DEVAM: 38- CENNET'İN
SIFATI BABI
حدّثنا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ. ثنا
جَرِيرٌ عَنْ
مَنْصُورٍ
عَنْ
إِبْرَاهِيمَ،
عَنْ
عَبِيدَةَ،
عَنْ عَبْدِ
اللهِ بْنِ مَسْعُودٍ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم:
((إِنِّي
لأَعْلَمُ
آخِرَ أَهْلِ
النَّارِ
خُرُوجاً
مِنْهَا.
وَآخِرَ
أَهْلِ الْجَنَّةِ
دُخُولاً
الْجَنَّةَ.
رَجُلٌ يَخْرُجُ
مِنَ
النَّارِ
حَبْواً.
فَيُقَالُ لَهُ:
اذْهَبْ
فَادْخُلِ
الْجَنَّةَ.
فَيَأْتِيهَا
فَيُخَيَّلُ
إِلَيْهِ
أَنَّهَا مَلأْى
فَيَرْجِعُ.
فَيَقُولُ:
يَا رَبِّ!
وَجَدْتُهَا
مَلأْى.
فَيَقُولُ
اللهُ:
اذْهَبْ فَادْخُلِ
الْجَنَّةَ.
فَيَأْتِيهَا
فَيُخَيَّلُ
إِلَيْهِ
أَنَّهَا
مَلأْى
فَيَرْجِعُ
فَيَقُولُ:
يَا رَبِّ!
وَجَدْتُهَا
مَلأْى.
فَيَقُولُ
اللهُ
سُبْحَانَهُ:
اذْهَبْ فَادْخُلِ
الْجَنَّةَ.
فَيَأْتِيهَا
فَيُخَيَّلُ
إِلَيْهِ
أَنَّهَا
مَلأْى
فَيَرْجِعُ
فَيَقُولُ:
يَا رَبِّ!
إِنَّهَا
مَلأْى.
فَيَقُولُ اللهُ:
اذْهَبْ
فَادْخُلِ
الْجَنَّةَ.
فَإِنَّ لَكَ
مِثْلَ
الدُّنْيَا
وَعَشَرَةَ
أَمْثَالِهَا
((أَوْ إِنَّ
لَكَ مِثْلَ
عَشَرَةِ
أضمْثَالِ
الدُّنْيَا))
فَيَقُولُ:
أَتَسْخَرُ
بِي ((أَوْ
أَتَضْحَكُ
بِي))
وَأَنْتَ
الْمَلِكُ؟)). قَالَ،
فَلَقَدْ
رَأَيْتُ
رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم ضَحِكَ
حَتَّى
بَدَتْ نَوَاجِذُهُ.
فَكَانَ
يُقَالُ: هذَا
أَدْنَى
أَهْلِ الْجَنِّةِ
مَنْزِلاً.
Abdullah bin Mes'ud
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir: Ben cehennemlik olanlardan en son cehennemden çıkan ve
cennetlik olanlardan en son cennete giren adam'ı şüphesiz bilirim. (O kişi),
cehennemden emekleyerek çıkan bir adamdır, (Allah tarafından) ona: Git de
cennet'e gir, denilecek. Bunun üzerine adam cennete gidecek, fakat ona cennet
dolu gibi görünecektir. Adam da geri dönerek :
Ya Rabbi! Ben
cennet'i dolu buldum, diyecek. Allah (da ona): Git cennet'e gir, diyecek. O da
cennete varacak. Fakat ona cennet (yine) dolu görünecek ve tekrar geri dönecek.
Sonra: Ya Rabbi! Ben cennet'i dolu buldum, diyecektir. Allah Sübhanehu (ona):
Git cennet'e gir, buyuracak. O da (tekrar) cennet'e varacak ve (yine) ona cennet
dolmuş gibi görünecek. Tekrar dönüp: Ya Rabbi! Cennet şüphesiz doludur,
diyecektir. Bunun üzerine Allah (ona): Git de cennete gir. Çünkü şüphesiz
(orada) dünya kadar ve dünyanın on misli sanadır, buyuracaktır. Adam da: (Ya
Rabbi!) Yegane hükümdar olduğun halde benimle alay mı ediyorsun? diyecektir.
