105- KA'BE-İ MUAZZAMA
(YA HEDİYE EDİLEN) MAL (IN KA'BE İHTİYAÇLARI DIŞINDAKİ HAYIR İŞLERİNDE
KULLANILIP KULLANILMAYACAĞl) BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ. حدّثنا
الْمُحَارِبِيُّ
عَنِ
الشَّيْبَانِيِّ،
عَنْ وَاصِلٍ
الأَحْدَبِ،
عَنْ
شَقِيقٍ؛
قَالَ: بَعَثَ
رَجُلٌ مَعِيّ
بِدَرَاهِمَ،
هَدِيَّةً
إِلَى الْبَيْتِ.
قَالَ،
فَدَخَلْتُ
الْبَيْتَ
وَشَيْبَةُ
جَالِسٌ
عَلَى
كُرْسِيٍّ.
فَنَاوَلْتُهُ
إِيَّاهَا.
فَقَالَ لَهُ:
أَلَكَ
هذِهِ؟ قُلْتُ:
لاَ. وَلَوْ
كَانَتْ لِي،
لَمْ آتِكَ
بِهَا. قَالَ:
أَمَا لَئِنْ
قُلْتَ
ذلِكَ،
لَقَدْ جَلَسَ
عُمَرُ بْنُ
الْخَطَّابِ
مَجْلِسَكَ
الَّذِي
جَلَسْتَ
فِيهِ.
فَقَالَ: لاَ
أَخْرُجُ حَتَّى
أَقْسِمَ
الْكَعْبَةِ
بَيْنَ فُقَرَاءِ
الْمُسْلِمِينَ.
قُلْتُ: مَا
أَنْتَ فَاعِلٌ.
قَالَ:
لأَفْعَلَنَّ.
قَالَ: وَلِمَ
ذَاكَ؟ قُلْتُ:
لأَنَّ
النَّبِيَّ
صلى الله عليه
وسلم قَدْ
رَأَى
مَكَانَهُ.
وَأَبُو
بَكْرٍ. وَهُمَا
أَحْوَجُ
مِنْكَ إِلَى
الْمَالِ.
فَلَمْ
يُحَرِّكَاهُ.
فَقَامَ
كَمَا هُوَ،
فَخَرَجَ.
Şekik (bin Seleme
bin Vail) (r.a.) den Şöyle demiştir: Bir adam Ka'be'ye hediye olarak bir miktar
gümüş para benimle (Mekke'ye) gönderdi. Şakîk; Sonra ben Ka'be'ye girdim.
(Ka'be hizmetkârı) Şeybe (r.a.) (Ka'be'de) bir kürsü üstünde oturuyordu. Ben
parayı ona teslim ettim, dedi. Şeybe, Şakîk'a: Bu para senin mi? diye sordu.
Şakîk: Hayır. Ve eğer para benim olsaydı sana getirmezdim, diye cevab verdim,
(diyor). Şeybe: Bak sen cidden bu sözü söylersen, (sana şunu anlatacağım:
Ömer bin
el-Hattâb (r.a.), şu oturduğun yere oturdu ve dedi ki: Ben Ka'be'nin malını
müslümanların fakirleri arasında taksim etmedikçe (Ka'be'den) çıkmiyacağım,
dedi. Ben: Sen yapmazsın, dedim. Kendisi: Muhakkak yapacağım dedi ve niçin öyle
söyledin? diye sordu. Ben dedim ki: Çünkü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Ka'be malının yerini şüphesiz gördü (yâni bu malın varlığını biliyordu). Ebu
Bekir de gördü. Ve onların mal'a ihtiyaçları seninkinden fazlaydı. Buna rağmen
onlar bu mal'ı yerinden oynatmadılar. Bunun üzerine Ömer, olduğu gibi ayağa
kalktı ve (malı taksim etmeden Ka'be'den) çıktı, diyerek Şakîk'a cevab verdi.
AÇIKLAMA: Bu hadisi Buhari, Ebu Davud, Ahmed ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir.
Resül-i Ekrem
(s.a.v.) ile Ebu Bekir (r.a.)'ın Ka'be'nin malını, yani Ka'be'ye hediye edilen
paraları ve eşyayı fakir müslümanlara dağıtmamalan sebebi, Kureyş kabilesinin
gönüllerini kırmamak düşüncesi olabilir. Nitekim cahiliyet devrinde Ka'be'nin
duvarları yenilenirken masraftan tasarruf mülahazasıyla Ka'be'nin Hicr-i İsmail
tarafına düşen duvarı geri'çekilerek İbrahim (s.a.v.) tarafındanatılan temel
Ka'be duvarının dışında bırakılmıştır. Sonra Resül-i Ekrem (s.a.v.) Ka'be duvan
yenilemek istedi ise de Kureyş kabilesinin henüz yeni müslüman oluşlarını
dikkate alarak gönüllerini kırmamak için bu isteğinden vazgeçti.
Müslim'in Aişe (r.anha)'dan
rivayet ettiği bir hadiste Nebi (s.a.v.) :
(Ya Aişe)!
Senin kavminin küfür dönemi yakınlığı olmasaydı, ben Ka'be'nin birikmiş malını
Allah (Azze ve Celle) yolunda harcardım ve Ka'be kapısı eşiğini zemin
seviyyesine göre düzenlerdim- buyurmuştur. Bu hadis, yukandaki yorumu teyid
etmektedir.
Başka yorumlar
da var. Fakat yukandaki yorum en kuvvetli yorum görüldüğü için diğerlerini
buraya aktarmaya gerek yoktur.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ:
1. Hadis
sahabilerin birbirine nasıl nasihat ettiklerini ve hak olduğunu anladıkları
hususlara karşı nasıl itaatkar davranıp boyun eğdiklerini gösteren en ilginç
örneklerdendir.
