21- İHRAMDA İKEN (PEK
BEGENİLMEYEN) HAREKETLERDEN SAKINMA BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ. حدّثنا
عَبْدِ اللهِ
بْنُ
إِدْريسَ
عَنْ مُحَمَّدِ
بْنِ
إِسْحَاقَ،
عَنْ يَحْيَى
بْنِ عَبَّادِ
بْنِ عَبْدِ
اللهِ بْنِ
الزُّبَيْرِ،
عَنْ
أَبِيهِ،
عَنْ
أَسْمَاءَ
بِنْتِ أَبِي
بَكْرٍ؛
قَالَتْ:
خَرَجْنَا
مَعَ رَسُولِ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم. حَتَّى
إِذَا كُنَّا
بِالْعَرْجِ،
نَزَلْنَا.
فَجَلَسَ
رَسُولُ اللهِ
صلى الله عليه
وسلم
وَعَائِشَةُ
إِلَى جَنْبِهِ.
وَأَنَا
إِلَى جَنْبِ
أَبِي بَكْرٍ.
وَكَانَتْ
زِمَالَتُنَأ
وَزِمَالَةُ
أَبِي بَكْرٍ
وَاحِدَةً،
مَعَ غُلاَمِ
أَبِي بَكْرٍ.
قَالَ
فَطَلَعَ
الغُلاَمُ
وَلَيْسَ
مَعَهُ
بَعِيُرُه.
فَقَالَ لَهُ:
أَيْنَ
بَعِيرُكَ؟
قَالَ:
أَضْلَلْتُهُ
الْبَارَحَةَ.
قَالَ: مَعَكَ
بَعيرٌ
وَاحِدٌ،
تُضِبُّهُ؟
قَالَ، فَطَفِقَ
يَضْرِبُهُ.
وَرَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم يَقُولُ
((انْظُرُوا
إِلَى هذَا
الْمُرْمِ ما
يصْنَعُ)).
Esma bint-i Ebi
Bekir (r.a.)'dsn; Şöyle demiştir: Biz, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
ile beraber (Veda haccı yolculuğuna) çıktık. Nihayet biz el-Arc (kasabasın)a
varınca konakladık. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) oturdu ve Âişe
O'nun yanında oturdu. Ben de (babam) Ebû Bekr-i Siddik'ın yanında oturdum.
Bizim azığımızı ve yol eşyamızı taşıyan deve ile Ebû Bekir (r.a.)'in yol
eşyasını ve azığını taşıyan deve bir tane idi ve Ebû Bekir (r.a.)'in
hizmetçisinin beraberinde idi. (Biz onun gelmesini bekliyorduk) Esmâ'nın râvîsi
demiştir ki, sonra hizmetçi çıkıp geldi. Beraberinde devesi yoktu. Bunun üzerine
Ebû Bekir hizmetçiye :
Deven nerededir?
diye sordu. Hizmetçi: Onu dün gece kaybettim, dedi. Ebû Bekir (r.a.): Senin
beraberinde bir tek deve bulunur sen onu kaybedersin? dedi. Esmâ'nın râvisi
demiş ki: Sonra Ebû Bekir hizmetçiyi dövmeye başladı. Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) de: «Şu ihrâmlıya bakın ne yapıyor,» buyuruyordu (ve
gülümsüyordu.)
AÇIKLAMA: Bu hadisi Ebu Davüd, Ahmed ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir.
El-Are:
Medine-i Münevvere'nin güneybatısında ve buraya 120 Km. mesafede bir kasaba
ismidir.
Zimale:
Yolcunun eşyasını ve azıgını taşıyan deveye denilir. Hadiste anılan yolculugun
hac yolculugu oldugu Ebu Davud'un rivayetinde belirtilmiştir. Yine Ebu Davüd'un
rivayetine göre Ebu Bekir'in hizmetçisinin beraberinde bulunan deve Ebu Bekir
(r.a.) ile Peygamber (s.a.v.)'in yol eşyasını ve azıgını taşıyordu. Durumu
böyle olunca müellifimizin rivayetinde Esma'nın "Bizim eşya ve azık
devemiz ..... sözü şqyle yorumlanabilir: Yani yukarıda isimleri anılan bizlerin
eşya ve azık devesi ...
Esma'nın
yukarıda andıgı zatlar ise Resül-i Ekrem (s.a.v.), Aişe ve kendisidir. Şu halde
Resül-i Ekrem (s.a.v.) ve zevcesi Aişe'nin eşyası ve azıgı ile Ebu Bekir ve
kızı Esma'nın eşyası ve azıgı ayni deveye yüklenmiş ve deve Ebu Bekir'in
hizmetçisine teslim edilmişti.
Bilindigi gibi
Esma ile Aişe kardeş olup Ebu Bekir'in kızları idi.
Ebu Bekir
(r.a.), azık ve eşya taşıyan deveyi ihmal ederek kaybeden hizmetçisini tedib
için döverken Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in gülümsedigi Ebu Davud'un rivayetinde belirtilmiştir.
Şu halde ihramda olan kimsenin tedib için hizmetçisini hafifçe dövmesi yasak
değildir. Çünkü Resul-İ Ekrem (s.a.v.). Ebu Bekir'i men etmemiştir. Bununla
beraber hizmetçiyi bağışlaması daha iyidir. ResüI-İ Ekrem (s.a.v.): "Şu
ihramlının yaptığına bakın" buyruğuyla buna işaret etmiştir.
HADİSTEN
ÇIKARILAN FIKIH HÜKMÜ:
İhramda olan
kişi tedib için hizmetçisini usulü dairesinde dövebilir. Bu hareket, hacılar
için yasaklanan mücadele şümülüne dahil değildir. Çünkü Ebu Bekir (r.a.)
ihramda iken böyle yapmış ve Resül-i Ekrem (Alcyhi's-salatü ve's-selam) onu men
etmemiştir.