76- KURBAN BAYRAMININ
İLK GÜNÜ (MİNA'DA) HUTBE OKUMAK BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ، وَهَنَّادُ
بْنُ
السَّرِيِّ،
قَالاَ: حدّثنا
أَبُو
الأَحْوَصِ
عَنْ شَبِيبِ
بْنِ غَزْقَدَةَ،
عَنْ
سُلَيْمَانَ
بْنِ عَمْرِو
بْنِ
الأَحْوَصِ،
عَنْ
أَبِيهِ؛
قَالَ:
سَمِعْتُ
النَّبِيَّ
صلى الله عليه
وسلم يَقُولُ:
فِي حَجَّةش
الْوَدَاعِ
((يَا
أَيُّهَا
النَّاسُ!
أَلاَ أَيُّ
يَوْمٍ أَحْرَمُ؟))
ثَلاَثَ
مَرَّاتٍ.
قَالُوا:
يَوْمُ الْحَجِّ
الأَكْبَرِ. قَالَ ((فَإِنَّ
دِمَاءَكُمْ
وَأَمْوَالَكُمْ
وَأَعَراضَكُمْ
بَيْنَكُمْ
حَرَامٌ،
كَحُرْمَةِ
يَوْمِكُمْ
هذَا، وَلاَ
مَوْلُودٌ عَلَى
وَالِدِهِ.
أَلاَ إِنَّ
الشَّيْطَانَ
قَدْ أَيِسَ
أَنْ
يُعْبَدَ فِي
بَلَدِكُمْ هذَا
أَبَداً.
وَلِكنْ
سَيَكُونُ
لَهُ طَاعَةٌ
فِي بَعْضِ مَا
تَحْتَقِرُونَ
مِنْ
أَعْمَالِكُمْ،
فَيَرْضى
بِهَا. أَلاَ
وَكُلُّ دَمٍ
مِنْ دِمَاءِ
الْجَاهِلِيَّةِ
مَوْضُوعٌ.
وَأَوَّلُ مَا
أَضَعُ
مِنْهَا دَمُ
الْحرِثِ
بْنِ عَبْدِ
الْمُطَّلِبِ
((كَانَ
مُسْتَرْ
ضِعاً فِي
لَيْثٍ،
فَقَتَلَتْهُ
هُذَيْلٌ))
أَلاَ وَإِنَّ
كُلَّ رِباً
مِنْ رِبَا
الْجَاهِلِيَّةِ
مَوْضُوعٌ.
لَكمْ
رُءُوسُ
أَمْوَالِكُمْ.
لاَ تَظْلِمُونَ
وَلاَ
تُظْلَمُونَ.
أَلاَ يَا أُمَّتَاهُ!
هَلْ
بَلَّغْتُ؟))
ثَلاَثَ
مَرَّاتٍ.
قَالُوا:
نَعَمْ. قَالَ
((اللّهُمَّ
اشْهَدْ))
ثَلاَثَ مَرَّاتٍ.
Amr bin el-Ahvas
(el-Cegmî) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben Veda haccında (Minâ'da) Peygamber
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şunu işittim: Ey insanlar! Dikkat ediniz!
Hangi gün en mukaddes gündür? Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu
buyruğu üç kez tekrarladı. Sahâbîler (r.amhum): En mukaddes gün Hacc-ı Ekber
günüdür, dediler. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
İşte bu beldeniz
(Mekke) de, bu (Zilhicce) ayınızda bu (bayram) gününüz nasıl mukaddes bir gün
ise şüphesiz kanlarınız (yâni canlarınız) , mallarınız ve ırzlarınız kendi
aranızda öyle mukaddestir. Dikkat ediniz! Hiç bir suçlu kendi nefsinden başka
kimse aleyhine suç işlemez (Yâni onun suçundan dolayı başkası cezalandırılmaz).
Evlâd babasının suçundan dolayı cezalandırılmaz. Baba da evlâdının suçundan
dolayı mulahaza edilmez.
Bilmiş olunuz ki,
şeytan bu beldeniz (Mekke) de (Allah'tan başkasına ibâdet edilmekle) kendisine
itaat edilmekten kesinlikle ebedî surette ümidini yitirmiştir. Lâkin
küçümsediğiniz bâzı işlerinizde ona uymak işi vuku bulacak, bu da onu memnun
edecektir.
