DEVAM: 27- ŞAHİDLİK
ETMESİ TALEB EDİLMEYEN BİR KİMSENİN ŞAHİDLİK ETMESİNİN YASAKLlĞI BABI
حدّثنا
عَبْدَ
اللّهِ بْنُ
الجَرَّاحِ.
ثنا جَرِيرٌ
عَنْ عَبْد
المَلِكِ
بْنِ عُمَيْرٍ،
عَنْ جَابِرِ
بْنِ سَمُرَةَ.
قَالَ:
خَطَبَنَا
عُمَرُ بْنُ
الخَطَّابِ
بِالجَابِيَةِ
فَقَالَ:
إِنَّ رَسُولُ
اللهِ قَامَ
فِينَا
مِثْلَ
مُقَامِي فِيكُمْ
فَقَالَ: ((احْفَظُونِي
فِي
أَصْحَابِي.
ثُمَّ الَّذِينَ
يَلُونَهُمْ.
ثُمَّ
الذَّينَ يَلُونَهُمْ.
ثُمَّ
يَفْشُو
الكَذِبُ
حَتّى يَشْهَدَ
الرَّجُلُ
وَمَا
يُسْتَشْهَدُ.
وَيَحْلِفِ
وَمَا
يُسْتَحْلَفُ)).
في الزوائد:
رجال إسناده
ثقات، إلا أن
فيه عَبْد
الملك بْنُ
عمير، وهو
مدلس، وقد
رواه بالعنعنة.
Câbir bin Semûre
(r.a.)'den: Şöyle demiştir: Ömer bin el-Hattâb (r.a.), Câbiye de bize bir
hitabede bulundu ve şöyle söyledi: Ben aranızda böyle ayakta durduğum gibi
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de aramızda ayağa kalktı ve şöyle
buyurdu: «Benim ashabım, sonra onların hemen ardında gelen (Tabii) ler ve sonra
bunların ardında gelen (Tabiilerin Tâbü)Ieri(n değerini takdir etmek) hakkında
bana riâyet ediniz (yâni bana olan hürmetinizi göz önünde bulundurup benim
hatırım için onlara saygılı olunuz). Daha sonra (ki kuşaklarda) yalancılık o
kadar yayılacak ki, adam, şâhidlik etmesi taleb edilmediği halde şâhidlik
edecek ve yemin etmesi teklif edilmediği halde yemin edecektir.»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bu hadisin senedindeki raviler sika zatlardır. Ancak şu var
ki, ravi Abdü'l-Melik bin Umeyr tedlisçidir ve bu hadisi an'ane ile rivayet
etmiştir.
AÇIKLAMA: Zevaid türünden olan bu hadiste, Ashab-ı Kiram, Tabiiler ve bunların
Tabiilerinin faziletine işaret edilerek Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in hatırı için
bu üç kuşakta yaşayan müsİümanlara değer ve saygı göstermenin gerekliliği ifade
edilmektedir.
Ramuzü'l-Ehadis
şerhi Levamiü'l-Ukül'da özetle şöyle deniliyar: "Yani sahabilerin kıymet
ve değerlerini takdir ediniz, onları incitmeyiniz, tenkid etmeyiniz ve
aleyhlerinde konuşmayınız. Çünkü onlar benim arkadaşlarımdır. Onlara karşı
durum ve davranışlannızda benim hatırımı ve bana olan saygınızı göz önünde
bulundurunuz. Tabiiler de Ashab-i Kiram'ın izini tıpa tıp takip ettikleri için
onlara da saygılı olma emri verilmiştir. Üçüncü kuşaktaki müslümanlar ilk iki
kuşak dışında kalan müslümanların en mümtaz tabakasını teşkil ederler. Fakat bu
üç kuşaktan sonra gelen bir takım insanlar, şahidlik etmeleri taleb edilmediği
halde şahidlik etmeye ve yemin etmeleri teklif edilmediğine rağmen yemin etmeye
girişirler. Bu hal ise insanların takvasının zayıflığına ve itimadın azlığına
delalet eder."
Müslim,
AbduIIah bin Mes'ud (r.a.)'ın (2362 nolu) hadisi ile beraber bunun bir
benzerini İmran bin Husayn (r.a.)'den merfu olarak rivayet etmiştir. Bunun
sonunda bulunan ilavede şu cümle de vardır: "Bunlardan sonra bir takım
insanlar olur ki şahidlik etmeleri taleb edilmediği halde şahidlik ederler ve
apaçık hiyanet ederler ....''
Nevevi de bu
cümlelerin şerhinde şunları söyler: "Bu hadisin zahiri, «Şahidlerin en
hayırlısı, şahidlik etmesi taleb edilmeden önce şahidlik edendir» (2364 nolu)
mealindeki hadise muhaliftir. Alimler bu iki hadisin arasında görülen zahiri
ihtilafı şöylece gidermişlerdir: Bir hak iddiasında bulunan bir kimse, dava
konusu meseleye vakıf olan şahidi bilir ve tanır. Dava sahibi, şahidlik etme
talebinde bulunmadan önce şahidin şahidlik etmeye acele etmesi bu hadiste
yerilmiştir. Bu hadis böyle yorumlanır, denilmiştir.
Diğer hadiste
(yani 2364 nolu) övülen şahidlik ise dava sahibinin tanımadığı ve bilgisi
olduğundan haberi olmayan bir şahidin dava sahibine: Ben senin meselene
şahidim, durumu biliyorum. Arzu edersen hakimin huzurunda şahidlik ederim,
diyerek haberdar etmesi ve istenildiği takdirde şahidlik etmesidir. Allah Teala
hakları ile ilgili davalara ait şahidlik de anılan şahidlik hükmüne tabidir.
Allah Teala hakları konusunda bilgisi olan bir kimse hakim'e baş, vurarak konu
hakkında şahidlik eder. Bu nevi şahidlik de övgüye layık şahidlik nevindendir.
Boşama, vakıf, azadIama, genel vasiyyetler ve cezalara ait şahidlik Allah Teala
haklarına ait şahidlik için birer örnektir. Bu gibi davalarda şahidlik etme
talebi olmaksızın şahidlerin hakim'e münacaatla ifade vermeleri övgüye layık şa
hidliklerdendir. Ancak örtbas edilmesinde yarar görülen cezalarla ilgili
davalarda şahidlerin bilgilerini gizlemeleri daha uygun olur.
İşte bu iki
hadis arasında görülen zahiri ihtilafın bertaraf edilmesinin en uygun şekli
bunların böyle yorumlanmasıdır. Bizim arkadaşlarımız ile Malik ve alimlerin
cumhüru böyle yorum yapmışlardır. Doğrusu da budur.
Bu hadis başka
şekillerde de yorumlanmış ise de bu yorumlar zayıftır. Bunlardan birisi
şöyledir:
Şahidlik etme
talebi yapılmadan herhangi bir konuda şahidlik etmek yerilmiştir. Böyle
yorumlayanlar, diğer hadisi dikkata almamıştır.
Diğer bir kavle
göre bu hadis yalancı şahidlik hakkındadır. Bir başka kavle göre bu hadis,
cezalara ait şahidlik hakkındadır. Bu
yorumların hepsi yanlıştır.
Şahidlik etmesi
taleb edilmemiş iken kişinin kendiliğinden gidip bir dava hakkında ettiği
şahidlik cumhura ve bizim mezhebimize göre geçerlidir."