SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-CİHAD

<< 2831 >>

DEVAM: 26- MÜŞRİKLERİN TENCERELERİNDE (VE DİĞER KABLARINDA) YEMEK YEME BABI

 

حدّثنا عِلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ. ثنا أُسَامَةَ. حَدَّثَنِي أَبُو فَرْوَةَ يَزِيْدُ بْنُ سِنَانٍ. حَدَّثَنِي عَرْوَةُ بْنُ رُوَيْمٍ اللَّخْمِيُّ عَنْ أبِي ثَعْلَبَةَ الْخُشَنِيِّ ((قَالَ وَلَقِيَهُ وَكَلَّمَهُ)) قَالَ: أَتَيْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم فَسَأَلْتُهُ فَقًلْتُ: يَا رَسُولَ اللهِ! قُدُورُ الْمُشْرِكِينَ نَطْبُخُ فِيْهَا؟ قَالَ:

 ((لاَ تَطْبِخُوا فِيْهَا)) قَلْتُ: فَإِنْ احْتَجْنَا إِلَيْهَا، فَلَمْ نَجِدْ مَنْهَا بُدَّاً؟ قَالَ: فَارْخَصُوهَا رَخْصَاً حَسَنَاً. ثُمَّ اطْبُخُوهَا وَكُلُوا)).

 

Ebû Sa'Iebe el-Hüşenî (r.a.)'den; §öyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına gelerek: Yâ Resûlallah! Müşriklerin tencerelerinde yemek pişiriyoruz, diyerek bunun hükmünü sordum. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Onların tencerelerinde pîsirmeyiniz,» buyurdu. Ben; Eğer onların tencerelerine muhtaç olup da başka kab bulamazsak? diye sordum. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O takdirde onların tencerelerini güzelce yıkayınız. Sonra yemeğinizi pişirip yiyiniz,» buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu hadisi Buhari, Müslim, Tirmizi ve Ebu Davud da rivayet etmişlerdir. Hadisteki "Kudur" kelimesi Kıdr'ın çoğuludur. Kıdr, tencere, kazan ve çömlek manalarına gelir. Burada kablar manası kasdedilmiştir. Nitekim bazı rivayetlerde bu kelime yerine Aniye kelimesi bulunur. Aniye kelimesi ise ina kelimesinin çoğuludur, kablar manasınadır. Müellifimizin rivayetinde olduğu gibi diğer bazı rivayetlerde müşrikler tabiri kullanılmıştır. Buhari ve Müslim'in rivayetinde ise Ehl-i Kitab tabiri kullanılmıştır.

Ebu Davud'un rivayetindeki soru şekli şöyledir: "Biz Ehl-i Kitab'a komşuyuz. Onlar tencarelerinde domuz etini pişirirler ve kablannda şarab içerler."

Hadiste verilen ayrıntılı cevaba göre başka kab varken Ehl-i Kitab'ın kablannı kullanmak mekruhtur. Halbuki fıkıhçılara göre, başka kab bulunsun veya bulunmasın onların kablannı yıkadıktan sonra kullanmakta bir mekruhluk yoktur. Nevevt bu hususla ilgili olarak özetle şöyle der:

 

Bu hadis fıkıhçıların beyan ettikleri hükme muhaliftir, denilebilir. Çünkü fıkıhçılar: Müşriklerin kabları yıkandığı zaman kullanılabilir ve kullanılmasında bir mekruhluk yoktur. Başka kab bulunsa da bulunmasa da, hüküm budur, demişlerdir. Bu hadise göre başka kab varken müşriklerin kablarını kullanmak mekruhtur ve bu takdirde onların kablarını yıkamak mekruhluğu gideremez. Ancak başka kab bulunmazsa onların kabları yıkandığı zaman kullanılabilir.

 

Hadis ile fıkıhçıların görüşleri arasında görülen ihtilafa cevaben şöyle denilir: Müşriklerin kablarında yemek yeme yasağı onların domuz etini pişirdikleri ve şarab içtikleri kablara aittir. Nitekim Ebu Davud 'un rivayetinde bu duruma değinilmiştir. Domuz etinin pişirildiği ve şarabın içildiği kablarda yemek yemenin veya pişirilmesinin yasaklanması sebebine gelince bu kablar yıkandıktan sonra da müslümana tiksinti ve nefret verir. Çünkü bu nevi kablar devamlı surette domuz eti ve şarap gibi necis ve pis şeylerde kullanılmış durumdadır. Bu nedenle böyle kabların yıkatılsa bile yemek işinde kullanılması mekruh sayılmıştır. Nasıl ki, hacamet işinde kullanılan bir kabı yemek işinde kullanmak mekruhtur.

Fıkıhçıların maksadı ise kafirlerin necis işlerde kullanmadıklarıdır. Bu nevi kabları yıkamadan yemek işlerinde kullanmak mekruhtur. Güzelce yıkandıktan sonra mekruhluk kalmaz. Çünkü paklanmış olur ve tiksinti verecek durum da yoktur. Fıkıhçılar, kafirlerin domuz eti ve şarap gibi necis ve pis işlerde kullandıkları kabların yıkatılması halinde müslümanların bunları yemek işlerinde kullanmalarının mekruh olmadığını kasdetmemişlerdir.