Bilmiş olunuz ki,
Câhiliyet devrinden kalma kan gütme dâvalarının hepsi iptal edilmiştir. Anılan
kan dâvalarından iptal ettiğim ilk kan dâvası Abdulmuttalib'in oğlu el Hâris'in
kan davasıdır. (El-Hâris, Beni Leys kabilesinde çocuğu için süt anasını
arıyordu. Hüzeyl kabilesi onu öldürmüştü).
Bilmiş olun ki
Câhiliyet devrinden kalma faiz'in her çeşidi iptal edilmiştir. Mallarınızın
sermayesi sizin hakkınızdır. Zulüm etmeyiniz ve zulmolunmayınız, buyurdu.
Resûl-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bundan sonra üç kez: Dikkat ediniz! Ey Ümmetim,
Ben (Allah'ın emrini) tebliğ ettim mi?, diye sordu. Sahâbîler (r.anhum): Evet,
diye cevab verdiler. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Allahım şâhid
ol, Allahun şâhid ol, Allahım şâhid ol, dedi.
AÇIKLAMA: Bu hadisin baş kısmı, yani Cahiliyet devrinden kalma kan gütme davalanyla
ilgili bölümden önceki kısım Tirmizi tarafından da rivayet edilmiştir.
Kurban bayramı
gününün, Zilhicce ayının ve Mekke'nin mukaddesIiği ifadesinden maksad anılan
zamanlarda ve yerlerde işlenen günahların ve özellikle savaşmanın vebalinin
ağırlığıdır. Resül-i Ekrem (s.a.v.) müslümanların canlan, malları ve ırzları
anılan gün, ay ve belde gibi mukaddestir buyurmakla bir benzetme yapmıştır.
Çünkü herkes anılan zaman ve yerde cana, mala ve ırza saIdırma günahının çok
daha büyük olduğuna inanıyordu. Resül-i Ekrem (s.a.v.) bu benzetme ile diğer
zamanlarda ve başka yerlerde anılan suçları işlemenin günahının da çok büyük
olduğunu bildirmek istemiştir .
Hadisin; "Hiç
bir suçlu kendi nefsinden başka kimse aleyhine suç işlemez" cümlesiyle
kasdedilen mana tercemede parantez içi ifade ile belirtilmiştir. Bu cümlede
geçen Cinayetı Dünyada veya ahirette azab veya kısa sı gerektiren suç ve günah
manasını ifade eder. Bir kimse böyle bir günah ve suç işlerse cezası ve azabı
ancak kendisine aittir. Başkası onun yerine cezalandınlmaz veya tazib edilmez.
Cahiliyet devrinde bir kimse bir suç işlediği zaman onun yakınlarından da'
intikam alınırdı. Hadiste geçen bu cümle ile bunun arkasında gelen cümleler bu
kötü a,detin bAtü ve zulüm olduğuna da delalet eder. Baba ile evlad en yakın
akraba oldukları için bunlardan birisi suç işlediği zaman onun yerine diğerinin
muahaza edilemeyeceği özellikle belirtilmiştir.
Hiç bir
evladın, babasının işlediği suçtan veya hiç bir babanın evlAdının işlediği
suçtan dolayı muahaza edilemeyeceği manasına yürumianan cümleler şöyle de
yorumlanabilir: Hiç bir baba evlAdı hakkında suç işleyemez ve hiç bir evlad
babası hakkında suç işleyemez.
Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in ilk iptal ettiği kan davası, amcası el-Haris'in kan davası idi.
MüeIIifimizin rivayetinin zuhirine göre Hüzeyl kabilesi tarafından öldürülen
kişi, el-Haris bin Abdiimuttalib'tir. Müellifimizin Cabir bin Abdillah
(r.a.)'den rivayet ettiği 3074 nolu hadiste ise Hüzeyl kabilesi tarafından
öldürülen zatın Rebia bin el-Haris olduğu bildirilmiştir. Müslim ile Ebu
Davud'un Cabir (r.a.)'den olan rivayetlerinde ise söz konusu kanın Rebia'nın
oğlunun kanı olduğu ifade edilmektedir,
Baba ile evladın
birbirine karşı iyi davranmaları ve kötülük işlememeye dikkat etmeleri önemli
olduğu için özellikle bu durum belirtilmek istenmiş olabilir ..
