DEVAM: 5- HACININ (HAC
İBADETİ ESNASINDA VE YOLCULUĞUNDAKİ) DUASININ FADLI (ÜSTÜNLÜĞÜ) BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ. حدّثنا
يَزيِدُ بْنُ
هَارُونَ
عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ
بْنِ أَبِي
سُلَيْمَانَ،
عَنْ أَبِي
الزُّبَيْرِ،
عَنْ
صَفْوَانَ
بْنِ عَبْدِ
اللهِ بْنِ
صَفْوَانَ؛
قَالَ:
وَكَانَتْ
تَحْتَهُ
ابْنَةُ أَبِي
الدَّرْدَاءِ.
فَأَتَاهَا
فَوَجَدَ أُمَّ
الدَّرْدَاءِ،
وَلَمْ
يَجِدْ أَبَا
الدَّرْدَاءِ.
فَقَالَتْ
لَهُ: تُرِيدُ
الْحَجَّ،
الْعَامَ؟
قَالَ: نَعَمْ
. قَالَتْ:
فادْعُ اللهَ
لَنَا
بِخَيْرٍ. فَإِنَّ
النَّبِيِّ
صلى الله عليه
وسلم كَانَ
يقُولُ
((دَعْوَةُ
الْمَرْءِ
مُسْتَجَابَةٌ
لإَخِيهِ
بِظَهْرِ
الْغَيْبِ. عِنْدَ
رَأْسِهِ
مَلَكٌ
يُؤَمِّنُ
عَلَى دُعَائِهِ.
كُلَّمَا
دَعَا لَهُ
بِخَيْرٍ
قَالَ:
آمِينَ،
وَلَكَ
بِمِثْلهِ)) قَالَ:
ثُمَّ
خَرَجْتُ
إِلَى
السُّوقِ
فَلَقِيتُ
أَبَا
الدَّرْدَاءِ.
فَحَدَّثَنِي
عَنِ
النَّبِيِّ
صلى الله عليه
وسلم بِمِثْلِ
ذلِكَ.
Ebü'd-Derdâ'nın
damadı Safvân bin Abdillah bin Safvân (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Kendisi
(Şam'a giderek) Ebü'd-Derdâ'nın evine varmış ve (evde) Ümmü'd-Derdâ
(r.aanhâ)'yı bulmuş, Ebü'd-Derdâ (r.a.)'ı bulamamış. Ümmü'd-Derdâ kendisine:
Sen bu yıl hacc'a (mı) gideceksin? demiş. Kendisi de:
Evet, demiş.
Bunun üzerine Ümmü'd-Derdâ (r.anha) demiş ki: O halde Allah'a bizim için hayır
duâ et. Çünkü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «(Müslüman) kişinin (din)
kardeşi için gıyabında ettiği duâ makbuldür. O kişinin baş ucunda, duasına
âmin, diyen bir melek bulunur. O kişi (din) kardeşine hayır duâ ettikçe melek:
Amîn, (din kardeşin için istediğin) hayrın aynı senin için de olsun, der,»
buyurdu.
Safvân demiş ki:
Sonra ben çarşıya çıktım ve Ebü'd-Derdâ'ya rastladım. O da bu hadîsin aynını
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'den bana rivayet etti.
AÇIKLAMA: Bu babın ilk iki hadisi Zevaid nevindendir. Ömer (r.a.)'ın hadisine
Kütüb-i Sitte'nin diğerlerinde rastlayamadım. Ümmü Derda ile Ebü Derda
(r.a.)'ın hadisini Müslim de rivayet etmiştir. Ebu Davud ile Nesai de bunun
birer benzerini rivayet etmişlerdir.
Bu babta
rivayet olunan hadisler hac veya Umre'ye gidenlerin dualarının makbul olduğuna
delalet ederler. Son hadis ise daha umumidir ve bir müslümanın din kardeşine
ardında ettiği duanın makbulolduğuna delalet eder. Kişinin din kardeşine
gıyabında ve ard ından dua etmekten maksad kendisi için dua edilen kişinin
haberi olmadan ona dua etmektir. Çünkü bu şekilde edilen dua riya ve
gösterişten daha uzak ve ihlaslı olur. Şu halde kendisi için dua edilen kimse
dua edilen yerde hazır bulunsa bile onun işitmiyeceği bir gizlilik içinde
edilen dua yine ardından edilen dua sayılır.
Amin sözünün
manası: "Allahım bu duayı kabul eyle" demektir.
Bu ve bundan
önceki hadisler müslümanları birbirlerine dua etmeye teşvik eder.
Nevevi: Eğer
kişi, bir cemaat için dua ederse ayni sevab ve fazilet hasıl olur. Şayet bütün
müslümanlara dua ederse yine ayni faziletin kazanılması kuvvetle muhtemeldir.
Selef alimlerinin bir kısmı kendi nefisleri için dua etmek istedikleri zaman
ayni duayı din kardeşi için ederlerdi. Çünkü din kardeşi için ettikleri dua
makbul olur ve böylece kendileri için de bunun misli kabul olunmuş olurdu, der.