişler ise de bu hadis bu görüşü de reddeder.
Çünkü Resul-i Ekrem (s.a.v.) böyle bir ayırım yapmaksızın alınmasını
emretmiştir. Eğer meskün saha ile çöl ve dağ arasında bir fark bulunmuş olsaydı
Resul-i Ekrem (s.a.v.) bu durumu soru sahibine soracaktı veya olan farklılığı
belirtecekti. Kurt meskün sahalarda bulunmaz, ancak çölde, dağda ve benzeri
yerlerde bulunur, denemez. Çünkü koyun ve keçinin bu gibi yerlerde kurt'a aid
olması köy ve şehirlerde kurttan başkasına aid olmamasını gerektirmez. Yani bu
gibi yerlerde çalınma gibi tehlikeler mevcuttur. Diğer taraftan sahibi mechul
yitik mal çölde olsun köy ve şehirlerde olsun Lukata hükmüne tabidir.
Resul-i Ekrem
{s.a.v.)'in: ''Çünkü o ya senindir, ya senin kardeşinindir veya kurtundur.
buyruğunun zahirine göre yitik koyun ve keçiyi bulan kimse bundan yararlanabilir
.. İbn-i Kudame bu konu hakkında özetle şöyle der: Yitik koyun ve keçiyi bulup
alan kimse dilerse (evsafını ve alametlerini tesbit ettikten sonra) hemen
yiyebilir. Ebu Hanife, Malik, Şafii ve başka alimler böyle hükmetmişlerdir.
İbn-i Abdi'l-Berr: Tehlikeli yerlerde rastlanan yitik koyun ve keçiyi bulup
alan kimsenin (bunun evsaf ve alametlerini tesbit ettikten sonra) hemen
yemesinin caizliği üzerinde alimler icma etmişlerdir. Bu hükmün dayanağı ise
Resul-i Ekrem {s.a.v.)'in: ''O ya senindir, ya kardeşinindir veya kurtundur,''
mealindeki buyruğudur. Çünkü bu buyrukta hayvancağız, bulana aid kılınmış ve
bulan kimse ile kurt eşit kılınmıştır. Sonra hayvan sahibi için en karlı iş
budur. Çünkü hayvancağız hemen boğazIanıp yenmezse bakım ve beslenmesi sorunu doğar.
Hayvanın uzun süre elde tutulup bakım ve yem masrafı bazen hayvanın değeri
kadar bir meblağ tutar. ilerde sahibi çıktığı zaman icabında hayvanın değeri
kadar masraf ödemek durumunda kalabilir. Fakat bunun alamet ve evsafı tesbit
edilip kıymeti de takdir edildikten hemen yenilmesi ve pahasının sahibine
teslim edilmek üzere muhafaza edilmesi en karlı yoldur, demiştir.
Yitik koyun ve
keçiyi (evsafı bellenip değeri takdir edildikten sonra) hemen yemenin caizliği
hususunda bu hayvancağızı çölde, dağda ve benzeri yerlerde bulmak ile şehirde
bulmak arasında bir fark yoktur. Fakat Ebu Ubeyd, Şafiiler ve İbnü'l-MÜnzir:
Bunu şehirde bulan kimse satabildiği için yiyemez. Satıp da bedelini muhafaza
etmesi gerekir. Fakat çölde bulan kimse satma imkanına sahip olmadığı için
yiyebilir, demişlerdir. Cumhurun görüşü ilk görüştür. Cumhurun delili hadiste
bir kayıtlamanın olmayışıdır. Ayrıca sahrada yiyilmesi helalolan bir şeyi
şehirde yemek de helaldır.
İbn-i Kudame
sözlerine devamla şöyle der: Yitik koyun ve keçiyi bulan kimse yukarda
anlatıldığı şekilde dilerse bunu kesip yiyebildiği gibi dilerse bunu kendi
malından besler karşılıksız olarak bakar ve mülkiyetine geçirmez. Sahibi
çıkınca ona teslim eder. Bulan kişi şayet ilerde hayvan sahibinden tahsil etmek
üzere hayvanın bakım ve yem masrafını tesbit edip bu durumu şahidlerle tevsik
eder ve sonra hayvan sahibi bulunursa anılan masraflar hayvan sahibinden tahsil
edilebilir? Bu hususta iki rivayet vardır. Bir rivayete göre anılan masraf
tahsil edilebilir. Diğer rivayete göre tahsil edilemez. İkinci görüş Şa'bi ve
Şafii'nin kavlidir. Bunun gerekçesi de şudur: Hayvanın bakım ve yemi her gün
tekrarlanır. Bazen hayvanın değeri kadar masraf olabilir. Bu itibarla yitik
hayvancağızı bulan kişinin bunu derhal satıp bedelini muhafaza etmesi veya
bedelini takdir ve tesbit ettikten sonra boğazlayıp yemesi ve bedelini
saklaması hayvan sahibi için daha karlıdır.
Yitik koyun
veya keçiyi bulan kimsenin üçüncü bir yolu bunu satıp bedelini muhafaza
etmesidir. Satış işini bizzat yapabilir. Şafii'nin bazı arkadaşlarına göre
satış işini ancak devlet yetkilisının izni ile yapabilir. Cumhurun görüşüne
göre devlet yetkilisinden izin almaya gerek yoktur." Tekmile'den naklen
verilen İbn-i Kudame'nin sözü bitti.
3. Lukata'yı,
yani yerde bulunan ve sahibi meçhul para ve diğer eşyayı iyi niyetle almak
caizdir. Alınan mal az olsun çok olsun bir yıl ilan edilir. Sahibi çıkarsa ona
verilir. Sahibi çıkmazsa bulana helal olur. Bulan kişi bunun yani bulduğu malın
alametlerini ve evsafını iyice bellemek zorundadır.
Üçüncü maddede
belirtilen hükümler hakkında gerekli geniş bilgi bundan sonra gelen 2. babta
rivayet olunan hadislerin izahı bölümünde verileceğinden oraya müracaat
edilmesi uygun olur.