Abdullah bin
Mes'ud demiştir ki: (Vallahi) ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i
(bu hadîsin sonunu buyururken) azı dişleri görülecek derecede gülerken gördüm,
demiştir.
(İbn-i Mes'ud
sözüne devamla) Bu adam cennetliklerin mertebece en aşağı olanıdır,
söyleniyordu.
Diğer tahric:
Bu hadisi Buhari "Tevhid" ve "Rıkak" bölümlerinde, Müslim
"İman" bölümünde ve Tirmizi "Cehennem sıfatı" bölümünde
rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Hadiste geçen "Habv" emeklemek veya. oturarak sürünmek
demektir. Nevevı: Habv, lügat alimlerine göre eller ile ayaklar üstünde yürümek
anlamına geldiği gibi eller ile dizler üstünde yürümek manasına, keza. ellerle
mak'ad üstünde yürümek, yani oturarak sürünmek manasına da gelir.
En son
cehennemden çıkıp en son cennete giren adamın ismi hakkında değişik görüşler
vardır, Bazı rivayetIere göre adı Hennad'dır. Diğer bir görüşe göre adı
Cüheyne'dir,
Bu adam bir kaç
defa cennete vanp orada kendisi için boş yer kalmadığı zannı ile geri döner ve
her dönüşte durumu Allah'a arz edince, cennete gir, fermanı alır. Nihayet
Alliah (Azze ve Celle) kendisine: "Git de cennete gir. Şüphesiz dünya
kadar e onun on misli sanadır (veya şüphesiz dünyanın on katı kadar
sanadır)" buyurur. Bunun üzerine adamın: (Ya Rabbi!) Yegane hükümdar
olduğun halde benimle alay mı ediyorsun? (veya benim aklıma mı gülüyorsun)?
şeklindeki sözü ile ilgili olarak alimler değişik yorumlar yapmışlardır.
Önce şunu
söyleyeyim: Allah'ın gülmesi ifadesi hakiki gülme manasına değildir. Çünkü
gülmek, şaşmak, üzüimek gibi insahlara mahsus hallerden Allah (Azze ve Celle)
pak ve müIiezzehtir. Bazı yerlerde varid olan Dıhk, yani gülme kelimesi O'nun
rızası manasına yorumlanmıştır. Burada gülme ifadesinin rıza manasına
yorumlanması uygun görülmediği için istihza ve alay manasına yorumlanmıştır.
Çünkü genellikle alay eden kimse, hakaret ettiği kişiye güler. Bu itibarla alay
etmekle gülmek arasında mana bakımından bir münasebet vardır.
Adamın
"Benimle alay mı ediyorsun?" sözü ile ilgili olup yukarda işaret
ettiğim görüşler özetle şunlardır:
1. Bundan
maksad "Benim vefasızlığım ve sözümde durmamamın cezasını mı
veriyorsun?" demektir, diyenler vardır. Sebebi de şudur: Buhari'nin Rıkak
kitabında "Sırat cehennem köprüsüdür" açtığı babta Ebu Hureyre
(r.a.)'den rivayet ettiği bir uzun hadise göre bu adam önce cehennem ateşinden
kurtarılmasını dileyecek, Allah'a yalvaracaktır. Allah ona: Senin bu dileğini
kabul edersem benden başka bir şey istemen umulur, buyuracak. Adam başka bir
şey istemiyeceğine söz verecek. Fakat Allah onu cehennemden kurtarınca o, bu
kere cennetin kapısına yaklaştırılmasını dileyecek ve başka hiç bir şey
istemiyeceğine söz verecektir. Nihayet Allah yine: Sana dilediğini verirsem
başka şey de istemen umulur, buyuracaktır. Adam başka şey istemiyeceğine kesin
söz verdiği halde Allah onu cennet kapısına yaklaştırınca bu defa adam cennete
dahil edilmesini isteyecektir ...
