SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’Z-ZÜHD

<< 4114 >>

DEVAM: 3- DÜNYA (RAHATI VE Nİ'METLERİNİN KIYMETİ} NİN DURUMU BABI

 

حدّثنا يَحْيَى بْنُ حَبِيبِ بْنِ عَرَبِيٍّ. حدّثنا حَمَّادُ بْنْ زَيْدٍ عَنْ زَيْدٍ لَيْثٍ، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ؛ قَالَ: أَخَدَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم بِبَعْضِ جَسَدِي فَقَالَ:

 ((يَاعَبْدَ اللهِ! كُنْ فِي الدُّنْيَا كَأَنَّكَ غَرِيبٌ. أَوْ كَأَنَّكَ عَابِرُ سَبِيلٍ. وَعُدَّ نَفْسَكَ مِنْ أَهْلِ الْقُبُورِ)).

 

(Abdullah) bin Ömer (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vücûdumun bazısını tuttu ve: Ya Abdallah! Sen dünyada (vatanından uzak) bir yabancı gibi yahut bir yoldan geçen (yolcu) gibi ol ve kendi nefsini mezarlar halkından (ölülerden) say, buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Bu hadisi Tirmizi ve Ahmed de rivayet etmişlerdir.

 

AÇIKLAMA: Buhari de bunu rivayet etmiş, fakat hadisin son cümlesi olan; "ve kendi nefsini mezarlar halkından say" cümlesini rivayet etmemiştir. Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in İbni Ömer (r.a.)'nın iki omuzunu tuttuğu, Buhari'nin rivayetinde açıklanmıştır. Bu rivayet, Müellifimizin ve Tirmizi'nin rivayetlerini açıklamış olur.

 

Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in İbni Ömer (r.a.)'ın omuzlarını tutması hikmeti, buyurmak istediği nasihat için İbni Ömer (r.a.)'ın dikkatini çekmek, iyi dinlemesini sağlamaktır.

 

Hadiste geçen "Garib" kelimesi memleketinden ve yakınlarından uzak olan kimsedir ki buna yabancı denilir. "Abir-i Sebil" kelimesi ise bir yoldan geçen yolcu demektir.

 

Tuhfe yazarının beyanına göre Tıybi bu hadisin izah bölümünde şöyle demiştir: "Garib bir kimse veya bir yoldan geçen bir yolcu gibi ol" cümlesinde geçen "Ev = veya" kelimesi tereddüd ve şüphe anlamında değil, muhayyerlik ve mübahlık içindir. Yani istersen garib gibi ol, istersen geçici yolcu gibi ol. Bunlardan birisine benzemekte serbestsin. En güzeli bu kelimenin "Bel,,' yani bilakis manasına olmasıdır. Yani kendisini Allah yoluna veren şuurlu mü'min önce gurbet diyarında bulunan yurtsuz ve kimsesiz kimseye benzetilmiş, daha sonra bundan vazgeçilerek yoldan geçen yolcuya benzetilmiştir. Çünkü gurbet diyarında bulunan kimsesiz kişi bazen bir barınak bulur ve bir çevre yapar, eş dost edinir. Yoldan geçen yolcunun ise kimsesizlik, yalnızlık ve tehlikeler bakımından durumu daha fenadır. Yolcu kişi, hareket ettiği memleketten varacağı memlekete kadar yol boyunca nice dereleri tepeleri katetmek, yırtıcı hayvanlar, 'Soyguncular ve benzeri zarar verici şeylerle karşılaşmak durumunda olabilir, can ve mal güvenliğini yitirmiş olabilir. Bu itibarla bir saat bile durmadan, mola vermeden yoluna devam etmek zaruretini duyabilir. Bu itibarla Allah yolunda yürüyen kişinin yolcuya benzetilmesi daha güzeldir. Bunun içindir ki İbni Ömer bu hadisi rivayet ettikten sonra ravisi Leys'e .. bir rivayette de Mücahid'e hitaben "Akşama erişince, sabahı gczleme, sabaha erişince de akşamı gözleme. Sağlıklı olduğun zamanının bir bölümünü hastalık zamanın için ayırt hayatının bir kısmını da ölümün için tahsis et, demiştir."

 

 

BUHARİ HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLAYIN