SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 550 >>

DEVAM: 46. Cemaati Terk Etmenin Vebali

 

حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبَّادٍ الْأَزْدِيُّ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ الْمَسْعُودِيِّ عَنْ عَلِيِّ بْنِ الْأَقْمَرِ عَنْ أَبِي الْأَحْوَصِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ حَافِظُوا عَلَى هَؤُلَاءِ الصَّلَوَاتِ الْخَمْسِ حَيْثُ يُنَادَى بِهِنَّ فَإِنَّهُنَّ مِنْ سُنَنِ الْهُدَى وَإِنَّ اللَّهَ شَرَعَ لِنَبِيِّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سُنَنَ الْهُدَى وَلَقَدْ رَأَيْتُنَا وَمَا يَتَخَلَّفُ عَنْهَا إِلَّا مُنَافِقٌ بَيِّنُ النِّفَاقِ وَلَقَدْ رَأَيْتُنَا وَإِنَّ الرَّجُلَ لَيُهَادَى بَيْنَ الرَّجُلَيْنِ حَتَّى يُقَامَ فِي الصَّفِّ وَمَا مِنْكُمْ مِنْ أَحَدٍ إِلَّا وَلَهُ مَسْجِدٌ فِي بَيْتِهِ وَلَوْ صَلَّيْتُمْ فِي بُيُوتِكُمْ وَتَرَكْتُمْ مَسَاجِدَكُمْ تَرَكْتُمْ سُنَّةَ نَبِيِّكُمْ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَلَوْ تَرَكْتُمْ سُنَّةَ نَبِيِّكُمْ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَكَفَرْتُمْ

 

Abdullah İbn Mes'ud (r.a.) şöyle demiştir: Şu beş vakit namazı (şart ve rükünlerine riayet ederek) nida edil­dikleri yerde (ezan okunan mescidlerde cemaatle) eda ediniz. Muhakkak bunlar Hüda sünnetlerindendir. Allah (c.c.) Resulüne Hüda sünnetlerini beyan edip göstermiştir. Vallahi ben, apaçık münafıklar hariç, sahabîlerin beş vakit namazı cemaatle kılmayı hiç bir zaman terk etmediklerini gördüm. Vallahi ben, iki kişinin koltuğuna girip saf'a kadar götürülen sahabilerden adamlar gördüm. Sizden evinde mescid (namaz kılacak bir yer) olmayan hiç bir kimse yoktur. Eğer mescidleri terk eder de (farz) namazlarınızı evlerinizde kılarsanız, Peygamberinizin sünnetini terk etmiş olursunuz. Nebiinizin sünnetini terk ederseniz, (adım adım küfre yaklaşır) kafir olursunuz.

 

 

Diğer tahric: Müslim, mesacid; Nesai, imame; İbn Mace, mesacid; ikame; Ahmed b. Hanbel, I, 382, 415, 455.

 

AÇIKLAMA:     Hattabî, ‘‘Nebiinizin sünnetini yavaş yavaş terk etmek sızı küfre göturur”  der.

 

Hadis-i şerifte geçen tercemeye Hüda sünnetleri olarak ge­çirilmiştir. Bunlar Resulullah'ın ibadet maksadıyla farz ve vacib dışında yaptığı ve edası dinin kemalinden olan sünnetlerdir. Özürsüz olarak ısrarla bu sün­netleri terk eden ayıplanır. Bunlar Resulullah'ın uyuması, oturması vs. gibi olan zevaid sünnetlerinin aksine ibadet cinsinden amellerdir.

 

İbn Abidin Dürru'l-Muhtar Haşiyesi'nde şu malumatı verir: "Yapılması meşru olan şeyler dört kısımdır. Bunlar farz, vacib, sünnet ve nafiledir.

 

"Kat'î delille sabit olup terki men edilen ve yapılması lüzumlu olan amel farz, aynı şekilde olup da zannî delille sabit olanlar vacib; terk edilmesi yasaklanmamakla birlikte Resulullah veya Hulefa-i Raşidin'in devam edip yap­tıkları ameller sünnet, devam etmedikleri de mendUb ve nafiledir.

 

Sünnet iki çeşittir:

 

1. Sünnet-i Hüda: Terk edilmeleri hoş karşılanmayan yani mekruh olan­lardır.Cemaat, ezan, ikamet bu tür sünnetlerdendir.

 

2. Sünnet-i Zevaid: Terki ayıplanmayan, kerih görülmeyen amellerdir. Resulullah'ın (s.a.v.) giymesi, ayakta durma ve oturmasındaki sîreti gibi..

 

İbn Mes'ud'un sözünden, cemaatin sünnet-i huda'dan olduğu ve ashab-i Kiram devrinde cemaati münafıklardan başkasının terk etmediği anlaşıl­maktadır.

 

Münafık: Küfrünü içinde gizleyip dışta mü'min görünen kişidir.