DEVAM: 16- KİBİRDEN
UZAK DtJRMAK VE TEVAZU BABI
حدّثنا
هَنَّادُ
بْنُ
السَّرِيَّ،
حدّثنا أَبُو
الأَحْوَصِ
عَنْ عَطَاءِ
بْنِ السَّائِبِ،
عَنِ
الأَغَرِّ،
أَبِي
مُسْلِمٍ، عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم:
((يَقُولُ
اللهُ
سُبْحَانَهُ:
الْكِبْرِيَاءُ
رِدَائِي
وَالْعَظَمَةُ
إِزَارِي.
مَنْ
نَازَعَنِي
وَاحِداً
مِنْهُمَا. أَلْقَيْتُهُ
فِي
جَهَنَّمَ)).
Ebu Hureyre (r.
a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir: Allah Sübhânehu buyuruyor ki: Büyüklük ve azamet bana mahsus
sıfatlarımdır. Kim bu iki sıfattan birisinde (bile) benimle nidalaşırsa (yâni
bu sıfatları kısmen de olsa takınmaya kalkışırsa) o kimseyi cehenneme atarım.
Diğer tahric:
Bu hadIsi Ebu Davud, Kitabü'l-Libas'ta "Kibir hakkında gelen hadisler
babı"nda rivayet etmiştir. İbni Hibban da bu hadisi rivayet etmiş, ayrıca
Müslim bunun benzerini Ebu Hureyre (r.a.) ile Ebu Said-i Hudri (r.a.)'ın hadisi
olarak rivayet etmiştir.
AÇIKLAMA:
Rida: Bedenin
belden yukarı kısmı için kullanılan elbisedir. İzar da bedenin belden aşağı
kısmı için kullanılan elbisedir. Allah Teaıa. bu hadiste "Kibriya benim
rida'ımdır ve azamet benim izarımdır" buyurmaktadır. Tabiki Allah Teala
giysiden münezzehtir. O'nun hakkında böyle bir şey de düşünülemez. Çünkü 0, bir
cisim değildir. Avnü'l-Mabfıd yazarının beyanına göre Hattabi bu cümleyi
açıklarken özetle şöyle demiştir:
Bu cümlelerin
manası şudur: Kibriya, yani büyüklük ve azamet Allah Sübhanehu'ya mahsus iki
sıfattır. Hiç bir kimse bu iki sıfatta Allah'a ortak olamaz ve hiç bir yaratığa
bu sıfatları takınmaya kalkışması yakışmaz. Çünkü yaratığın şaşmaz ve
kaçınılmaz sıfatı alçak gönüllülük ve küçüklüktür. Rida ve İzar denilen giysi
bir misal olarak kullanılmıştır. Yani bir insanın üstündeki elbiseye aynı anda
bir başkasının bürünmesi, böylece ortak olması nasıl düşünülemiyor ise Allah'a
mahsus bu iki sıfatta başka bir varlığın ortaklık taslaması da düşünülemez.
Sindi de bu hadisin
izahında özetle şöyle der: Hadisten maksad şudur: Bir insanın elbisesine
başkasının ortak olması nasıl düşünülmüyorsa, Allah'ın bu iki sıfatına da
başkasının ortak olması, bu sıfatların başkası hakkında kullanılması veya
başkasının bu sıfatları taşıması düşünülemez. Bilindiği gibi Allah'ın Rahmet ve
Kerem sıfatları mecazi anlamda başkaları hakkında kullanılabilir. Mesela falan
adam merhametlidir, filan kişi kerem sahibidir, denilir. Fakat Kibriya ve
Azamet sıfatları böyle değildir. Mecazi anlamda da olsa başkaları bu sıfatları
takınamaz. Hadisin zahirine göre Kibriya ve Azamet kelimelerinin manaları
arasında bir fark vardır. Bu iki kelimenin manaları arasında bir farkın
olmadığı lügat kitabIarından anlaşılmaktadır. Bu itibarla bu kelimelerin
manaları arasında bir farkın bulunup bulunmadığı hususunda ilim adamlarının
bazısı duraklamış, bir şey söylememeyi ve görüş beyan etmemeyi tercih etmiştir.
Diğer bir kısım alimler şu farkın bulunduğunu söylemişlerdir:
Kibriya: Allah
Teala'nın büyüklüğü yaratıklar tarafından takdir edilsin edilmesin, bilinsin
veya bilinmesin O'nun haddi zatında büyük olmasıdır. Azamet ise yaratıkların
O'nun büyüklüğünü takdir ve kabul etmiş olmasıdır. Bu duruma göre Kibriya, zati
bir sıfat mahiyetindedir, izafi değildir ve Azamet sıfatından daha yüksektir.
Çünkü Azamet sıfatı izafidir, yani yaratıkların takdir ve kabulü ile ilgisi
bulunan bir sıfattır. Bu nedenledir ki Kibriya, bedenin üst kısmına giyilen
rida'ya benzetilmiş, Azamet de bedenin alt kısmını örten İzar'a benzetilmiştir.
EBU DAVUD HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA