SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’T-TIB

<< 3490 >>

DEVAM: 23- VÜCUDU DAĞLAMAK BABI

 

حدّثنا عَمْرُو بْنُ رَافِعٍ. حدّثنا هُشَيْمٌ عَنْ مَنْصُورٍ، وَيُونسُ عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ عِمْرَانَ ابْنِ الْحُصَيْنِ؛ قَالَ: نَهَى رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم عَنِ الْكَيِّ. فَاكْتَوَيْتُ. فَمَا أَفْلَحْتُ، وَلاَ أَنْجَحْتُ.

 

İmrân bin el-Husayn (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizi dağlamaktan men etti. Sonra ben vücûdumu dağlattım, ama (hastalıktan) kurtulmadım ve (tedavide) başarı elde edemedim.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu hadisi Ebu Davud, Tirmizi ve Ahmed de rivayet etmişlerdir. Ebu Davud, bu hadisi rivayet ettikten sonra: Ve İmran bin el-Husayn, meleklerin selamını işitirdt, Fakat vücüdunu dağlatınca işitmez oldu. Bilahere dağlatma işini bırakınca tekrar işitmeye başladı, demiştir.

 

Resul-i Ekrem (s.a.v.), şifa maksadı ile vücüdu dağlatmayı yasaklamış iken sahabilerden İmran, nasıl buna aykırı ',hareketle vücudunu dağlattı? diye bir' soru hatıra gelebilir. Sindi bu hususla ilgili şöyle der: İmran (r.a.), söz konusu yasaklığı, tenzihen mekruhluk veya başka bir ilaçla hastalığın giderilmesi mümkün olduğu zaman anlamına yorumlamış veya şöyle yorum yapmıştır: Cahiliyet devriinsanlan Allah'a dayanmayıp ve O'ndan şifa dilemeyerek şifanın dağlanmakla olduğuna inanıyorlardı. Hatta "Devanın sonuncusu dağlamaktır" sözü onlar arasında yaygındı. Halbuki ilaçlar birer sebebtir, şifa verici değildir. Her türlü şifayı veren Allah'tır. Resw-i Ekrem (Albyhi's-salatü ve's-selam), bu batıl inanışı gidermek için mealen, "Dağlanan veya nefes ettiren kişi tevekkülden sıynlmıştır" buyurmuştur. İşte dağlamanın yasaklığı cahiliyet devri insanlan gibi hatalı düşünen kimseler içindir. Şifayı Allah'tan bekleyip dağIanmayı bir tedavi çaresi ve sebebi olarak düşünen kimse için bir sakınca yoktur. İmran söz konusu yasaklığı bu manaya yorumlamış olabilir.

 

Hadisin böyle yorumlanmasının delili ise Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in Sa'd bin Muaz (r.a.)'ın yarasını dağlamış olmasıdır. (3494. hadis) Eğer dağlama yasağı haramlık anlamında olsaydı Resul-i Ekrem (s.a.v.), Sa'd (r.a.)'ı dağlamazdı.

 

Tuhfe yazarı da el-Hafız'dan naklen özetle şu bilgiyi verir: El-Hafız, el-Fetih'te; Şifa maksadıyla vücıidu dağlamanın yasaklığına dair rivayetler mekruhluk veya evla olmamak manasına yorumlanır. Çünkü şifa maksadıyla dağlamanın yapıldığına dair hadisler de vardır. Bu itibarla hadislerin tümünü dikkate alarak böyle yorum yapmak gerekir. Bir kavle göre dağlanmanın yasaklığı İmran (r.a.)'ın şahsına mahsustur. Çünkü kendisinin hastalığı basurdu. Basurunun olduğu yeri dağlamak tehlikeli görüldÜğünden dağlanması men edilmişti. Fakat İmran (r.a.), hastalığı şiddetlenince dağlanma yolunu tuttu, ama olumlu sonuç alamadı.

 

İbn-i Kuteybe de Dağlama iki nevidir: Birincisi sağlıklı adamın hasta olmaması için dağlanmasıdır. Tevekkül sahibi sayılmayan kimse böylesidir. İkincisi bozulan yarayı ve kesilen organı dağlamaktır. Bu nevi dağlamak caiz görülen bir tedavi şeklidir. Başka bir ilaçla tedavi mümkün iken dağlamak yoluyla tedavi uygun sayılmamıştır. Çünkü dağlama, bir nevi tazib ve işkencedir. Zarıiret olmadıkça bu yola başvurulmaz. Hülasa; Resul-i Ekrem (s.a.v.) zamanında şifa maksadıyla dağlama işinin yapılmış olması bunun caizliğine delalet eder. Dağlamanın yapılmaması, onun yasaklığına delalet etmez, fakat yapılmamasının daha uygun olacağına delalet eder. Dağlamanın yapılmaması için varid olan hadisler ise, ya tenzihen mekruhluk manasına yorumlanır veya hastalığın tedavisi için dağlamanın son çare olmaması haline tahsis edilir, demiştir.

 

Bu konuda alimlerce verilen izahlardan şu netice alınır; Dağlamanın yasak olduğu durumlar;

 

1. Dağlamaktan başka yolla tedavi mümkün iken,

2. Dağlamak tehlikeli Iken,

3. Şifayı Allah'tar. değil de dağlamaktan beklerken,

4. Sağlıklı olduğu halde hastalanmamak için ve bir nevi tedbir mahiyetinde olmak üzere dağlanmak.

 

Yukardaki maddel0rde yazılı durumlarda dağlamak da, dağlanmak da yani kişinin kendi nefsini dağlaması veya başkasını dağlaması yasaktır. Yani mekruhtur.

Hastalıktan kurtulmanın başka çaresi görülmüyorsa, zarüret halinde ve son çare olarak dağlama yolunağfdilebilir.