DEVAM: 16- DABB (YANİ
BİR NEVİ KELER'İN ETİNİ YEMENİN HÜKMÜNÜN BEYANI) BABI
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمُصَفَّى.
حدّثنا
سُفْيَانُ
بْنُ
عُيَيْنَةَ
عَنْ عَبْدِ اللهِ
بْنِ
دِينَارٍ،
عَنِ ابْنِ
عُمَرَ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم ((لاَ
أُحَرِّمُ))
يَعْنِي
الضَّبَّ.
İbn-i Ömer
(r.a.)'dan rivayet edildiğine göre;
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Ben haram etmem, buyurmuştur.
Yâni Dabb (keler)'i.
AÇIKLAMA: Sabit (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Cabir
(r.a.)'ın hadisi Zevaid nevindendir. Fakat Müslim de bunun bir benzerini
rivayet etmiştir. Müslim' deki rivayet me alen şöyledir: ''... Cabir (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre Ömer bin el-Hattab (r.a.) şöyle demiştir:
Şüphesiz. Nebi
(s.a.v.) Dabb'i (keler'i) haram etmedi. Allah (Azze ve Celle) bazı kimseleri
kelerden yararlandınyor. Hakikaten çobanların tümünün yiyeceği bundandır. Ve
eğer benim yanımda olsaydı yiyerdim."
Ebu Said
(r.a.)'ın hadisini Müslim ve Ahmed de rivayet etmişlerdir. Halid bin el-Velid
(r.a.)'ın hadisini Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir.
İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisi ise Tirmizi tarafından da rivayet olunmuştur.
Bu babta
rivayet edilen hadisler Dabb'ın, yani bir nevi kelerin etini yemenin helal
olduğuna delalet eder. Nevevi Müslim ' in şerhinde: Müslümanlar, Dabb denilen
keler nevinin etini yemenin helal olduğu ve bunda bir mekruhluğun bulunmadığı
hususunda ittifak etmişlerdir. Ancak Ebu Hanife'nin arkadaşlarına göre bunun
etini yemek mekruhtur. Kadı iyaz'ın naklen beyanına göre bazıları da bunun
haram olduğunu söylemişlerdir. Bu görüşün sıhhatli bir kaynağa dayandığını
sanmıyorum. Dayansa bile bu nasslara karşı zayıf kalır. Ve daha önceki ilim ehIinin
icma'ına muhalif olur, der.
El-Hafız da
Nevevi'nin yukardaki sözlerini nakl ettikten sonra: İbnü'l-Münzir bunun etini
yemenin haram-o lığı hükmünü Ali (r.a.)'den nakletmiştir. Ali (r.a.) muhalif
olunca onsuz icma oluşur mu? der.
Hanefi
alimlerden imam Tahavi de Maani'l-Asa,r'da: Bu hadisler, Dabb'ın etini yemekte
bir sakınca bulunmadığına delalet eder. Ben de bununla hükmederim, demiştir.
Kelerin
meshedilmiş İsrail oğullarının neslinden olması ihtimaline dair hadis ile
ilgili olarak İzzü'd-Din bin Abdisselam şöyle der: Meshedilen bir topluluğun üç
günden f.azla yaşamadığı ve nesIini devam ettiremediği yolunda varid olan hadis
ile bu hadis arasında görülen ihtilafa cevaben şöyle deniIir: Resul-i Ekrem
(s.a.v.) bazen bir konu hakkında özlü haber verirdi. Sonra da bunu açıklığa
kavuştururdu. Nitekim Deccal hakkında önce "Ben aranızda iken Deccal
çıkarsa onu ben mağlılp ederim" buyurmuş. Sonra Deccal'ın son zamanlarda
çıkacağını haber vermiştir. Bu mesele de böyledir. Nebi (s.a.v.) önce mesih
durumunu bildirmiş; o sıralarda meshedilmiş ümmetin üç günden fazla
yaşıyamadığını ve nesIini devam ettiremediğini bilememiş. O'nun kelerle ilgili
buyruğundaki zannı böyle idi. Sonra meshedilmiş ümmetin üç günden fazla
yaşamadığı ve nesIini devam ettiremediği bilgisi Allah tarafından O'na
verilmiştir.