DEVAM: 9- ETİ YENEN
EVCİL HAYVANLARDAN KAÇAN (VE YAKALAYIP BOĞAZINDAN KESİLMESİ MÜMKÜN OLMAYAN) IN
KESİLMESİ (USÜLÜNÜN BEYANI) BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ. حدّثنا
وَكِيعٌ عَنْ
حَمَّادِ
بْنِ
سَلَمَةَ،
عَنْ أَبِي
الْعُشَرَاءِ،
عَنْ
أَبِيهِ؛
قَالَ:
قُلْتُ: يَا
رَسُولَ
اللهِ! مَا
تَكُونُ
الذَّكَاةُ
إِلاَّ فِي
الْحَلْقِ
وَاللَّبَّةِ؟
قَالَ ((لَوْ
طَعَنْتَ فِي
فَخِذِهَا
لأَجْزَأَكَ)).
Ebü'l-Uşerâ'nın
bahası (r.a.)'dan: Şöyle demiştir: Ben: Yâ Resûlallah, hayvanın şer'î kesimi,
ancak boğazda veya lebbe (yâni boynun göğüse en yakın yerin)de (değil mi)dir?
dedim. Resul i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Hayvanın uyluğundan da
vursan sana yeter» buyurdu.
Diğer tahric: Tirmizî,
sayd; Ebu Davud, Dehaya; Nesaî, dahaya; Dârimî, edahi; Ahmed b. Hanbel, IV-334.
AÇIKLAMA: Bu hadisi diğer sünen sahibIeri de rivayet etmişlerdir. Ebu Davud hadisi
rivayet ettikten sonra: Bu, ancak yüksek bir yerden düşen veya kuyuya düşen, ya
da kaçan (ve normal biçimde boğazlanması mümkün olmayan hayvan) hakkındadır,
demiştir.
Tirmizi de bu
hadisi rivayet ettikten sonra: Ahmed bin Meni'in beyanına göre Yezid bin Harün
demiş ki: Bu, zarüret haline mahsustur, der. Tirmizi daha sonra: Bu, garib bir
hadistir, yalnız Hammad bin Seleme'nin rivayetinden tanırız. Bu hadisten başka,
Ebü'l-Uşerara'nın babası yoluyla rivayet ettiği başka hadis bilmiyoruz.
Ebü'l-Uşera'nın ismi hakkında da ilim adamları ihtilM etmişlerdir. Bir kavle
göre Usame bin Kıhtım, diğer bir kavle göre Yesar bin Berz, başka bir kavle
göre Yesar bin Belz'dır. Onun isminin Utarid olduğu da söylenmiştir, der.
Ebü'l-Uşera'nın
babasının Resül-i Ekrem (s.a.v.)'e söylediği sözün başında istifham hemzesi
müellifimizin rivayetinde yok ise de, diğer sünenlerin rivayetlerinde
mevcuttur. Bu söz bir soru ve şer'i hükmü öğrenmek mahiyetinde olduğu için
diğer rivayetleri de dikkate alarak parantez içi ilavelerle kasdedilen manayı
belirtmeye çalıştım.
Onun soru
cümlesinde geçen "Lebbe" kelimesi boynun göğüse en yakın olan
kısmıdır. Develer boğazlanırken başları ve boyunlan buradan kesilir. Yani
boyunun hemen hemen tamamı baş tarafına bırakılır. Diğer hayvanlar
boğazlanırken boyunun başa en yakın yerinden, alt çenenin altından kesilir ve
boyunun ekserisi gövde tarafına bırakılır. Soru sahibi, kullandığı cümlede bu
farklılığı dikkate almıştır.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ
Yukarda da
belirttiğim gibi bu hadis. nonnal biçimde boğazlanması mümkün olmayan, mesela
kaçan veya başaşağı kuyuya düşen deve gibi hayvanlar hakkındadır. Şu halde
boğazlama iki nevidir:
1. İhtiyari
olan boğazlamadır. Eti yenen bir hayvanın normal boğazlama biçiminde başının
kesilmesi mümkün ve güç dahilinde ise bu şekilde boğazlanması gereklidir. Başka
bir tarafını yaralamak veya kesmek suretiyle öldürmek, şer'an kesim sayılmaz.
Murdar sayılır ve eti yenmez.
2. Iztırari
olan boğazlamadır. Eti yenen bir hayvanın birinci maddede belirttiğim gibi
kesimine insan gücü yetmezse, vücudunun herhangi bir tarafını yaralamak
suretiyle öldürmek şer' an boğazlama sayılır. Mesela !irar eden ve yakalanması
mümkün olmayan bir deveyi normal biçimde boğazlamaya güç yetmeyince yaralayicı
bir aletle yaralayıp öldürmek, şer'an boğazlama sayılır ve eti yenilir.
İkinci maddede belirttiğim
gibi yaralanan bir hayvanın bu yarayla öldüğü kesinlikle bilinir veya kuvvetle
muhtemel ise etini yemenin helallığı alimlerin icma'ı ile sabittir.
İkinci maddede
durumu belirtilen bir hayvanı yaraladıktan sonra ele geçirdiğimizde henüz
yaşıyor ise boğazından kesmemiz gerekir, aldığı yarayla ölüme terkedilmez.
Fakat ele geçirdiğimizde ölmüş ise artık boğazından da ayrıca kesmemiz
gerekmez.
Konu hakkında
aynntılı bilgi için fıkıh kitablarına müracaat edilmelidir.