SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-MENASİK

<< 3116 >>

105- KA'BE-İ MUAZZAMA (YA HEDİYE EDİLEN) MAL (IN KA'BE İHTİYAÇLARI DIŞINDAKİ HAYIR İŞLERİNDE KULLANILIP KULLANILMAYACAĞl) BABI

 

حدّثنا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. حدّثنا الْمُحَارِبِيُّ عَنِ الشَّيْبَانِيِّ، عَنْ وَاصِلٍ الأَحْدَبِ، عَنْ شَقِيقٍ؛ قَالَ: بَعَثَ رَجُلٌ مَعِيّ بِدَرَاهِمَ، هَدِيَّةً إِلَى الْبَيْتِ. قَالَ، فَدَخَلْتُ الْبَيْتَ وَشَيْبَةُ جَالِسٌ عَلَى كُرْسِيٍّ. فَنَاوَلْتُهُ إِيَّاهَا. فَقَالَ لَهُ: أَلَكَ هذِهِ؟ قُلْتُ: لاَ. وَلَوْ كَانَتْ لِي، لَمْ آتِكَ بِهَا. قَالَ: أَمَا لَئِنْ قُلْتَ ذلِكَ، لَقَدْ جَلَسَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ مَجْلِسَكَ الَّذِي جَلَسْتَ فِيهِ. فَقَالَ: لاَ أَخْرُجُ حَتَّى أَقْسِمَ الْكَعْبَةِ بَيْنَ فُقَرَاءِ الْمُسْلِمِينَ. قُلْتُ: مَا أَنْتَ فَاعِلٌ. قَالَ: لأَفْعَلَنَّ. قَالَ: وَلِمَ ذَاكَ؟ قُلْتُ: لأَنَّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم قَدْ رَأَى مَكَانَهُ. وَأَبُو بَكْرٍ. وَهُمَا أَحْوَجُ مِنْكَ إِلَى الْمَالِ. فَلَمْ يُحَرِّكَاهُ. فَقَامَ كَمَا هُوَ، فَخَرَجَ.

 

Şekik (bin Seleme bin Vail) (r.a.) den Şöyle demiştir: Bir adam Ka'be'ye hediye olarak bir miktar gümüş para benimle (Mekke'ye) gönderdi. Şakîk; Sonra ben Ka'be'ye girdim. (Ka'be hizmetkârı) Şeybe (r.a.) (Ka'be'de) bir kürsü üstünde oturuyordu. Ben parayı ona teslim ettim, dedi. Şeybe, Şakîk'a: Bu para senin mi? diye sordu. Şakîk: Hayır. Ve eğer para benim olsaydı sana getirmezdim, diye cevab verdim, (diyor). Şeybe: Bak sen cidden bu sözü söylersen, (sana şunu anlatacağım:

 

Ömer bin el-Hattâb (r.a.), şu oturduğun yere oturdu ve dedi ki: Ben Ka'be'nin malını müslümanların fakirleri arasında taksim etmedikçe (Ka'be'den) çıkmiyacağım, dedi. Ben: Sen yapmazsın, dedim. Kendisi: Muhakkak yapacağım dedi ve niçin öyle söyledin? diye sordu. Ben dedim ki: Çünkü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ka'be malının yerini şüphesiz gördü (yâni bu malın varlığını biliyordu). Ebu Bekir de gördü. Ve onların mal'a ihtiyaçları seninkinden fazlaydı. Buna rağmen onlar bu mal'ı yerinden oynatmadılar. Bunun üzerine Ömer, olduğu gibi ayağa kalktı ve (malı taksim etmeden Ka'be'den) çıktı, diyerek Şakîk'a cevab verdi.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu hadisi Buhari, Ebu Davud, Ahmed ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir.

Resül-i Ekrem (s.a.v.) ile Ebu Bekir (r.a.)'ın Ka'be'nin malını, yani Ka'be'ye hediye edilen paraları ve eşyayı fakir müslümanlara dağıtmamalan sebebi, Kureyş kabilesinin gönüllerini kırmamak düşüncesi olabilir. Nitekim cahiliyet devrinde Ka'be'nin duvarları yenilenirken masraftan tasarruf mülahazasıyla Ka'be'nin Hicr-i İsmail tarafına düşen duvarı geri'çekilerek İbrahim (s.a.v.) tarafındanatılan temel Ka'be duvarının dışında bırakılmıştır. Sonra Resül-i Ekrem (s.a.v.) Ka'be duvan yenilemek istedi ise de Kureyş kabilesinin henüz yeni müslüman oluşlarını dikkate alarak gönüllerini kırmamak için bu isteğinden vazgeçti.

 

Müslim'in Aişe (r.anha)'dan rivayet ettiği bir hadiste Nebi (s.a.v.) :

 

(Ya Aişe)! Senin kavminin küfür dönemi yakınlığı olmasaydı, ben Ka'be'nin birikmiş malını Allah (Azze ve Celle) yolunda harcardım ve Ka'be kapısı eşiğini zemin seviyyesine göre düzenlerdim- buyurmuştur. Bu hadis, yukandaki yorumu teyid etmektedir.

Başka yorumlar da var. Fakat yukandaki yorum en kuvvetli yorum görüldüğü için diğerlerini buraya aktarmaya gerek yoktur.

 

HADİSİN FIKIH YÖNÜ:

 

1. Hadis sahabilerin birbirine nasıl nasihat ettiklerini ve hak olduğunu anladıkları hususlara karşı nasıl itaatkar davranıp boyun eğdiklerini gösteren en ilginç örneklerdendir.