Hulasa bu
hadiste beyan edildiği üzere adam sözünde bir türlü durmayıp vefasızlık
gösterince onun bu hali bir nevI istihza ve alay etmek yerine konulmuştur.
Sonra Allah'ın izni ile adam bir kaç defa cennete gidip orayı dolu imiş gibi
görüp dönmesi neticesinde, cennete girmesi ümidinin boşa gittiği kanaatına
varır ve işlemiş olduğu vefasızlık suçuna karşı cennete girme ümidinin verilip
de gerçekleştirilmemesi biçiminde cezalandırıldığını zanneder ve bu yüzden bu
sözü söyler. Yani Ya Rabbi! Ben vefasızlıklar işledim, sözlerimde durmadım ve
böylece bir nevi alay etme suçunu işledim. Sen beni dolmuş durumdaki cennete
gönderip git oraya gir demekle bu suçumun cezasını mı veriyorsun? el-Maziri bu
cümleyi böyle yorumlamıştır.
2. Ebu Bekir
es-Sayrafi demiş ki: Bu cümledeki istifham edatı olumsuzluk içindir. Yani
"Ya Rabbi! Sen yegane hükümdar iken bilirim ki benimle alayetmezsin. Bana
ihsan ettiğin bunca geniş cennete liyakatım yoktur. Layık olmadığım bunca
mertebelerl o bana lutuf etmene şaşarım" hayranlıkla hayret ederim.
3. Kadi iyaz'a
göre adam aşırı sevincinden şuurunu kaybedercesine ne söylediğinin farkında
olamayarak böyle konuşacak. Nitekim başka bir adamla ilgili bir hadiste
buyuruluyor İd: "Adam aşırı sevincinden şaşırarak Allah'a: (Sen Rabbimsin,
ben de senin kulunum) diyeceği yerde Sen kulumsun, ben de Rabbinim,
diyecek,"
Nevciz: Azı
dişleri manasına yorumlanmıştır. Nevciz'in asıl manası avurt dişleridir. Burada
yan dişleri veya öğütücü dişlerdir, diyenler de vardır. Bu cümle, aşırı olmamak
şartı ile bazen gülmenin mekruh olmadığına delalet eder.
Hadisin
sonundaki parağraf, yani "Bu adam cennetliklerin mertebece en aşağı
olanıdır, söyleniyordu" cümlesi raviye aittir. İbni Hacer, el-Fetih'te
şöyle söyler: el-Kirmani: Bu cümle Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in buyruğunun devamı
değildir, Ravi'nin sözüdür, Bu sözü sahabilerden veya başka alimlerden nakletmiştir,
der. İbni Hacer dana sonra şöyle der: Evet, "Böyle söyleniyordu"
ifadesi Kirmani'nin dediği gibi raviye aittir. Ama "Bu adam cennetliklerin
mertebece en aşağı olanıdır" sözünün asıl kaynağı ve sahibi Nebi
(s.a.v.)'dir. Çünkü bu buyruk, Müslim'in Ebu Said (r.a.)'den rivayet ettiği bir
hadisin başında; ..... ifadesiyle bulunur.
Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in hadiste durumu belirtilen adamın kavuşacağı bunca lutuf ve ikramı
beyan ettikten sonra mübarek azı dişleri görülecek derecede gülmesinin sebebi,
Allah'ın günahkar mu'min kuluna olan merhamet, lutuf ve keremine sevinmesi ve
memnuniyetidir.
Mahir: Allah
Her şey'e kadirdir! Dilerse güler, dilerse öfkelenir, dilerse sevinir ve .....
Bütün duyguları O yarattı! Dilerse İnsan'a hitap ve taltif için yada kendisinin
dilediği bir şey için dilediği fiil'i yapar.