DEVAM: 30- TEVBEYİ
(HATIRLAMAK) BABI
هِشَامُ
بْنُ
عَمَّارِ.
حدّثنا
سُفْيَانُ عَنْ
عَبْدِ
الْكَرِيمِ
الْجَزَرِيِّ،
عَنْ زِيَادِ
بْنِ أَبِي
مَرْيَمَ،
عَنِ ابْنِ مَعْقِلٍ؛
قَالَ:
دَخَلْتُ
مَعَ أَبِي
عَلَي عَبْدِ
اللهِ،
فَسَمِعْتُهُ
يَقُولُ:
قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم ((
النَّدَمُ
تَوْبَةٌ))
فَقَالَ لَهُ
أَبِي: أَنْتَ
سَمِعْتَ
النَّبِيَّ
صلى الله عليه
وسلم يَقُولُ
(( النَّدَمُ
تَوْبَةٌ))؟ قال:
نَعَمْ.
في الزوئد:
قلت: وقع عند
ابن ماجة عبد
الله بن عمر
بن الخطاب.
قال المنذريّ.
وقال بعد ذلك:
أي كما رواه
الترمذيّ
وابن ماجة في
صحيحه،
والحاكم في
المستدرك.
(Abdullah)
bin Ma'kil (bin Mukrin) (r.a.)'dan; Şöyle demiştir:Ben babam (Ma'kil) ile
beraber Abdullah (bin Mes'ud) (r.a.)'ın yanına girdik de ben onu (yani îbn-i
Mes'ud'u) şöyle söylerken işittim: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
(Günahtan) pişmanlık duymak, bir tevbe dir, buyurdu. Bunun üzerine babam
(Ma'kil), Abdullah (İbn-i Mes'ud)a: "(Günahtan) pişmanlık duymak bir
tevbedir" hadîsini Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den sen işittin
(mi)? dedi. Abdullah (îbn-i Mes'ud): Evet, diye cevap verdi.'*
AÇIKLAMA: Bu hadis Zevaid türündendir. Ahmed ve Hakim de rivayet etmişler.
Nedm ve
Nedamet: Bir şeyden pişmanlık duymak demektir. Burada günahtan pişman olmaktır.
Tabii pişmanlığın tevbe sayılabilmesi için işlenen şeyin günahlığı dolayısıyla
olması gerekir. Başka yönden pişmanlık duymak. mesela içki içmekten haramlıgı
için değil de ona para verildiğinden dolayı pişmanlık duymak tevbe sayılmaz.
Günahtan tevbe
etmenin üç temel rüknü vardır. Bunlar: Günahı. kesinlikle bırakmak, günahlığı
dolayısıyla ondan pişmanlık duymak ve bir daha işlememeye kesin karar
vermektir. Bu durumda pişmanlık duymak tevbenin tamamı değil sadece bir
parçasıdır. Ancak en önemli parça olması hasebiyle sanki tamamı imiş gibi ifade
edilmiş ve "(günahtan) pişmanlık duymak bir tevbedir" buyurulmuştur.
Bu ifade pişmanlığın önemini belirtmek içindir. Çünkü usul ve şartlarına uygun
geçerli bir tavbeye yönelmek için önce günahtan pişmanlık duymak gerekir. Bu
duygu meydana gelince kişi günahı bırakır ve bundan sonra o günahı tekrar
işlememeye karar verir. Böylece tevbe oluşmuş olur. Şunu da belirteyim ki,
işlenen günah kul hakkı ile ilgili ise o hakkı ödemek veya hak sahibi ile
helallaşmak, başka bir deyimle hak sahibinin suçluyu bağışlaması gerekir. Şayet
işlenen günah kaza edilmesi gereken bir ibadet ise tevbenin tamamlanması için o
ibadeti kaza etmek de gerekir.