SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-MENASİK

<< 2933 >>

21- İHRAMDA İKEN (PEK BEGENİLMEYEN) HAREKETLERDEN SAKINMA BABI

 

حدّثنا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. حدّثنا عَبْدِ اللهِ بْنُ إِدْريسَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، عَنْ يَحْيَى بْنِ عَبَّادِ بْنِ عَبْدِ اللهِ بْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِي بَكْرٍ؛ قَالَتْ: خَرَجْنَا مَعَ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم. حَتَّى إِذَا كُنَّا بِالْعَرْجِ، نَزَلْنَا. فَجَلَسَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم وَعَائِشَةُ إِلَى جَنْبِهِ. وَأَنَا إِلَى جَنْبِ أَبِي بَكْرٍ. وَكَانَتْ زِمَالَتُنَأ وَزِمَالَةُ أَبِي بَكْرٍ وَاحِدَةً، مَعَ غُلاَمِ أَبِي بَكْرٍ. قَالَ فَطَلَعَ الغُلاَمُ وَلَيْسَ مَعَهُ بَعِيُرُه. فَقَالَ لَهُ: أَيْنَ بَعِيرُكَ؟ قَالَ: أَضْلَلْتُهُ الْبَارَحَةَ. قَالَ: مَعَكَ بَعيرٌ وَاحِدٌ، تُضِبُّهُ؟ قَالَ، فَطَفِقَ يَضْرِبُهُ. وَرَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم  يَقُولُ ((انْظُرُوا إِلَى هذَا الْمُرْمِ ما يصْنَعُ)).

 

Esma bint-i Ebi Bekir (r.a.)'dsn; Şöyle demiştir: Biz, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber (Veda haccı yolculuğuna) çıktık. Nihayet biz el-Arc (kasabasın)a varınca konakladık. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) oturdu ve Âişe O'nun yanında oturdu. Ben de (babam) Ebû Bekr-i Siddik'ın yanında oturdum. Bizim azığımızı ve yol eşyamızı taşıyan deve ile Ebû Bekir (r.a.)'in yol eşyasını ve azığını taşıyan deve bir tane idi ve Ebû Bekir (r.a.)'in hizmetçisinin beraberinde idi. (Biz onun gelmesini bekliyorduk) Esmâ'nın râvîsi demiştir ki, sonra hizmetçi çıkıp geldi. Beraberinde devesi yoktu. Bunun üzerine Ebû Bekir hizmetçiye :

 

Deven nerededir? diye sordu. Hizmetçi: Onu dün gece kaybettim, dedi. Ebû Bekir (r.a.): Senin beraberinde bir tek deve bulunur sen onu kaybedersin? dedi. Esmâ'nın râvisi demiş ki: Sonra Ebû Bekir hizmetçiyi dövmeye başladı. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de: «Şu ihrâmlıya bakın ne yapıyor,» buyuruyordu (ve gülümsüyordu.)

 

 

AÇIKLAMA:     Bu hadisi Ebu Davüd, Ahmed ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir.

El-Are: Medine-i Münevvere'nin güneybatısında ve buraya 120 Km. mesafede bir kasaba ismidir.

 

Zimale: Yolcunun eşyasını ve azıgını taşıyan deveye denilir. Hadiste anılan yolculugun hac yolculugu oldugu Ebu Davud'un rivayetinde belirtilmiştir. Yine Ebu Davüd'un rivayetine göre Ebu Bekir'in hizmetçisinin beraberinde bulunan deve Ebu Bekir (r.a.) ile Peygamber (s.a.v.)'in yol eşyasını ve azıgını taşıyordu. Durumu böyle olunca müellifimizin rivayetinde Esma'nın "Bizim eşya ve azık devemiz ..... sözü şqyle yorumlanabilir: Yani yukarıda isimleri anılan bizlerin eşya ve azık devesi ...

 

Esma'nın yukarıda andıgı zatlar ise Resül-i Ekrem (s.a.v.), Aişe ve kendisidir. Şu halde Resül-i Ekrem (s.a.v.) ve zevcesi Aişe'nin eşyası ve azıgı ile Ebu Bekir ve kızı Esma'nın eşyası ve azıgı ayni deveye yüklenmiş ve deve Ebu Bekir'in hizmetçisine teslim edilmişti.

 

Bilindigi gibi Esma ile Aişe kardeş olup Ebu Bekir'in kızları idi.

Ebu Bekir (r.a.), azık ve eşya taşıyan deveyi ihmal ederek kaybeden hizmetçisini tedib için döverken Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in gülümsedigi Ebu Davud'un rivayetinde belirtilmiştir. Şu halde ihramda olan kimsenin tedib için hizmetçisini hafifçe dövmesi yasak değildir. Çünkü Resul-İ Ekrem (s.a.v.). Ebu Bekir'i men etmemiştir. Bununla beraber hizmetçiyi bağışlaması daha iyidir. ResüI-İ Ekrem (s.a.v.): "Şu ihramlının yaptığına bakın" buyruğuyla buna işaret etmiştir.

 

HADİSTEN ÇIKARILAN FIKIH HÜKMÜ:

 

İhramda olan kişi tedib için hizmetçisini usulü dairesinde dövebilir. Bu hareket, hacılar için yasaklanan mücadele şümülüne dahil değildir. Çünkü Ebu Bekir (r.a.) ihramda iken böyle yapmış ve Resül-i Ekrem (Alcyhi's-salatü ve's-selam) onu men etmemiştir.