SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’Z-ZÜHD

<< 4115 >>

4- (TOPLUM TARAFINDAN) HİÇ KIYMET VERİLMEYEN. İLTİFAT EDİLMEYEN (MÜBAREK MÜ'MİN) LER BABI

 

هِشَامُ بْنُ عَمَّارِ. حدّثنا سُوَيْدُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ عَنْ زَيْدِ بْنِ وَاقِدٍ، عَنْ بُسْرِ ابْنِ عُبَيْدِ اللهِ، عَنْ أَبِي إِدْرِيسَ الْخَوْلاَنِيِّ، عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم:  ((أَلاَ أُخْبِركَ عَنْ مُلُوكِ الْجَنَّةِ؟)) قُلْتُ:بَلَى. قَالَ ((رَجُلٌ ضَعِيفٌ، مُسْتَضْعِفٌ، ذُو طَمْرَيْنِ، لاَيُؤْبَهُ لَهُ؛ لَوْ أَقْسَمَ عَلَى اللهِ لأَبَرَّهُ)).

 

Muâz bin Cebel (r. a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bana) : Sana cennetin padişahların (ın sıfatların) dan haber vermiyeyim mi? buyurdu. Ben: Bela (Evet tabi), dedim. O: Zayıf olup (toplum nazarında) zayıf görülen, eski iki parça elbiseye bürünen, kendisine hiç değer ve iltifat gösterilmeyen ve (bir şeyin olması veya olmaması için) Allah'a yemin (veya duâ) ederse Allah onun duası (veya yemini) nin gereğini (keremiyle) yapacak (derecede Allah katında kıymetli mu'min) olan her adamdır, buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA: Bu hadisin Zevaid türünden olduğuna dair bir kayıt yoktur. Camiu's-Sağir'de de bu hadisin Müellifimiz tarafından rivayet edildiği belirtilmektedir.

 

Hadiste geçen bazı kelimeleri açıklayalım:

 

Daif: Zayıf demektir. Burada zayıflıktan maksad maddi sıkıntı ve fakirlik olabilir. İbni Hacer'in beyanına göre Ebu'l-Baka böyle yorumlamıştır. Kendisi de: Zayıflıktan maksad, alçak gönüllülüğünden ve maddi durumundan dolayı güçsüz olandır.

 

Müstad'af: Halk tarafından zayıf ve hakir görülen, hakaret ve haksızlığa uğratılan kimse demektir.

 

Müstad'if: Alçak gönüllü olup kendi nefsini hiçe sayan, hakir görülen kimse demektir. El-Kirmani böyle demiştir. Sindi ise Müstad'if: Çok zayıf olan, dünyayı ve dünya ehlini bırakmakla daha zayıf olma gayreti içine giren kimsedir, demiş ve hadisteki kelimenin Müstad'if, yani ismi fail olduğunu belirtmiştir. Fakat Ebu'l-Baka bu kelimenin Müstad'af, yani ismi mef'ül olarak okunmasına taraftar çıkmıştır.

 

Hadisin; ..... cümlesi iki şekilde yorumlanabilir.

 

Birincisi "Eğer bir şeyin olması veya olmaması için Allah'ın lütüf ve keremini umarak O'nun adına yemin ederse, Allah onun hatırı için o şeyi arzusuna uygun biçimde gerçekleştirir." Yani o mübarek mü'min Allah katında çok kıymetli bir kuldur. O kul Allah'tan bir şey dilerse ve mesela: Allah'a yemin ederim ki bu iş böyle olacak, derse Allah onun hatırı için o işi öyle gerçekleştirir. Keza: Allah'a yemin ederim ki bu iş olmayacak, derse Allah onun hatırı için o işi onun arzusu doğrultusunda sonuçlandırır.

 

Bu cümlede geçen İbrar: Yemin edenin yemininde doğru çıkması için onun arzu ettiği şeyi yerine getirmektir. Mesela bir kimse size hitaben: Allah'a yemin ederim ki siz bu işi yapacaksınız, dediğinde onun yemini doğrultusunda hareket etmeniz, o işi yapmanız İbrar'dır.

 

Bu hadiste Allah'ın sevgili kulunu yemininde İbrar buyurduğu, belirtilmektedir.

 

Anılan cümlenin ikinci yorum şekli budur: "O kul Allalı'a dua ederse Allah onun duasını kabul buyurur."

 

Bu hadis, cennetin üstün makamlarına erişen mu'minlerin sıfatlarını bildirir. Tabii bu hüküm ve sıfatlar umumi değil, çoğunluk itibariyledir. Yani cennetin üstün makamlarına ancak bu sıfatları taşıyanlar erişecek, bunlar dışında kimse erişmiyecek, manası kasdedilmemiştir. Gaye, o makamlara erişecek olanların çoğunluğunun bu insanlar olduğunu belirtmektir.