DEVAM: 1- DuA ETMENİN
FAZİLETİ BABI
حدّثنا
عَلِيُّ بْنُ
مُحَمَّدٍ.
حدّثنا وَكِيعٌ
عَنِ
الأَعْمَشِ،
عَنْ زِرِّ
بْنِ عَبْدِ
اللهِ
الْهَمْدَانِيِّ
عَنْ
سُبَيْعٍ الْكِنْدِيِّ،
عَنِ
النُّعْمَانِ
بْنِ
بَشِيرٍ؛
قَالَ:
قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه وسلم
((إِنَّ
الدُّعَاءَ
هُوَ
الْعِبَادَةُ))
ثُمَّ قَرَأَ
وَقَالَ
رَبُّكُمُ
ادْعُونِي أَسْتَجِبْ
لَكُمْ ـ.
Nu'man bin Beşir
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Şüphesiz
ancak dua ibadettir.» buyurdu. Sonra: ''.. Ve Rabbiniz buyurdu ki: Siz bana dua
ediniz ki bende size icabet edeyim. Bana dua etmeye tenezzül etmeyenler.
Şüphesiz alçalmış olarak cehennem'e gireceklerdir.'' [Mu'min 60] ayetini okudu.
Diğer tahric:
Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İbn-i Hibban, Hakim ve Ahmed Müsned.
AÇIKLAMA: Hadisin zahirine göre ibadet ancak dua etmekten ibarettir. Alimler;
ibadetin duaya inhisar ettirilmesi duanın önemini belirtmek içindir. Yani
ibadet ismine en liyakatlı ve en hakiki kulluk görevi dua'dır. Çünkü Allah
Teala'ya tazarru ve niyazda bulunan bir kul, bütünüyle Allah'a yönelir, başka
varlıklardan tamamen yüz çevirir, bütün ümidini O'na bağlar, O'ndan başka hiç
bir şeyden körkmaz, kulluk görevini ifa eder. Allah'ın yüceliğini itiraf eder,
verenin ve alanın O olduğunu dile getirir ve her şeyin O'nun kudret ve
dilemesine bağlı bulunduğunu içtenlikle ve samimiyetle ifade eder. Zaten
yapılan bütün ibadetlerin özü ve gerçek mahiyeti de budur. Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in bu buyruktan sonra anılan ayeti okuması, dua etmenin Allah
tarafından emredildiğini delillendirmek içindir. Şu halde dua bir ilahi emrin
yerine getirilmesidir. Bu itibarla dua etmek en azından müstehab bir ibadettir.
Ayette geçen "İbadet" kelimesi bazı alimlerce dua manasına
yorumlanmıştır. Şu halde kibrinden ve gururundan dolayı dua etmeye tenezzül
etmeyen bir kimse cehenneme girmeye müstahaktır.