20- MA'RUF'U (YANİ
DİNEN İYİ OLARAK TANINAN ŞEYLERİ) EMRETMEK VE MÜNKER'i (YANİ DİNEN FENA SAYILAN
ŞEYLERİ) MENETMEK BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ. حدّثنا
مُعَاوِيَةَ
بْنُ هِشَامٍ
عَنْ هِشَامِ
بْنِ سَعِدٍ
عَنْ عُمَرَ
بْنِ عُثْمَانَ،
عَنْ عَاصِمِ
بْنِ عُمَرَ
بْنِ عُثْمَانَ،
عَنْ
عُرْوَةَ، عم
عَائِشَةَ؛ قَالَتْ
سَمْعَتُ
رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم يَقُولُ: ((مُرُوا
بِالْمَعْرُوفِ،
وَانْهَوْا
عَنِ
الْمُكْكَرِ.
قَبْلَ أَنْ
تَدْعُوا
فَلاَ
يُسْتَجَابَ
لَكُمْ)).
Aişe (r.anha)'dan
rivayet edildiğine göre kendisi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu
buyruğu işitmiştir: «Sizin (halkı hidayete) davet edip de çağrınıza icabet
edilmeme durumu olmadan önce (insanlara) iyi şeyleri emrediniz ve fena şeyleri
men ediniz.»
Diğer tahric:
Ahmed 23344
AÇIKLAMA: Aişe (r.anha)'nın hadisini İbni Hibban da rivayet
etmiştir. Kfıtüb-i Sitte'den başkaca hangisine rivayet edildiğine dair bir
kayda rastlamadım. Bu hadisteki; تَدْعُوا
fİİlinin dua veya davet anlamında kullanılmış olması muhtemel olduğundan
tercemede bu duruma işaret ettim. Bu iki ihtimale göre hadisin manası da farklı
olur. Şayet anılan fiil davet manasına olursa; isticabe de halkın davete icabet
etmesi anlamını ifade eder. Yani İslamiyet'in iyi saydığı şeyleri emretmeyi ve
kötü saydığı şeyleri menetmeyi geciktirmeden zamanında yapınız. Eğer gerekli
tedbiri baştan almayıp bu işte gecikirseniz, bir takım kötülükler işlenirken ve
iyilikler ihmal edilirken seyirci kalırsanız; bundan sonra yapacağınız telkin ve
uyarılar, gayret ve çabalarınıza kimse kulak vermez, davetlerinize icabet
edilmez, sözünü geçiremezsiniz.
Hadisteki
"Ted'ü" fiili dua manasında olursa İsticabe de Allah'ın duayı kabul
etmesi anlamını ifade eder ve bu takdirde mana şöyle olur: İyi şeyleri
emretmeyi ve fena şeyleri menetmeyi zamanında yapınız, bunu ihmal etmeyiniz. Bu
görevi ihmal ederseniz, suçlu durumuna düşersiniz, dualarınız da kabul olunmaz
olur. İşte böyle bir duruma düşmeden önce iyiliği emri ve kötülüğü yasaklama
görevinizi yapınız.