DEVAM: 58- (VAKFE'DEN
SONRA) ARAFAT'DAN (MÜZDELİFE'YE) DÖNMEK BABI
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ يَحْيَى.
حدّثنا عَبْدُ
الرَّزَّاقِ.
أَنْبَأَنَا
الثَّوْرِيُّ
عَنْ هِشَامِ
بْنِ
عُرْوَةَ،
عَنْ أَبِيهِ،
عَنْ
عَائِشَةَ؛
قَالَتْ:
قَالَتْ
قُرَيْشٌ: نَحْنُ
قَوَاطِنُ
الْبَيْتِ.
لاَنُجَاوِزُ
الْحَرَمَ.
فَقَالَ
اللهُ عَزَّ
وَجَلَّ ((ثُمَّ
أَفِيضُوا
مِنْ حَيْثُ
أَفَاضَ النَّاسُ)).
فثي الزوائد:
هذا إسناد
صحيح. رجاله
ثقات. وقال:
الحديث
موقوف، ولكن
حكمه الرفع
لأنه في شأن
نزوله
Aişe (r.anha)'dan
rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Kureyş: Biz Ka'be yi muazzama
sakinleriyiz. Biz (vakfe için) Harem-i şerif'in dışına (Arafat'a)
çıkmayız. dediler. Bunun üzerine Allah
Azze ve Celle buyurdu ki: ‘’Sonra siz,
halkın döndüğü yerden dönünüz… ‘’[Bakara 199]
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bu hadisin senedi, sahih bir seneddir. Ravlleri sıka
(güvenilir) zatlardır. Bu hadis mevkü! ise de merfü hükmündedir. Çünkü anılan
ilahi emrin inişi hakkındadır.
AÇIKLAMA: Bu eserin benzerini Buhari ve Tirmizi ile Ebu Davud da rivayet
etmişlerdir. Ebu Davud'un rivayet indeki eserin meali şöyledir: "Aişe
(r.anha)'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Kureyş ve onların izini
takip edenler (Arefe günü) Müzdelife'de vakfe ederlerdi. Onlara hums (yani
hamasetliler) denilirdi. Diğer Arablar da Arafat'ta vakfe ederlerdi. İslamiyet
gelince Allah Teala, Peygamber (s.a.v.)'e Arafat'a gidip orada vakfe etmesini,
vakfeden sonra Arafat'tan (Müzdelife'ye) dönmesini emretti. Allah Teala'nın; kavli şerif'i bu hükmü ifade eder."
Tekmile yazarı
bu hadisin izahı bölümünde şöyle der: ''Kureyş kabilesi ile onlara tabi olanlar
dini konularda cesur ve müteassıp oldukları için onlara Hums, yani hamasetliler
ismi verilmişti. Onlar hac veya umre niyetiyle ihrama girdikleri zaman et
yemezler, çadır kurmazlar ve evlerine normal giriş yerlerinden girmezlerdi.
Şeytan onlara şu vesveseyi yerleştirmişti: Eğer sizler Harem-i Şerif dışında
kalan herhangi bir yere, yani Arafat'a saygı duyarsanız, halk Harem-i Şerif'e küçük
gözle bakmaya başlar. Onlar bu batıl vesvesenin tesiri altında kalarak ve
kendilerini diğer halktan üstün tutarak vakfe için Harem-i Şerif mıntıkasının
dışına, yani Arafat'a çıkmazlardı. Diğer Arablar ise eskiden beri devam
edegelen adete göre vakfe için Arafat'a çıkarlardı. Resül-i Ekrem (s.a.v.) Nebi
olmadan önceki dönemde de diğer Arablar gibi vakfe için Arafat'a çıkar ve
vakfe'den sonra Müzdelife'ye dönerdi. Kureyş ve tabileri ise Müzdelife'de vakfe
ederlerdi. Sonra İslamiyet gelip hac ibadeti farz olunca Allah Teala anılan
Bakara süresinin 199. ayetiyle Resül-i Ekrem (s.a.v.)'e Arafat'a çıkıp orada
vakfe edilmesinta ve eski peygamberler gibi vakfe'den sonra oradan Müzdelife'ye
dönülmesini emretti.
Bu eser,
vakfe'nin Arafat'ta yapılmasının mecburiyetine, oradan Müzdelife'ye
dönülmesinin gerekliliğine ve Kureyş'in Müzdelife' de vakfe etmekle
yetinmesinin batıl olduğuna delalet eder."