16- DABB (YANİ BİR NEVİ
KELER'İN ETİNİ YEMENİN HÜKMÜNÜN BEYANI) BABI
Bu babta rivayet edilen hadislerin
tercemesine geçmeden önce bu babın başlığında bulunan "Dabb" kelimesi
ile 12. babın başlığında geçen "Vezağ" kelimesi hakkında kısa bilgi
verelim. 12. babın başlığında ve
hadislerinde geçen Vezağ kelimesini "Alaca keler" diye terceme ettim.
Ve izah esnasında bazen de yalnız keler kelimesini kullanmakla yetindim.
Dabb da Türkçede keler diye ifade
edilir. Şimdi bu iki hayvancağızın isimleri olan Vezağ ve Dabb kelimelerinin
anlamı hakkında naklen açıklamada bulunalım: Kamus'un tercemesi Okyanus'ta:
Vezağa: Samm-ı Ebras ismidir ki, alaca keler ve ağulu keler dedikleri-kelerdir.
Dabb: Haşarattan, yani sürüngenlerden keler dedikleri hayvana denir, diye bilgi
verilmiştir.
Ebu Davud'un süneninin şerhi
Avnü'l-Mabiid yazarı da: Vezağ, eziyet edici, dört ayaklı küçük bir hayvandır.
Samm-ı Ebras onun irileridir, der. Nevevi de ayni şeyi söyler:
Avnü'l-Mabiid yazarı Dabb kelimesinin
anlamı ile ilgili olarak da : Dabb, kertenkeleye benzeyen, fakat ond,an büyük
olan, dört ayaklı bir hayvancıktır. Bu hayvancağız yedi yüz yıl yaşar, hiç su
içmez, kırk günde bir damla idrar yapar ve dişleri düşmez. Hatta dişlerinin
hepsinin tek bir parça ve bütün halinde olduğu söylenir, der.
Tuhfe'de beyan edildiğine göre el-Hafız
da Dabb, kertenkeleye benzeyen fakat ondan büyük olan dört ayaklı bir
hayvancağızdır. Künyesi Ebu Hısı'dır. Bu hayvancağız kış,,- mevsiminde
yuvasından çıkmaz. Farsça'da buna susmar denilir, der.
Yukardaki bilgilerden edinilen sonuç
Vezağ ile Dabb denilen hayvancıkların birbirine benzemelerine rağmen ayrı ayrı
neviden olmasıdır. Her ikisi de sürüngenler familyesindendir. Vezağ'ın eti
kesinlikle yenmez. Dabb'ın etinin yenilmesi ise bazı alimlere göre helaldır,
bazılarına göre mekruhtur. Bu mesele ile ilgili bilgi bu babta rivayet edilen
hadislerin izahı bölümünde verilecektir.
Türkçemizde ise Vezağ'a alaca keler veya
ağulu keler denilir.
Dabb'a da keler ismi verilmiştir.
Vezağ'a zehirli keler de denilir, Dabb'ın kuyruğu bir çok boğumlardan oluşur.
Bu bab ta rivayet edilen hadisleri
terceme ederken Dabb kelimesini keler diye terceme edeceğim. Ama bundan
kasdedilen mana yukardaki izahın ışığında düşünülmüştür. Terceme ederken bunu
başka şekilde ve özlü olarak ifade etmek güçtür.
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ. حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ
فُضَيْلٍ،
عَنْ حُصَيْنٍ،
عَنْ زَيْدِ
بْنِ وَهْبٍ،
عَنْ ثَابِتِ
بْنِ يَزِيدَ
الأَنْصَارِيِّ؛
قَالَ: كُنَّا
مَعَ
النَّبِيِّ
صلى الله عليه
وسلم. فَأَصَابَ
النَّاسُ
ضِبَاباً.
فَاشْتَوَوْهَا
فَأَكَلُوا
مِنْهَا. فَأَصَبْتُ
مِنْهَا
ضَبّاً
فَضَوَيْتُهُ.
ثُمَّ
أَتَيْتُ
بِهِ
النَّبِيَّ
صلى الله عليه
وسلم.
فَأَخَذَ
جَرِيدَةً فَجَعَلَ
يَعُدُّ
بِهَا
أَصَابِعَهُ.
فَقَالَ
إِنَّ
أُمَّةً مِنْ
بَنِي
إِسْرَائِيلَ
مُسِخَتْ
دَوَابَّ فِي
الأَرْضِ.
وَإِنِّي لاَ
أَدْرِي
لَعَلَّهَا
هِيَ))
فَقُلْتُ: إِنَّ
النَّاسَ
قَدِ
اشْتَوَوْهَا
فَأَكَلُوهَا.
فَلَمْ
يَأْكُلْ
وَلَمْ
يَنْهَ.
Sabit bin Yezîd
el-Ensârî (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Biz (bir askerî birlik içinde) Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde (bir yolculukta) bulunuyorduk.
(Yolculuk esnasında) halk Dıbâb (kelerler) i yakaladılar ve kebab edip yediler.
Ben de bir Dabb (keler) yakaladım ve kebab ettikten sonra Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in yanına götürdüm. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem),
yaprakları soyulmuş bir hurma dalını alıp onunla kelerin parmaklarını saymaya
başladı. Sonra: İsrail oğullarından bir grup yerde yürüyen dört ayaklı
hayvanlar suretine çevirilmiştir. Ben gerçekten bilemeyeceğim, onların kelerler
olması umulur, buyurdu. Ben: Halk bunları kebab edip yediler, dedim. Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bundan) yemedi ve yasak da etmedi.
AÇIKLAMA: 3242’de