2. Ka'be'ye
hediye edilen mallar onun ihtiyacı dışındaki hayır işlerinde kullanılmak üzere
alınamaz, Ka'be'den dışan çıkanlamaz ve ona el uzatılamaz. Hikmeti de yukarda
anlattığım gibi bir fitneye yol açmamaktır.
El-Fakihi,
Mekke kitabında şöyle bir şeyanlatır: Nebi (s.a.v.) Fetih günü Ka'be'de 60 okka
(altın - gümüş) bulmuş ve kendisine: Bunu alıp savaş ihtiyaçlarında harcamalısın,
denilmiş. Fakat O, bunu yerinden oynatmamıştır.
Tekmile yazarı
yukardaki bilgiyi verdikten sonra: Müslümanlar arasında bir fitnenin çıkmasına
yol açmayacağı bilindiği takdirde Ka'be'nin malını hayır işlerine ve fakirlere
harcamak caizdir. Nasıl ki AbduIIah bin Zübeyr (r.a.) bir fitne endişesini
duymayınca Ka'be'nin duvarını kaldırıp İbrahim (a.s.)'ın temeli üzerinde
yeniden duvar ördürmüştür.
KA'BE ÖRTÜSÜ
İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER
Tekmile yazarı
bu konuda özetle şöyle der: Ka'be örtüsünde tasarruf etmek husüsunda alimler
arasında ihtilaf vardır. Şöyle ki: Şafiiler'in bir kısmı: Halk, Ka'be örtüsü
parçalarını Ka'be'ye hizmet edegelen Şeybe oğullarından satın almaktadır.
Halbuki, Ka'be örtüsünden parça kesmek, kesilen parçayı başka yere götürmek,
satmak, satın almak haramdır. Bunların hiç birisi caiz değildir ve bir
parçasını taşıyan kimse, iade etmekle mükelleftir, demiştir.
İbnü's-Salah
da: Ka'be örtüsü işi Devlet başkanına aittir. O, hazine'nin bir takım
masraflarını karşılamak üzere değerlendirir, satabilir, demiştir. İbnü's-Salah
bu görüşünde Omer bin el-Hattab (r.a.)'ın her yıl Ka'be örtüsünü değiştirip
eskisini hacılar arasında taksim ettiğine dair el-Ezraki'nin rivayet ettiği
esere dayanmıştır.
Alkama bin Ebi
Alkama, anası aracılığıyla rivayet ettiğine göre Aişe (r.anha) şöyle demiştir:
"Ka'be
bekçiliği görevini yapan Şey be bin Osman bana gelerek:
Ey mü'minlerin
anası, Ka'be örtüleri bizim yanımızda toplanıp birikiyor ve biz gidip derin
kuyular kazarak bunlan gönnüyoruz ki cünüb ve hayızlı kimseler giymesinı dedi.
Aişe (r.anha) ona: İyi etmedin ve yaptığın iş fenadır. Ka'be örtüsü
değiştirilince eskisini cünüb kimsenin ve hayızlı kadının giymesinde sakınca
yoktur.
Bu itibarla sen
onu sat ve parasını Allah yolunda fakirlere dağıt, dedi. Artık bundan sonra
Şeybe, Ka'be örtülerini Yemen'e gönderirdi. Orada satılıp parası fakirlere,
Allah yolunda savaşanlara ve yolda kalmışlara dağıtılırdı."
El-Fakihi bu
eseri hasen bir senedIe tahriç etmiştir. Beyhaki de zayıf bir senedie rivayet
etmiştir.
Nevevi, bu
görüş iyidir. Hatta isabetli alanıdır. Çünkü aksi halde zamanla çürür ve telef
olur, demiştir.
El-Ezraki'nin
rivayetine göre İbn-i Abbas ve Aişe (r.anha): Ka'be örtüsü değiştirildiğinde
eskisi satılır ve bedeli gazilere, yolda kalmışlara ve fakirlere dağıtılır,
demişlerdir.
İbn-i Abbas,
Aişe ve Ümmü Seleme: Hayızlı kadın, cünüb kimse, Ka'be örtüsünden kendisine
verilen parçayı giyebilir, demişlerdir.
Yukarıdaki
hüküm; üzerinde ayet yazılı olmayan parça hakkındadır.
Hanefi fıkıh
kitaplarından ibn-i Abidin, Hac kitabının "EI-Hediy" babında özetle
şu bilgiyi ver.ir:
Allame
Kutbü'd-Din el-Hanefi: Ka'be örtüsü hakkında bence uygun olan hüküm şudur:
Ka'be örtüsü Devlet başKanı tarafından ve hazine'den sağlanıyor ise yenisi
takıldıktan sonra Devlet başkanı eskisini Şeybe Oğullarından veya başka
kimselerden uygun gördüğü şahıslara verebilir. Şayet bu örtü sultanların veya
başkalarının evkMından sağlanıyor ise vakıf'ın şartına göre vakıf'ın şartı
bilinmiyor ise, taamül nasıl eereyan edegelmiş ise öyle yapılır. Diğer vakıf
mallarına ait hüküm buna da uygulanır. Ka'be örtüsü şimdilik sultanların
evkMından sağlanmaktadır. Vakıf'ın şartı da bilinmemektedir. Şeybe oğullarının
adeti de şöyledir: Yeni örtü takıldıktan sonra eskisini alıp götürürler. Bu
adet böylece devam edecektir, demiştir.
Ka'be örtüsü
üstünde yazı, özellikle Tevhid kelimesi yok ise bunu alan kimse giyebilir.
Ancak ipekten mamulolduğu takdirde erkekler giyemezler. Hayızlı kadın veya
cünüb kimsenin giymesinde bir sakınca yoldur.