Hadisin
"Cahiliyet devrinden kalma kan gütme davala'nnın hepsi iptal
edilmiştir" meaIindeld cümleden maksad şudur: Cahiliyet devrinde işlenmiş
olan cinayetlerden dolayı cani hakkında ne kısas, ne diyet ne de kefaret cezası
uygulanmaz. Ama İslamiyet döneminde işlenen cinayetler hakkında konulan cezalar
tatbik edilir. Hadiste geçen cümle ile bu hükmün tatbik edilmemesi ve
suçluların cezasız bırakılması anlamı kasdedilmemiştir.
Yukarda
belirtilen değişik rivayetleI'le ilgili olarak Nevevi özetle şöyle der:
Kadı iyaz:
Müslim'in bazı rivayetlerinde anılan kanın Rebia bin el-Haris'in kanı olduğu
belirtilmiştir .
Ebu Davud da
böyle rivayet etmiştir. Ancak bu rivayetin bir zühul eseri olup doğrusunun
anılan kanın Rebia'nın oğluna ait oldUğu söylenmiştir. Çünkü. Rebia bin
el-Haris Peygamber (s.a.v.)'den sonra da Ömer bin el-Hattab (r.a.)'ın hilafeti
dönemine kadar yaşamıştır. Ebu Ubeyd söz konusu kanın Rebia'ya ait rivayetleri,
Rebia'nın kan davacısı olduğu yolunda yorumlamıştır. Çünkü öldürülen oğlunun
velisi kendisidir. Bu nedenle Rebia'nın ifadesi kullanılmıştır, diye bilgi
vermiştir.
Alimlerin
cumhüru ve tahkik ediciilim ehli demişler ki, öldürülen kişi İ yas bin Rebia
bin El-Haris bin Abdülmuttalib'tir. Öldürülen İyas, emekleye emekleye evler
arasında dolaşan küçük yaşta bir çocuktu. Beni Sa'd kabilesi ile Beni Leys
kabilesi arasında çıkan bir çatışma esnasında ona bir taş değmelde
öldürülmÜştü."
Tekmile yazarı
da Ebu Davud'un rivayet ettiği Cabir'in hadisini açıklarken Rebia bin
el-Haris'in kanı ve İbn-i Rebia'nın kanı yolundaki iki rivayetle ilgili olarak:
Doğru olan rivayet anılan kanın Rebia'nın oğluna ait alanıdır, der.
Yukarda
açıklanan bilgi ışığında müellifimizin rivayeti hakkında şöyle söylemek
mümkÜndür: ÖldÜrÜlen malÜul Peygamber (s.a.v.)'in amcası el-Haris'in torunu
olduğu için el-Haris veli olarak lum da vÜcısı durumunda idi. Bu nedenle kan
El-Haris'e izafe edilerek onun kanı, denilmiştir. Hadisin metninde parantez
içinde bulunan ifade öldürülen çocuk hakkındadır. Yani el-Haris'in tarunu Leys
kabilesinde emzikli çocuk idi ve Hüzeyl kabilesi tarafından öldürülmüştü.
Cahiliyet
devrinde vukü bulmuş olan bu cinayetle ilgili kan davası Resül-i Ekrem
(s.a.v.)'in amcası oğullarına ait olduğu için Resul-i Ekrem (s.a.v.) önce bu
davayı iptal buyurmak la tüm müslÜmanlara örnek olmuştur.
Hadisin bundan
sonraki bölümünde faizin her çeşidinin ilğa ve iptal edildiği, faizli para
verenlerin ancak verdikleri parayı gE)ri alacakları, faizini alamıyacakları ve
böylece ne zulüm etmiş ne de zulme uğramış olacakları bildirilmekte ve sonunda
ilahi emirlerin aynen tebliğ edildiğinin orada bulunan müslümanlarca açıklanması
istenmiştir. Müslümanlar da bu güzel şahidliği yaptıktan sonra Resül-i Ekrem
(s.a.v.) üç kez "Allahım şahid ol" buyurmuştur.