 

2. Ka'be'ye hediye edilen mallar onun ihtiyacı dışındaki hayır işlerinde kullanılmak üzere alınamaz, Ka'be'den dışan çıkanlamaz ve ona el uzatılamaz. Hikmeti de yukarda anlattığım gibi bir fitneye yol açmamaktır.

 

El-Fakihi, Mekke kitabında şöyle bir şeyanlatır: Nebi (s.a.v.) Fetih günü Ka'be'de 60 okka (altın - gümüş) bulmuş ve kendisine: Bunu alıp savaş ihtiyaçlarında harcamalısın, denilmiş. Fakat O, bunu yerinden oynatmamıştır.

Tekmile yazarı yukardaki bilgiyi verdikten sonra: Müslümanlar arasında bir fitnenin çıkmasına yol açmayacağı bilindiği takdirde Ka'be'nin malını hayır işlerine ve fakirlere harcamak caizdir. Nasıl ki AbduIIah bin Zübeyr (r.a.) bir fitne endişesini duymayınca Ka'be'nin duvarını kaldırıp İbrahim (a.s.)'ın temeli üzerinde yeniden duvar ördürmüştür.

 

 

KA'BE ÖRTÜSÜ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER

 

Tekmile yazarı bu konuda özetle şöyle der: Ka'be örtüsünde tasarruf etmek husüsunda alimler arasında ihtilaf vardır. Şöyle ki: Şafiiler'in bir kısmı: Halk, Ka'be örtüsü parçalarını Ka'be'ye hizmet edegelen Şeybe oğullarından satın almaktadır. Halbuki, Ka'be örtüsünden parça kesmek, kesilen parçayı başka yere götürmek, satmak, satın almak haramdır. Bunların hiç birisi caiz değildir ve bir parçasını taşıyan kimse, iade etmekle mükelleftir, demiştir.

 

İbnü's-Salah da: Ka'be örtüsü işi Devlet başkanına aittir. O, hazine'nin bir takım masraflarını karşılamak üzere değerlendirir, satabilir, demiştir. İbnü's-Salah bu görüşünde Omer bin el-Hattab (r.a.)'ın her yıl Ka'be örtüsünü değiştirip eskisini hacılar arasında taksim ettiğine dair el-Ezraki'nin rivayet ettiği esere dayanmıştır.

 

Alkama bin Ebi Alkama, anası aracılığıyla rivayet ettiğine göre Aişe (r.anha) şöyle demiştir:

"Ka'be bekçiliği görevini yapan Şey be bin Osman bana gelerek:

Ey mü'minlerin anası, Ka'be örtüleri bizim yanımızda toplanıp birikiyor ve biz gidip derin kuyular kazarak bunlan gönnüyoruz ki cünüb ve hayızlı kimseler giymesinı dedi. Aişe (r.anha) ona: İyi etmedin ve yaptığın iş fenadır. Ka'be örtüsü değiştirilince eskisini cünüb kimsenin ve hayızlı kadının giymesinde sakınca yoktur.

 

Bu itibarla sen onu sat ve parasını Allah yolunda fakirlere dağıt, dedi. Artık bundan sonra Şeybe, Ka'be örtülerini Yemen'e gönderirdi. Orada satılıp parası fakirlere, Allah yolunda savaşanlara ve yolda kalmışlara dağıtılırdı."

 

El-Fakihi bu eseri hasen bir senedIe tahriç etmiştir. Beyhaki de zayıf bir senedie rivayet etmiştir.

Nevevi, bu görüş iyidir. Hatta isabetli alanıdır. Çünkü aksi halde zamanla çürür ve telef olur, demiştir.

 

El-Ezraki'nin rivayetine göre İbn-i Abbas ve Aişe (r.anha): Ka'be örtüsü değiştirildiğinde eskisi satılır ve bedeli gazilere, yolda kalmışlara ve fakirlere dağıtılır, demişlerdir.

İbn-i Abbas, Aişe ve Ümmü Seleme: Hayızlı kadın, cünüb kimse, Ka'be örtüsünden kendisine verilen parçayı giyebilir, demişlerdir.

 

Yukarıdaki hüküm; üzerinde ayet yazılı olmayan parça hakkındadır.

Hanefi fıkıh kitaplarından ibn-i Abidin, Hac kitabının "EI-Hediy" babında özetle şu bilgiyi ver.ir:

 

Allame Kutbü'd-Din el-Hanefi: Ka'be örtüsü hakkında bence uygun olan hüküm şudur: Ka'be örtüsü Devlet başKanı tarafından ve hazine'den sağlanıyor ise yenisi takıldıktan sonra Devlet başkanı eskisini Şeybe Oğullarından veya başka kimselerden uygun gördüğü şahıslara verebilir. Şayet bu örtü sultanların veya başkalarının evkMından sağlanıyor ise vakıf'ın şartına göre vakıf'ın şartı bilinmiyor ise, taamül nasıl eereyan edegelmiş ise öyle yapılır. Diğer vakıf mallarına ait hüküm buna da uygulanır. Ka'be örtüsü şimdilik sultanların evkMından sağlanmaktadır. Vakıf'ın şartı da bilinmemektedir. Şeybe oğullarının adeti de şöyledir: Yeni örtü takıldıktan sonra eskisini alıp götürürler. Bu adet böylece devam edecektir, demiştir.

 

Ka'be örtüsü üstünde yazı, özellikle Tevhid kelimesi yok ise bunu alan kimse giyebilir. Ancak ipekten mamulolduğu takdirde erkekler giyemezler. Hayızlı kadın veya cünüb kimsenin giymesinde bir sakınca yoldur.