40- ALLAH'A İSYAN
HUSUSUNDA (HiÇBİRYARATIĞA) iTAAT ETMEK YOKTUR, BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ. حدّثنا
يَزيدُ بْنُ
هارُونَ.
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ عَمْروٍ
عَنْ عُمَرَ
بْنِ
الَحْكَمِ
بْنِ
ثَوْبَانَ،
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ الْخُدْريِّ؛
اَنَّ
رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم بَعَثَ
عَلْقَمَةَ
بْنَ
مُجَزِّزٍ عَلَى
بَعْثٍ،
وَأَنَا
فِيهمْ.
فَلَمَّا انَتَهَى
إِلَى رَأْسِ
غَزَاتِهِ،
أَوْ كَانَ بِبَعْضِ
الطَّرِيقِ،
اسْتَأْذَنَتْهُ
طَائِفَةٌ
مِنَ
الْجَيْشِ،
فَأَذِنَ
لَهُمْ
وَأَمَّرَ عَلَيْهِمَ
عَبْدَ اللهِ
بْنِ
حُذَافَةَ
بْنِ قَيْسٍ
السَّهْمِيِّ.
فَكُنْتُ
فِيمَنْ غَزَا
مَعَهُ
فَلَمَّا
كَانَ
بِبَعْضِ
الطَّرِيقِ
أَوْقَدَ
الْقَوْمُ
نَاراً
لِيَصْطَلُوا
أَوْ
لِيَصْنَعُوا
عَلَيْهَا
صَنِيعاً.فَقَالَ
عَبْدُ اللهِ
((وَكَانَتْ
فِيِه
دُعَابَبةٌ)):
أَلَيْسَ لِي
عَلَيْكمُ
السَّمْعُ
وَالطَّاعَةُ؟
قَالُوا:
بَلَى. قَالَ
فَمَا أَنَا
بِآمِركُمْ
بِشِيْءٍ
إِلاَّ
صَنَعْتُمُوهُ؟
قَالُوا:
نَعَمْ.
قَالَ:
فَإِنِّي
أَعْزِمُ عَلَيْكُمْ
إِلاَّ
تَوَاثَبْتُمْ
فِي هذِهِ النَّارِ
فَقَامَ
نَاسٌ
فَتَحَجَّزُوا.
فَلّمَّا أَنَّهُمْ
وَاثِبُونَ،
قَالَ:
أَمْسِكُوا
عَلَى
أَنْفُسِكُمْ.
فَإَنَّمَا
كُنْتُ أَمْزَحُ
مَعَكُمْ.
فَلَمَّا
قَدِمْنَا
ذَكَرُوا
ذلِك
للِنَّبِيَّ
صلى الله عليه
وسلم . فَقَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم ((مَنْ
أَمَرَكُمْ
مِنْهُمْ
بِمَعْصِيَةِ
اللهِ، فَلاَ
تُطِيعُوهُ)).
في الزوائد:
إسناده صحيح.
Ebû Saîd-İ Hudrî
(r.a.)'den Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Alkame bin
Mücezziz (r.a.)'ı bir müfrezenin başında (savaşa) gönderdi. Ben de o müfrezede
idim. Kumandan savaşın başına vardığı veya yolculuk ettiği sıralarda
askerlerden bir grub (ayrı gitmek için) kumandandan izin istedi. Kumandan da
onlara izin vererek başlarına Abdullah bin Huzâfe bin Kays es-Sehmî (r.a.)'ı
kumandan tâyin etti. Ben de bu kumandanla beraber savaşa gidenler arasında
idim. Abdullah bin Huzafe (beraberindeki grub ile) yolun bir yerinde
(konaklamış) olduğu sırada mücâhidler ısınmak veya üzerinde bir yemek yapmak
için muazzam bir ateş yaktılar. (Kumandanımız) Abdullah — Kendisinde şaka etme
huyu vardı —:
(Ey asker)! Sizin
üzerinizde benim emirlerimi dinlemek ve bana itaat etmek hakkı yok mu? diye
sordu. Mücâhidler: Evet (var), dediler. Kumandan:
Şu halde ben size
neyi emredersem behemehal yapacaksınız (değil mi?) dedi. Mücâhidler: Evet,
dediler. Kumandan :
Şu halde ben size
şu (alev alev yanan) ateşe atılmanızı emrediyorum, dedi. Bunun üzerine
mücâhidlerin bâzısı ayağa kalkarak ateşe atılmaya hazırlandılar. Kumandan
bunların kendilerini cidden ateşe atacakları kanâatına varınca (onlara):
Kendinizi tutunuz (yâni ateşe atılmayınız). Çünkü ben sizlerle şaka ettim,
dedi.
Ebû Saîd-i Hudrî
demiştir ki: Sonra biz (savaştan dönüp Medine'ye* gelince mücâhidler bu durumu
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e anlattılar. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «Onlar (yâni başınızdakiler) den
kim size Allah'a isyan etmeyi emrederse sakın (o hususta) o kimseye itaat
etmeyiniz.»
Not: Bunun
senedinin sahih olduğu, Zevaid'de bildirilmiştir.
AÇIKLAMA: 2864’te