52- KUR'AN-I KERİM'İ
OKUMANIN SEVABI BABI
حدّثنا
هِشَامُ بْنُ
عَمَّارٍ.
حدّثنا عِيسى
بْنُ يُونُسَ.
حدّثنا
سَعِيدُ بْنُ
أَبِي عَرُوَبَةَ
عَنْ
قَتَادَةَ،
عَنْ
زُرَارَةَ
بْنِ
أَوْفَى،
عَنْ سَعْدِ بْنِ
هِشَامٍ،
عَنْ
عَائِشَةَ
قَالَتْ: قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم
((الْمَاهِرُ
بِالْقُرْآنِ
مَعَ
السَّفَرَةِ
الْكِرَامِ
الْبَرَرَةِ.
وَالَّذِي
يَقْرَؤُهُ يَتَتَعْتَعُ
فِيهِ،
وَهُوَ
عَلَيْه شَاقٌ،
لَهُ
أَجْرَانِ
اثْنَانِ)).
Âişe (r.anhâ)'dan
rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir: «Kur'ân-ı Kerim'de maharetli olan (mu'min), Allah'a itaatkâr
ve saygın meleklerle beraberdir. Okuyuşunda güçlük çekerek ve ayet ile
kelimeleri tekrarlamak suretiyle (yâni okuyuşunda pişkin olmayarak) okuyan
(müslüman) a iki sevab vardır.»
AÇIKLAMA: Bu hadis Kütüb-i Sitte'nin hepsinde rivayet olunmuştur.
Mahir,
maharetli olan demektir. Kur'an-ı Kerim'de maharetli olmaktan maksad,
hafızlıkta pişkinlik veya yüzünden okumakta pişkinlik manasıdır. Maharet
ifadesiyle daha umumi bir mananın kasdedilmiş olması da muhtemeldir. Yani ister
yüzünden okumakta, ister ezbere okumakta pişkin olan bir müslüman anılan
mertebeye liyakatlıdır.
Sefere:
Safir'in çoğuludur. Safir, elçi demektir. Burada melekler kasdedilmiştir. Çünkü
melekler Allah ile kullar arasında elçilik görevini yaparlar. Burada, Abese
suresi'nın 15 ve 16. ayetlerinde geçen yazıcı meleklerin kasdedilmiş olması da
muhtemeldir.
Kiram: Kerim'in
çoğuludur, saygınlar demektir. Berere de Barr'ın çoğuludur. Allah'a itaatkar
olanlar manasınadır.
Kur'an-ı
Kerim'i pişkin olanların meleklerle beraber olmasının manası hakkında Kadı
şöyle demiştir:
Anılan
beraberlikten maksad şöyle olabilir: Böyle olan bir müslüman cennette öyle yüce
mertebelere ve mevkilere yücelecek ki elçilik yapan meleklere arkadaş olacak.
Çünkü o da bu nevi melekler gibi Allah'ın Kitabını kalbinde taşımıştır. Maksad
şu da olabilir: Bu
. durumda olan
müslüman, elçilik görevini ifa eden meleklerin amelini işler ve onların
meslekdaşı sayılır.
Kur'an-ı Kerim
okuyuşunda pişkin olmayan müslümana iki sevab verilmesi sebebi şudur: O, Kur'an
okumakla bir sevab kazanır. Okurken, okuyuşta çektiği güçlükten dolayı da ayrı
bir sevab kazanır.
Kadı iyaz ve
başka alimler demişler ki: Hadisten maksad, Kur'an-ı Kerim okuyuşu pişkin
olmayan müslümanın sevabmm okuyuşu pişkın olanın sevabından fazla oldUğU manası
değildir. Bilakis maharetli olanın derecesi daha üstün ve sevabı daha çoktur.
O, Sefere meleklerle beraberdir ve 'sevabları çoktur. Onun için bildirilen
makam ve mevki başkası için bildirilmemiştir. Onun kadar Kur'an-ı Kerim'i
ezberlemeye önem ve özen göstermemiş olan bir kimse nasıl onun kadar sevab
kazanır?
Şu noktayı da
belirteyim: Hadiste anılan sevab ve mertebeler, Kur'an-ı Kerim ile amel eden
müslümanlara mahsustur. Ylini Kur'an-ı Kerim'i okuduğu gibi durum ve
davranışlarını da o kutsal kitaba göre ayarlayan mü'minler anılan sevab ve
makamlara Allah'ın yardımıyla erişirler. Fakat Kur'an-ı Kerim'i pişkin olmasına
rağmen; durum ve davranışları, başka bir deyimle yaşantısı Kur'an'a ters düşen
bir kimse makbul bir müslüman sayılamaz. Bu şart buna benzer hadisIerde vaad
edilen mükafatlara. erişebilmek için de mevcuttur.